- 585 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR HİKAYE
…..
Karanlık bu gece sanki en sert yüzünü gösteriyordu zifiri bir karanlık sarmıştı her yanı biraz ötesini görmek bile imkansızdı.sert yüzünü gösteren sadece karanlık değildi kışta var gücüyle hüküm sürüyordu.bu yıl ne kadarda soğuk geçiyordu.günlerdir yüzünü göstermemişti güneş yalnız bırakmıştı yeryüzünü.bazen sanki gökyüzünü kaplayan bulutları parçalayacakmış da kışın soğuğunun elinden kurtaracakmış insanları gibi hafifce bulutların arasından varlığı görülüyordu.
Yaşlı adam uzanmış olduğu yatağından doğruldu,hemen yanı başındaki pencereden dışarıya baktı.ama bişey görmek imkansızdı o da bunu biliyordu ama içini birilerini görmek gibi bir duygu kaplamıştı.eşi öldüğünden beri yalnız yaşıyordu hatta yazları yaylaya gelen insanlar olmasa insan yüzü bile gördüğü yoktu ama bu gece ki çok farklıydı.bir gencin umutsuzluğu içindeydi sanki evet öyleydi o da anladı öyle olduğunu hafifçe gülümsedi.hayatın acımasızlığının kanıtı gibi yüzündeki çizgiler çoğalmıştı.son zamanlarda da baya bi zayıflamıştı.bazen kendisiyle konuştuğunda yaşlı adam bu konuya değiniyordu “ne kadarda zayıflamışım.heyyy gidi koca seni”ama normaldi yetmiş beşine dayanmış ve yalnız yaşayan,çekmediği dert kalmamış bir insan için.
İçini kaplayan o üzüntü verici duygulardan kurtulmak istedi bir an.kalktı eskimiş yatağından az ilerdeki ne kadarda benzemese de şömineye doğru gitti birkaç odun attı ve duvarda asılı olan kuranı aldı eline.ruhundaki o sıkıntının tek ilacı buydu.oda da ki tek oturulacak yer olan taştan yapılmış üstüne de yünden bir şiltenin olduğu yatağa oturdu.dizleri artık taşıyamıyordu onu ama bunu düşünmek istemiyordu ve hızla elinde kitabı açtı ve seslice okumaya başladı.ağzından dökülen o nurani sözler küçücük odanın duvarlarında yankılanıyordu.o küçücük dünya kainatla bütünleşiyordu.
Hep yapardı bunu yüreğinde bir acı hissettiği an sarılırdı o kutsal kitaba gerçi uğraşacak başka bir şey mi vardı sanki. tek kişilik bir hayat bin bir acı ve yalnızlık.belki de hayatının en büyük derdiydi yalnız kalması ama o istemişti böyle olmasını o çok sevdiği ve bir türlü kendisine verilmeyen ve sonunda kaçırdığı eşinin içindeki yerine bir başkasını yakıştıramıyordu.asi ruhlu genç bugün uysallaşmıştı.ailesi olmamıştı hiçbir zaman daha çok küçükken başlamıştı hayatın ona tekmeleri.annesiyle babası ve bir kardeşi evleri yakılınca yanarak öldüler o da hafif yaralandı sağ ayağı biraz yanmıştı.hayatı boyunca taşıyacağı bir iz kalmıştı o günden işte kader ona böyle başlayacak bir hayat bahşetmişti.köy ağasının konağına alınan o yetim çocuk büyüdükçe yakışıklı ve herkes tarafından sevilen biri olmuştu.ama o farklıydı yaşıtlarına göre hep haksızlığa uğrayanın yanında olmaya çalıştı.ağa birine haksızlık etimi onun ağanın karşısına bile dikiliyordu.köylüler ağanın adını duyduğu an bile korkarken o haktan hiçbir zaman ödün vermedi.öyle ki ağa tarafından defalarca dayak yedi ama asi ruhu onu yıldırtmadı hep öyle kaldı.ama bir gün her şey değişti büyüyüp bir şeylerin farkına varmaya başlayınca bıyıkları terleyip yüreğinde anlam veremediği bir yangın başlayınca her şey bir daha eskisi olmamak üzere değişti.ağanın beraber büyüdüğü kızına vurulmuştu ne kadar da zor bir şeydi .fakat o zorluğun içinde de bir güzellik vardı sevdası karşılıklıydı bu ona güç ve umut veriyordu.o bu duygular içindeyken bir şey duymuştu evlerinin ağanın yaktığını öğrenmişti kendisini evine alan büyüyüp besleten ağa ailesini öldürmüştü bu yalan değildi ve kahrediyordu onu.ağanın onu kendi yanına almasının sebebini de öğrenmişti o zaman babasıyla ağa kavga etmişlerdi kimse ağadan şüphelenmesin diye onu yanına almıştı.”ne yapmalı”diye düşünüyordu sevdiği kızın babası ama düşmanı da aynı zamanda.günlerce oturup bir karara vardı ağayı af edecekti ama karşılığında da kızını isteyecekti gençliğin verdiği duyguyla hemen düşündüğünü uygulamaya koydu etraflıca düşünüp akıl danışmadı kimseden fakat olumsuz cevap almış,öldürülürcesine dayak yemiş ve konaktan atılmıştı.artık yapacak tek şey vardı ve onu yapmak üzere ağanın peşine düştü bir sabah vakti ağa bağa gitmiş arazide dolaşıyordu şimdi tam zamanıydı ne olursa olsun yapacaktı.yerden koca bir taş alıp ağanın kafasına fırlattı ağa yere yığılıp kaldı oda ardına bakmadan kaçtı.konağa geldi ve sevdalısını alıp kaçırdı.bilinmeyene doğru alıp kaçtı onu.ne gidecek bir yer nede bir tanıdık vardı.o zamanlarda nerdeyse kimsede olmayan para yoktu.ama olsun gitmeliydi ne olursa olsun gitmeliydi.kaçıyorlardı.şimdi herkes peşlerine düşmüştür onların. ama jandarmanın haberi geç olur kaçacak zamanı vardı ve öylede yaptı günlerce yürüdüler sonunda şimdi yaşadığı köye gelmişlerdi o zaman birkaç ev vardı bu köyde onlara çoban oldu köylülerde bir ahırlarını boşaltıp onlara vediler.karın tokluğuna kaçak ta olsa kendilerine ait bir hayatl kurdular.ama o hayat hiçbir zaman söylenmeyecek olan bir sırrın üzerine kurulmuştu.çobanlıkla başlayan hayatı hep öyle devam etti ama yüreklerinde hiçbir zaman mutluluk yerini pişmanlığa bırakmadı.o zamanın asi ve çevik genci şimdi iki büklüm yapayalnız yaşıyordu.
O kadar dalmıştı ki elindeki kutsal kitaba işittiği kurt sesleri ile irkildi ve korku kapladı her yerini.kulak verdi seslere gittikçe yaklaşıyordu ve sanki çoğalıyordu da.içini saran korku gittikçe artıyordu.ama toparladı kendisini yatağının hemen yanındaki gaz lambasını alıp pencereye yaklaştırdı ama bir şeyler görmek mümkün değildi.ama sesler artık daha yakından geliyordu dışarı çıkmayı düşündü ama en iyisi beklemekti.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.