Bir adın var mı
O değil de;
Bildik bir replik vardır, genelde tanışma anında sessiz kalan taraf için söylenir;
- bir adın var mı yoksa ailen isim koymak için bir kahramanlık yapmanı mı bekliyor?’
Bir yıldır işsiz gezen ve iş aramaya diye evden çıkan Bülent’in şansı sokakta bulduğu çantayla değişmiş.
2 bilezik, altın küpe ve kolye ile yaklaşık 2 bin lira para olan kadın çantasını yolda bulup polise teslim eden 30 yaşındaki Bülent Soylu’ya yurt genelinden iş teklifleri yağıyormuş.
Bu durumda yukarıdaki repliği,
- evine ekmek götürmek için bir işin var mı yoksa büyüklerimiz iş vermek için bir kahramanlık yapmanı mı bekliyor?’ şeklinde değiştirebiliriz.
O değil de;
Her zaman vapura binme şansım olmuyor… sabah vapura bindim. Suratlar beş karış, mel mel bakışlar, robotvari hareketler. Herkesin elinde gazete veya kitap.
Duyan da kültürden sanacak… Gazete okur/bakar’ların büyük çoğunluğu çıplak kadın resimlerine bakıyor. Hatta kendi baktığı yetmiyor gibi yanındaki de zürafa gibi boynunu uzatıp o da görmeye çalışıyor.
Toplu taşım araçlarında kitap okuma gayreti içinde olanlara ise hiç girmeyeceğim. Henüz onların olayını çözebilmiş değilim.
Demem o ki;
Bi kaldır başını da İstanbul’u seyret, gör... Belki hergün aynı güzergahı kullanıyorsun ama görmüyorsun. Nedir bu şımarıklık, nedir bu kendini beğenmişlik halleri. Bilmesem İstanbul’u siz fethettiniz zannedeceğim!
O değil de;
Haydarpaşa çok hüzünlü geldi. Gözyaşlarını içine akıtarak sessizce ağlıyordu sanki. Kırgındı, ‘bana sahip çıkmadınız’ diye…
Haklı!
Öncesinde de iki kez yangın çıkmıştı da nedenini kimse anlamamıştı. Öylece unutulmuştu her ne hikmetse...
Şimdi de ‘Unutun!’ denildi… Unuttuk…
O değil de;
’Haydarpaşa garında
1941 baharında
saat on beş.
Merdivenlerin üstünde güneş
yorgunluk ve telâş
Bir adam
merdivenlerde duruyor
bir şeyler düşünerek.
Zayıf.
Korkak.
Burnu sivri ve uzun
yanaklarının üstü çopur.
Merdivenlerdeki adam
-Galip Usta-
tuhaf şeyler düşünmekle
meşhurdur:
"Kâat helvası yesem her gün" diye düşündü
5 yaşında.
"Mektebe gitsem" diye düşündü
10 yaşında.
"Babamın bıçakçı dükkânından
Akşam ezanından önce çıksam" diye düşündü
11 yaşında.
"Sarı iskarpinlerim olsa
kızlar bana baksalar" diye düşündü
15 yaşında.
"Babam neden kapattı dükkânını?"
Ve fabrika benzemiyor babamın dükkânına"
diye düşündü
16 yaşında.
"Gündeliğim artar mı?" diye düşündü
20 yaşında.
"Babam ellisinde öldü,
ben de böyle tez mi öleceğim?"
diye düşündü
21 yaşındayken.
"İşsiz kalırsam" diye düşündü
22 yaşında.
"İşsiz kalırsam" diye düşündü
23 yaşında.
"İşsiz kalırsam" diye düşündü
24 yaşında.
Ve zaman zaman işsiz kalarak
"İşsiz kalırsam" diye düşündü
50 yaşına kadar.
51 yaşında "İhtiyarladım" dedi,
"babamdan bir yıl fazla yaşadım."
Şimdi 52 yaşındadır.
İşsizdir.
Şimdi merdivenlerde durup
kaptırmış kafasını
düşüncelerin en tuhafına:
"Kaç yaşında öleceğim?
Ölürken üzerimde yorganım olacak mı?"
diye düşünüyor.
