OF...OH
Of....
Tüm sıkıntıları göğsünde atıyor...
Her bir atışı kalbinin derinlerinden bir sızı...Son zamanları dünyasının...Kaç gündüzü geçmişti bu alemde karanlıklar içinde...Kaç gecesi aydınlatmıştı ruhunu bilemiyordu bilemezdi...An’dı...Her şey bir an....Bir zaman ki yılları içinde toplayan küçük bir an...Nasıl ki bir hücrede yaşardı bir dünya, işte öyle bir şey gibiydi an... Geçip gidenlere dayanmak istedi ama çürümüş bastondu artık biriken anlar,geçmişe dayanmak ne kadarda boş bir hayaldi...
Peki yıllarca birlikte olduğu yakınları ne kadar yakındı ona?...Ne idi üstüne alabileceği kalbinin?...Neydi gözlerini sonsuza denk ayıramıyacağı? ...Yıllarca birikenler hep evhamları olamazdı...Bir kaç kırıntısı olmalıydı hayatından, içine süzülüp çıkmayacak ve o an onunla kalacak olan...
Yıllarca birbiri ardınca yaşadıkları, uçurumlarından birer birer düşmüş ağırlıkları mıydı ?...Hafiflemiş miydi ki?...Hayır...Sadece mavi ışıklı bir kelebek yine döne döne gelip kondu bu kez de kalbindeki hisler üstüne..Kitabının üstüne konuşuna benzer dönüşü ile... En çok tutunabileceği ân üstü anısıydı o....Ve hiç ihmal etmediği, her gün defalarca adımladığı ibadetgahından ruhuna sızanlardı kelebeğine eşlik eden kalıcı renkleri...
Ve neydi ki onu işte tam da bu an muhtaç etmeyecek olan?..Hatırladığı hayat gailesi, çırpınmaktı başkasına muhtaç olmadan...Son an....Tek başına ...Hayalleşmeye başlarken geride bıraktığı insanlar, neydi onu yalnız bırakmayacak, tutacak olan...
Oh , bir ferahlıktı ,anlamaktı önceden...Sınavın en tatlı anıydı cevapların iş görmesi....
İşte dimağında biriktirdiği cevapları sızdırmaya başladığı an, mis kokuların mecaziliğinden sıyrılmaya başladığı andı....Lezzetin tarifini öğrendiği dünyadan tadını aldığı yerdeydi...Biriktiği yerden çıkmayı bekleyen gerçekleri, geçen onca şeyin yalanlığına en gerçek şahitti....Öğrenip de tadını merak ettiğini tadarcasına diliyle dudaklarını yaladı...Burnundan soluduğu yakıcı bir oksijen karışımı değildi artık...Soluduğu sıkıntısı değildi artık hayatın.....
Çiçekler döküldü göğsüne onlarca küçük küçük ...Rengarenk...Koridorun başındaki karanlık geride bıraktıklarının gözlerini kamaştırırken, ağrıtırken, o ise koridorun sonundaki aydınlığa binmiş, hızla uzaklaşmaya başlamıştı bile ...Işık hüzmesi...Ruhlar alemi...Hayalet dünyada iken hiç hissetmemişti gerçek aleminin bu neşvesini...Acıdı geridekilere....Giydiği bu yeni beden elbisesi içindeki kuvvetle bu kez sonsuza dek diri idi...
Son bir kez dönüp baktı geriye...
Oh....
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.