- 489 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
NADAS- V
Seyfo gardaşım gelmiş haberim olmamış ben meşeyle konuşmaya gittiğimde. İsmail öğretmenim bir kitap yollamış.Yağmur kadar sevindim. Okumaya başaldım her zaman ki cam kenarında. Bu kaçıncı okuyuşum bilmesemde anam artık pencere izinden çok ikiye ayrılmış yanağıma çıkan ikiye ayrılmış sayfalarının izini alıştığından hiç sormaz oldu bana...
Bu sabah her sabah olduğu gibi yutkunarak ayrıldığımıştım sofradan.kırık tahta kapımızın eşiğinde, elimde kitap çömelerek beklemiştim Seyfo gardaşımın gelişini.Bir de merakla İsmail öğretmenimin gönderdiği kitabı sabırsızlıkla Seyfo’ya anlatmayı sabırsızlıklara sabır ekleyerek beklemiştim.
Seyfo belli ki yine o siyah beyaz filmleri izlerken geç uyumuştu ki geç kalmıştı. O gelene kadar kitapa yine öyle dalmışım ki Seyfo’nun sesiyle kendime gelmiştim. "Seyfo gardaşlığım, İsmail öğretmenime selam et.
Ona kitabı okuduğumu de onu özlediğimi de de. Bir de büyüdüğümü de. Ellerinden hep öptüğümü de söyle." Geç kalmanın telaşında olan Seyfo’ya ancak bunları söyleyebilmiştim.
Kitabı anlatmaya kalamadan Seyfo koşar adımlarla okul yollarına düşmüştü bende düşüncelerime. Aklımda kalndı İsmail öğretmenimin de beni çok özlediğiydi.
Yarım kalmışlık bir kez daha yakalamıştı beni. Oysa okuduğum o sayfaları Seyfo gardaşıma anlatmayı ne çok isterdim.
Neredeyse her satırını ezberlediğim hatta içinde kaybolduğum hatta yağmuru bile unutur gibi olduğum o kitabı anlatacaktım ona. Onun bana her zaman heyecanla anlattığı Ayhan IŞIK’ lı filmler gibi anlatacaktım ona.
Hayat akıyordu işte IŞIK lı yada IŞIK sız kurak yada ıslak yağmursuz havalara inat yağmurlu umutlarla bende o meşe ağacına anlatmaya gittim. Meşe dinledi dinledi ben okudum okudum sonrasında ezberimden anlattım.
Keşke Seyfo gardaşımada anlatabilseydim bu sabah geç kalmasaydı da okuluna. Beşinci anlatışımdı sanırım tam hatırlamasamda meşe ağacı beni içimi okumuş olmalı yada benim ona anlattıklarımı iyi dinlemiş olmalı yada yağmursuzluğa o da üzülmüş olmalıydıki yeşilini yitirmiş sararmaya yüz tutmuş yaprağını süzüle süzüle yanağımın üstüne düşürmüştü. O yaprak düşmeden önce özlemlerim göz kipriklerimden sıyrılarak düşmüştü yağmura inat yaşama hevesleri ve hüznümle.
aklımdan bir an geçmişti bu öykü kitabını bulutlara da ağlasamda ağlarmıydılar. Damla damla düşermiydi acaba yaşadığım bu topraklara.Güneşin saatinden anamıştım Seyfo’nun okul dönüşü saatini. Gövdesini okşadığım en güzel sırdaşım meşe ağacına dokunarak vedalaşmıştım.
Eve dönüşte unutmadım tarlanın kenarında çıkmış olan başakları elerimle okşamayı. Onlarda beni anlamış gibi solgundu boynu büküktü elimi değdirdiklerim, kurumak istemediklerini der gibiydi avuçlarıma anlattıkları benimse sadece hışırtılarını duyduğum umutla beklediğim başaklarım.
Bir serçe benim bıraktığım en güzel dinleyenim dostum meşenin kollarına konar, bir tavşan kuruyan otları arasında ürkek uykusuna dalar bir karınca kurmuş bir otun tohumundan yere dökülenleri çalar, bir kelebek yerinin bilinmediği bir dere kenarına süzülerek konar bir damla sudan nasibini almak ister.
Bir ana oğlundan habersiz gizli gizli ağlayarak kundaktaki bebeğini emzirir,hem okulunu bırakmış tek evinin direği olan bir Mehmet’ e bakar iki çocuğa bakarken oğlundan çok bakardı kurumaya yüz tutmuş tarlaya, acısını süpürüp atmaya çalışsada mezardaki kocasına o da, oda dolusu gözlerinde yağmur biriktirmişti.
Ekinlerin üzerine düşmese de umutlarına düşen.Meşe ağacına kitap okumak için gittiği oğlunu beklerken o da yağmurları bekliyordu bulutsuz havaya inat. Yaşamaya ve direnmeye inat hayata tutunarak azalan bulgurlarıyla besleyerek.
YORUMLAR
DİLEK YILDIZI
yaz dersen buradan devam edebilirim yine bitirdiğimden değil yoksa..
Billur T. Phelps
Yine hüzün kesiği bir yürekle okudum yazınızı... Bozkırın böğürtlenleri yırttı bütün aymazlıklarımı...
Kutluyorum yazınızı gönülden.
Gün eksilmesin pencerenizden.
Sevgiler, saygılar.
DİLEK YILDIZI
değerli yorum için teşekkürler..
sevgi ve saygılarımla...
DİLEK YILDIZI
ellerinden öptüm yazlılarımı yetim bırakmayanım...
aklımdan bir an geçmişti bu öykü kitabını bulutlara da ağlasamda ağlarmıydılar. Damla damla düşermiydi acaba yaşadığım bu topraklara.Güneşin saatinden anamıştım Seyfo’nun okul dönüşü saatini. Gövdesini okşadığım en güzel sırdaşım meşe ağacına dokunarak vedalaşmıştım.
Yazı yine duygusal bölümlerle devam ediyor, ben de severek okuyorum...Sevgiyle ışığın bol olsun...
DİLEK YILDIZI
hep IŞIK la kal sevgi ve selamlarımla..
Her bölümde yorum düşmemeyi tercih etsem de, çalışmalarınız vakit buldukça okuduğumu belirtmek isterim.
Saygılar ve başarılar.
DİLEK YILDIZI
saygılarımla..