Burnu sivri ve uzun.
Yanaklarının üstü çopur.
Denizde balık kokusuyla
Döşemelerde tahtakurularıyla gelir
Haydarpaşa garında bahar
Sepetler ve heybeler
merdivenlerden inip
merdivenlerden çıkıp
merdivenlerde duruyorlar.’
O değil de;
İyi bayramlar.
YORUMLAR
Bu yazınızı hele ki şu sözünüzü ''evine ekmek götürmek için bir işin var mı yoksa büyüklerimiz iş vermek için bir kahramanlık yapmanı mı bekliyor'' çok beğendim yüreğinize sağlık :)
Esma KAHRAMAN
teşekkür ediyorum. sevgilermle.
Bu güzel avazınız hiç susmasın Sayın Hocam...
İlgisiz ilgililer de duyar inşaAllah....
Selam ve saygı ile Allah'a emanet olun.
Esma KAHRAMAN
Bülent Soylu'yla olan replik o kadar yerinde ve o kadar doğru ki..
bahsi geçen gazete okurlarına da susuyorum yani ,ay birde boynunu uzatanlar yokmu en sinir olduğum şey :)
ama araçlarda kitap okuyanlara niye kızıyosunuz yaa alınırım ama ,
herkesin İstanbul gibi manzarası yok ki yazık bana :)
Haydarpaşayı ise görmedim okuduğum kadarıyla biliyorum
ama şiir çok güzel..
Esma KAHRAMAN
vatandaş tam kapı ağzında. inenle iniyo tekrar biniyo kitaba devam... ve varya bu olay bir saatlik yolda ve her durakta tekrarlanıyo
ney,n kafasıyla yapıyolar anlamadımki.. hadi öğrenci olsa anlarım belki son anda göz gezdiriyo falan derim ama ı ıh...
gerçekte anlamakta zorlanıyorum.
Yazınızı beğenerek okudum. Şiir de harika.
Yaşarken, ne yaşandığının farkında olunması gerek.
İşsizlik konusunda ümidi Allaha bıraktık. Allah işsizlere bir an önce bir iş nasip etsin.
Selam ve saygılarımla.
Esma KAHRAMAN
Şiir çok güzel.
Haydarpaşa garını hiç görmedim. Hakkında ne düşüneyim bilmiyorum. Bir yanım şunu diyor :Tarihi bir bina, aslına göre muhafaza edilip gar olarak değil ama başka bir mekan olarak hizmet etmeye devam edecekse bu fena fikir değil. Bir yanım da şunu diyor: Başka bir mekan olduğunda herkesin mekanı olmaz. Orayı onaran kamu yararına değil kendi yararına yapar bunu. Çopur yüzlü bir adam merdivenlerinde oturamaz artık.
Bilemiyorum ki ne desem. Belki de mesele tarihimizi muhafaza etmek için onu saatli ve rehberli gezilen bir müzeye çevirmeye mecbur oluşumuz. İçinde hürmet ve edeple yaşamayı beceremeyişimiz.
Zaten gar olarak kalacak diyormuş yetkililer.
Düşünmem lazım bu konuda karar veremedim daha.
Esma KAHRAMAN
Valla istanbulda beş yılım geçti. Gazete okuyanları bilmem ama kitap okuyanlar iyi yapıyorlar. O hengamenin içerisinde, zamanı iyi geçirtiyor. Tabi bu otobüs yolculuğu için geçerli bir durum. Vapurla gidersen, seyretmek lazım tabiki.
Saygılarımla
Esma KAHRAMAN
Esma KAHRAMAN
Hanımefendi vapurda tam karşınızdakilerle göz göze , burun burunasınız ya işte bu durum bazılarını okumaya zorluyor , nefsimden biliyorum.
...
Adamın birisini Sivas'ın bir köyünden trene bindirip İstanbul'a göndermişler.Askerlik hizmeti hariç köyünden çıkmamış bir yaşlı imiş.
Dönüşünde hele anlat ne gördün İstanbul' da diye sormuşlar.
Başını yukarı kaldırıp ;
' - Siz heç Heydarpaşayı gordünüz mü ' diye sormuş.
