- 659 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
DİNDAR GENÇLİK TARTIŞMALARI
DİNDAR GENÇLİK YETİŞTİRME TARTIŞMALARI
Dr. Sadık Özen
Dindar gençlik yetiştirme tartışmaları günlerdir devam ediyor ve gündemden düşmediği gibi konu gittikçe daha ileri boyutlara taşınıyor. Bu tartışmayı yaratanların, kendi adlarına bir beklentileri olabilir mi diye düşünmek gerekiyor. Bilindiği üzere, bazı yapay gündemler yaratılarak gerçek gündemlerin gizlenmeye çalışılması yabancısı olmadığımız bir durum haline geldi.
Bu tartışmaların ne kadarının doğru, ne kadarının yanlış olduğunu; sahip olduğum ilke ve düşüncelerim ile mantık çerçevesinde ele alıp değerlendirmeye çalışacağım.
Türk Gençliği’nin tabii ki en üstün meziyetlerle yetiştirilmesi istenir ve beklenir. Dindarlık, sadece gençlerin değil her yaştaki insanın sahip olması gereken iyi niteliklerden sadece bir tanesidir. Bunun tartışması bile olamaz. Çünkü din, özellikle İslamiyet Dini ahlakın temelini oluşturur. İyi ahlak sahibi ve dindar bir gençlik yetiştirilmesinin ne gibi kötü bir yanı olabilir ki !...
Ancak; dini değerlerin istismar edildiği, dindarlık görüntüsü altında birçok olumsuzluğun yaşandığı, dinin siyasete alet edildiği, yolsuzlukların arttığı, yolsuzluk yapanların korunduğu, rüşvet ve irtikap dahil her türlü ahlak dışı hareketlerin çoğaldığı bir ortam söz konusu olunca; ne yazık ki dindarlık da tartışma konuları arasına girebiliyor.
Aslında, yukarda sayılanların yarattığı sakıncalar, özellikle gerçek dindarları rahatsız etmelidir. Çünkü onlar dindarlığı, bir çıkarcılık aracı olarak değil, inançlarının gereği olarak görmektedirler.
Özellikle yeşil sermayenin oluşturulmasında rol alanlar ve kendilerine çıkar sağlamak için, inançlı insanları sömürenler ve foyaları meydana çıktığında utanç duyacaklarına, çeşitli desiselerle paçalarını kurtaranların, bir başka biçime girerek, büyük bir pişkinlikle sömürülerini devanm ettiriyor olmaları, inançlı ve dindar kesime karşı yapılan büyük bir ihanettir.
Suç işleyenler yerine, yolsuzlukluk araştırması yapan müfettiş ve savcıların cezalandırılıyor olması, ülkemiz adına, büyük bir utanç nedeni olmalıdır.
Diğer taraftan, tesettür ve türban modacı ve üreticilerinin; imal ettikleri, vücut hatlarını gösteren, çekiciliği ve cinselliği ön plana çıkaran, inanç gereği değil de gösterişli ve çarpıcı olmayı hedefleyen giysiler üretmelerinin dini inançlarla ne kadar bağdaştığını düşünüyorum. Bu konularda gerçek dindarların da bu görüşümü paylaşmış olduklarına inanmaktayım.
AB istiyor diye zinayı suç olmaktan çıkaranların, televizyonlarda yayınlanmakta olan ahlak dışı dizilere bir kısıtlama getirmeyenlerin, gençlerin yetişmelerinde dindarlığı öne sürerken, bu konudaki samimiyerlerinin sorgulanması gerektiğini düşünüyorum.
Yıllar önce, Gazi Mustafa Kemal Atatürk; gençlerin yetişmeleri hakkındaki düşüncelerini; "Fikri hür, vicdanı hür nesiller isterim" sözüyle özetlemişlerdir. Bu söylem Türk ulusu tarafından son derecede benimsenmiştir. Bu söylemdeki vicdan kavramı içinde dindarlık da yer alır.
Ancak bunun yanında, gençlerde olması istenen daha birçok nitelik vardır. Bunlar Ulusal birliğin, Türk kültürünün ve Türk aile yapısının korunması, vatanseverlik duygularının geliştirilmesi, Cumhuriyet’in temel ilkelerine ve yapılan devrimlere bağlılık, bilim ve teknolojiye, sanatsal değerlere önem verilmesi ve muasır medeniyet seviyesine yükselmektir.
İdeal olan, gençlerin, bütün bu kavramlar içinde tutarlı ve dengeli bir biçimde yetiştirilmeleridir. Tabii ki bunlar yanında dindar olmanın yani dini inançlara bağlılığın da büyük yeri ve önemi vardır.
Bir zamanlar dindarlık söylemi Sayın Cumhurbaşkanı seçilmezden önce de kullanılmış ve benzer tartışmalara neden olunmuştu.
Bir taraftan toplumumuza; "Ilımlı İslam", "Dinler diyalogu", "Küreselleşme", "Globalleşme", "Arap Bayramı", "Demokratik Açılım" gibi ne derecede doğru oldukları tam olarak bilinemeyen kavramlar enjekte edilirken, bir taraftan da yabancıların misyonerlik çalışmalarına hoşgörüyle bakılıyor, müsamaha ediliyor ve hatta destekleniyor.
Diğer taraftan, milli değerlerimize adeta meydan okunuyor; "Andımız", "Milli Bayramlarımız", "Atatürk’ün Gençliğe Hitabı" ve daha birçok şey yavaş yavaş gündemden kaldırılmaya çalışılırken , bir yandan da yapılacak değişikliklerle "T.C.Anayasası"na yeni bir şekil verilmeye çalışılıyor.
Gençliğin dindar olarak yetiştirilmesi fikri, işte böyle bir ortamda ortaya atıldığı için yadırgandı ve tartışmalar başladı. Anlaşılacağı üzere tartışma nedeni "Dindarlık" meselesi değil. Halkın kafasında huzursuzluk yaratan birtakım kuşkular var.
Halkımızın huzur bulması için bu kuşkuların ortadan kalkması gerek. Bunun yerine kışkırtıcı konuşma ve davranışlar son derecede yanlış oluyor.
Saygılarımla...
10 Şubat 2012
www.fikirplatformu.net www.sadikozen.com www.edebiyatdefteri.com www.antalyabugun.com
YORUMLAR
Halkımızın huzur bulması için bu kuşkuların ortadan kalkması gerek. Bunun yerine kışkırtıcı konuşma ve davranışlar son derecede yanlış oluyor.
söz biter.... fazlası yazıyı incitir....duyarlı kaleme saygılar...