Bu Din Bizimdir
BU DİN BİZİMDİR 25 Eylül 2005
Sevgili kardeşlerim! Bizler bukalemun değiliz! Devekuşu hiç değiliz! Kısaca hayvan değiliz. Düşünme ve idrak etme kabiliyetimiz, konuşma ve anlaşma özelliğimiz var. Hayvanlarda ise bu yok.
Fakat bizde olması gereken ama hayvanlarda da var olan bir gerçek var. Bundan biraz bahsetmek istiyorum.
Hayvanlarda göç zaman vardır. Bilmem hiç dikkatinizi çekti mi? Başımızı göğe kaldırdığımız zaman her daim gördüğümüz bir olay vardır. Gökyüzünde “V” şeklinde bir kuş sürüsü görmüşsünüzdür. Bu genellikle uzak yerlere göç eden kaz sürülerinde olur. En öndeki kazı, çapraz olarak sıra halinde, iki kanattan sürü takip eder. Önder aşağı inişe geçse hepsi aynı yolu takip eder. Önder gideceği yeri biliyordur. Bu bizim bildiğimiz anlamda bilmek değil. Onun genlerine Rabbim o yol haritasını çizmiştir. Sürü her daim lidere tabii olmak zorundadır. Eğer lider kazara ölecek olursa, Rabbim tarafından bütün kazların genlerine yerleştirilen yol haritasını ikinci, üçüncü sıradakilerde işleve koyma kudretine sahiptir.
Afrika’da, sürüler halindeki hayvanların göç şeklini en azından bir belgeselde de görmüşsünüzdür. Onlarda aynı metot üzerine hareket ederler. Rabbim onların genlerine de yol haritası çizmiştir. Kısaca hicret ederken liderlerinin peşini takip etmekle mükelleftirler. Lider öldüğü zaman, aman liderimiz öldü dağılıp başımızın çaresine bakalım diye bir telaşa kapılma şansları yoktur. Çünkü Rabbim; bir sonrakinin genindeki yol haritasını harekete geçirmektedir. Liderin değiştiğini sürü içindeki hayvanlar bilmezler bile.
Nereden çıktı bu liderlik? Dinle alakası nedir? Gibi sorular çoğalmadan konumuza geçelim.
Sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa (SAV) şöyle buyurmaktadır: “Kim ki, iki kişi yola çıkarsa birisini başkan yapsın. Öbürü ona tabi olsun..” buyurmaktadır.
Bir cemaatin, bir toplumun, bir kurumun, bir nizamın, bir devletin, bir ideolojinin v.s mutlaka bir lideri, reisi vardır. Lidersiz düzen yürümez. Kargaşa yaşanır.
Bizim dinimizin sahibi Allah (cc)’tır. Lideri ise Muhammed Mustafa (SAV)’dir. Aksini iddia eden varsa yanılgı içindedir. Yanlıştadır. Peygamberimizin de vekilleri vardır. Bunlara veliler, şeyhler, âlimler, ulemalar ve ulu-l emirler diyoruz. Biz bu yolun silsilesine tabi olmuş bir müminiz.
Bir yazıda okumuştum. Bizim ulu-l emirimiz yok olduğundan bu hale düştük. Mukayese olarak görmeyin ama göç esnasındaki hayvanların lideri öldüğünde sürü bunu bilmez. Kim yerine geçmişse aynı rotada gider demiştik. Eğer biz top yekûn olarak böyle düşünürsek, bir avcının tuzağına düşmekten asla kurtulamayız.
“Gökyüzüne kadar uzanan, uzun boylu bir lider bulup, işte liderimiz deyip onu görerek, takip etme gibi bir halimiz olamaz. Olmaz da.”
Bizim liderimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV) dememiş miydik? Demiştik. Ve öyledir de. Günümüzde yol haritasını genlerinde taşıyan liderlerimiz yok mu? Var. Öyleyse onlara tabii olmak bize farzdır. Onlar bir kuldur hata yapabilir deniyorsa, Hz. Ömer (RA)’in cemaati misali “kılıçlarımız ile düzeltmek” bize farzdır.
Ama ilk önce şunu çok iyi bilmeliyiz. Madem Hz. Muhammed’in yolundayız, madem o yolun yolcusuyuz! O halde, bu dini çok iyi bilmek zorundayız. Elbet ki hepimiz de bir âlim mertebesine çıkacak kadar öğrenme kapasitesine sahip değiliz. Ama en azından günümüzü kurtaracak kadar bilmek bize farz değil midir?
Biz avas değiliz, ama avam’ı da doğru yola çekecek kadar bu dini bilmek zorundayız. Bizim avas olduğumuz zihnimize oturmalı, genlerimize kadar girmelidir. Girmeli fakat bilinçli, öğrenmeye açık, Hakk yol üzere bir avas; olmamızı Rabbim bizden istiyor.
Unutmayın ki, bilinçsiz insanlarımız yüzünden bu hale düştük. Müslümanların beğenilmediği bir ortamı, kusura bakmayın ama biz hazırladık. Hani biz lidere tabii olmaya söz vermiştik. Öyleyse, İmam-ı Azam zindanlarda bile Hakk bildiği yolda irşat görevini yaparken, biz kuş tüyü yataklarımızda yatıp, sabah da kalkarak, düne müsavi bir gün yaşamaya çalışmakla zaten kaybetmiş durumda olmuyor muyuz? “Müslüman’ın dünü bugüne müsavi olamaz” yani dün boş geçmişse bugünün de boş geçmesi, Müslüman’ın zararınadır.
Kısaca şunu vurgulamak istiyorum: biz güdülmesi gereken bir sürü değiliz. Bize empoze edileni uygulayan ruhsuz bir Müslüman hiç değiliz. Bize inen Kur’an ışığında yaşamak bize farzdır. Unutmayın ki, Rabbim bu dini bir başka kavim üzerinden de dünyaya yayma gücüne sahiptir.
Bu din bizimdir. Öyleyse bu dinimizi dört dörtlük yaşayarak, iki cihanımızı da aziz etmek bize farzdır.
Allah’a emanet olun. Sevgi ve saygılar.
Ahiretteki hesap gününde başarı ve başarısızlık, bu dünyadaki gibi zenginlik ve fakirlikle ölçülmeyecektir.
Abdullah Yaşar ERDOĞAN
YORUMLAR
Güzel ve doğru tespitlerdi yine Abduulah Hocam...
Kaleminiz dert görmesin...
Saygılarımla...