'- Yoohk nerden gorek ' demişler
Mağrur bir şekilde anlatmış o zaman ;
'- Heydarpaşayı gormeyen heyvanoğlu heyvandır...'
Anlatımın hepsi bu kadarmış...
Sonra bu soru ve cevap yıllarca tekrarlanmış köyde.
Siz gördünüz ben de görmüştüm , sayfanıza gelenler de yukarda ki resimden gördüler Heydarpaşa'yı o zaman ne oluyor ?
Lafım meclisten dışarıııııııı !
...
Ömür boyu işsizlik acıydı...Büyük sorun tabii...Kesin çözümü yok galiba ama kabul edilebilir limitleri vardır muhakkak...
O değil de ;
Zorlayıp gazeteden şapkalık :)) olmayım gece gece...
Güzel konulardı tebrik eder saygılar sunarım.
vega4 tarafından 2/13/2012 4:15:01 PM zamanında düzenlenmiştir.
vega4 tarafından 2/13/2012 4:15:45 PM zamanında düzenlenmiştir.
Esma KAHRAMAN
:)))) bide gazeteden şapkalık bide kültürlü pilavımız var, üstüne gazete örtülmek suretiyle demlendirilen... :))))))))))) tadından yenmez...
:)))) sevgilerimle.
vega4
Halen çocuklarımız orada.
Ancak, sağlıkla ilgili zorunluluk olmazsa Ayvalık'ı terketmeye niyetli değilim.
O bir iki ay bize yetiyor.
Nasip olursa bir gelişimizde o güzel pilavdan yemek nasip olur.
Saygılarımla...
Kitap okumuyordur onlar, ayakta kalan büyükleri görmezden gelmek için kafalarını gömüyorlardır kitaba:)
Haydarpaşaya üzüldüm, yangınlar başarılı olamadı yine kitabına uydurdular, bakalım kime peşkeş çekecekler:)
Bütünüyle okumak güzeldi.
Selam ve sevgiler sayın yazarım.
Esma KAHRAMAN
(Mustafa Çetiner)
Ama Haydarpaşayı da unutmayalım, takip edelim, araya kaynatmasınlar:)
Selamlar sayın yazarım.
Merhaba hocam
:)) // Adını hasret koydum // misali işsiz koyalım,zaten işli olan da halinden memnun değil..
Okuyanlar(//Özde değil sözde// tersi daha anlamlı..) ya da okuru oynayanlara az bile söylemişsiniz..Dediğiniz gibi İstanbul da yaşıyorsan onu yaşayacaksın be adam.Okuyupta kaymakam mı olacaksın...
Galip ustanın Haydarpaşa'sına gelince:
79 larda valizim tahta olmasa da o merdivenlerde ben de oturdum.
İnsanın içini sıcaklık sarardı.İnsan istanbul'dan korkardı ama Haydarpaşa hep umut kapısıydı..
Bu tarihi nasıl yediler hala anlamış değilim.
Kim ya da kimler yediyse zehir zıkkım olsun...
saygımla...
Esma KAHRAMAN
duana AMİN...
Adını ben biliyorum ve sana adının ne olmadığını söyliyeyim; Süleyman değil ve o hiç Süleyman olmadı !
Esma KAHRAMAN
İyi bayramlar, iyi bayramlar da... Bana niye taş atıyorsun... Ben de her gün toplu taşıma aracıyla okuluma gidiyorum. Her gün arabada giderken ve de gelirken kitap okuyorum... Araç benim bindiğim saatte oldukça da tenha... İşin ters tarafı, kitap okuyabilmek için toplu taşıma aracını tercih ediyorum... Kendi arabamla gitsem kitap okuyamayacağım...
Haydarpaşa garına çok üzülüyorum... Yıllarca bütün gurbetçilerin kahrını çekmiş bir mekan... Öyle sanıyorum ki, menfaat uğruna edilecek talan...
Yazınızın son bölümünden oldukça etkilendim...
Kutluyorum yazınızı gönülden.
Gün eksilmesin pencerenizden.
Sevgiler, saygılar.