- 1648 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
İHTİYARLAR İŞTE BÖYLE MUTLU EDİLMELİ
1977 Yılının Şubat ayı Ankara’sı. Sıkı Yönetimin,gece 00:00’da sokağa çıkma yasaklarını titizlikle uyguladığı,her köşe başının asker ve polisle kesilmiş olduğu sisli,puslu ve yer yer karlı klasik bir Ankara.
Ve ben, uzun hasret yollardan nihayet bir günlüğüne gelmiş ve aylardır göremediğim sevgiliyi bulmuşum.Akşam yemeğini basit geçip gençliğimin tüm arzularını söndürmek için nereye gitmek gerektiğini planlamaktayım.Kız,ailesine arkadaşında kalacağını,telefonla söyleyip izini de kopartmış durumda.
Saat 21:00.Yemekten kalkıp doğruca bir otele gidiyoruz. İlk soru;
‘’Evli misiniz?’’ Evli olsak evde olurduk diyerek gülüp, başka bir otele gidiyoruz. Aynı cevap ‘’Evli değilseniz kesinlikle alamayız.Sıkı yönetim çok sıkı denetliyor’’ cevaba bak.Belki diyorum,lüks oteller alır.En güzel beş yıldızlıya gidiyoruz aynı cevap. “Yerimiz var ama siz evli değilsiniz Sıkı Yönetimde çok sıkı denetliyor”
İran’daki Muta Nikahı’nın ne demek olduğunu şimdi anlıyorum. Neredeyse Ankara sokaklarında bağıracağım “Bir gecelik nikah kıyacak biri yok muuuuuu?”
Saat 23:00 ve biz ortalıkta dolaşıyor,o Şubat Ankara’sında otel otel bizi alın diye yalvarıyoruz.Ama hiçbir otel,yüzümüze bakmıyor.Bir saat sonra saat 24:00 olacak,sokağa çıkma yasağı başlayacak ve nezarethanede birlikte geceyi geçireceğiz neredeyse.
Kızılay’da,elinden tuttuğum,donmak üzere olan güzel sevgilimle,bozum olarak ağlamaklı çıktığımız bir otelden sonra,kız hemen evine gitmezse başının belaya gireceğini söyleyerek mızıldanmaya başlıyor.Ne yapacağımı şaşırmış durumdayım.Kokladığım bir yemekten,bir çatal bile alamadan tabağın önümden çekilmesi gibi bir şey.
Koşturarak sokakları terk eden birkaç kişinin arasından, okuldan en fırlama arkadaşım Tavuk Veli çıkmaz mı? “Ne yapıyorsun oğlum? Sıkı Yönetim başlayacak ortalıkta kalma sakın.”Anlatıyorum gülüyor. Kız o kadar güzel ki halime acıyıp “Hadi bize gidelim,ama şimdiden söylüyorum pek rahat edemeyeceksiniz”. “Ulan tavuk anlasana,bu gece ya nezaretteyim yada tek başıma kız bırakıp bir otel odasında.Tuvaletinde,kıpırdamadan yatmaya razıyım”
Tavuğun evine gidiyoruz Tavuk evli ve çocuk sahibi. Benim gibi müzmin bekar değil.Eve gelince;“Bak oğlum,size iki battaniyeyi salona yayıp gideceğim.Karım içeride ve çocuk hasta.Yan odada da,baldız,kocası ve çocuğu var.Geceyi ışık yakmadan,tuvalete bile gitmeden,çıt çıkartmadan sessizce geçirip,gün aydınlanırken toz olacaksınız.Anlaştık mı?” Tamam evladım. Her dediğini aynen yapacağız.Hadi yavrum.Git artık git.
Işıkları yakmadan,karanlık odada serilen iki battaniye üzerinde hemen soyunarak sevgilimle hasret gideriyoruz. Ev,oldukça sıcak. Misafir salonu bibloları ile,kristal vazolarıyla,yemek takımları,fincanlar,duvarlarda resimler ve dokunulmaz koltuk örtüleriyle oldukça kasvetli,ama gözüm hiçbir şeyi görmüyor.Testosteron’um çok yükselmiş durumda.İkimizde de,az biraz alkol de var.Kız,zaten hep gözleri kapalı,inleyip de kuralı bozmuyor.
Nihayet sabaha karşı biraz kendimizden geçip uyuyabiliyoruz. Üzerimde, hayallerimdeki işi bitirmenin mutluluğu var. Uyumak yerine, yorgunluktan sızmış durumdayım.
Gün ağarırken tekrar uyanıyorum. Sevgilim,kolunu boynuma atmış uyumaya devam ediyor.Onu öpücüklerle uyandırıp,birkaç saat sonra ayrılacağımızı hatırlatarak,yeniden sevişmeye başlıyoruz.Bu sefer ortalık yavaş yavaş aydınlanmış ve kalın güneşliklere rağmen,görüş açılmaya başlamış durumda.
Kız yüzüme donuk ifadelerle bakarak,gözleri yerinden fırlamış halde bana sessizce,başı ile yan tarafı gösteriyor.Yan tarafa baktığımda,üçlü kanepede yatan bir yaşlı amca ve ötesinde ikili kanepede yatan bir yaşlı teyze görüyorum.Teyze bize sırtını dönmüş,ama amca çekinmeden bizi seyrediyor.Durup kalkmakla,devam etmek arasında kalıyorum.Çok zor bir karar anı.Kız,kalkmam için elleriyle beni itiyor.Aman sende,zaten görecekse gördü diyerek devam ediyorum.Başım,arada bir amcaya dönüyor,bütün gece bizi seyrettiği her halinden belli.
İşimi,çok kısa zamanda bitirerek kalkmak istiyorum. Giyinebilmem o kadar zor ki,yaşlı bey bana ve kız arkadaşıma bakmaya devam etmekte.Battaniye altında zorlukla giyinerek kalkıyoruz.Sevgilim ağlamaklı ve şaşkın,oysa ben çok mutlu ve rahatlamış olarak burayı bulduğumuza şükrediyorum.Gideceğimiz an,yaşlı bey’e elimle hoşça kal diyorum.O ise,beş parmağını birleştirerek yukarıdan aşağı sallayıp,mükemmel işareti yapıyor.
Yıllar sonra Tavukla tekrar karşılaştığımda “Hayatta gelmem. kimseye göstermediğim her şeyimi seyrettirdim. Mahremiyetimin içine ettin.”Diyerek sitem ediyorum.O fırlama gülüşüyle “Peki o gece ya dışarıda kalsaydın,daha mı iyi olurdu?Hem Peder,o günden beri,öyle canlı,öyle neşeli ki,tabii anamda”
Bence,siz siz olun etrafınızı görmeden hiçbir yerde bu işi yapmaya kalkmayın.Hele Tavuk Veli,sizi evine davet ederse,sokakta,nezarette yatmayı kabul edin ve kaçın,kaçın,kaçın…
08.02.2012 E.YAŞAR OVALI
YORUMLAR
kukurikuu
Hayatta gülünecek olan ne varsa,dışında olmak yerine içinde yaşamayı tercih ederim. Hiperaktif yapım ,,beni her vukuata ne yazık ki zorlamıştır. Korkmadan atıldığım, binlerce olaydan bazen de şans eseri kurtuldum. Ama bu yaşlarda insan, biraz daha ürkek olabiliyor.
Sayın Hocam, insanın paylaşma isteği , yaşadıklarından aldığı dersleri anlatma duygusu, gerçekten önüne geçilemez bir olgu. Fikir özgürlüğünün olmadığına inandığım bu ortamda bile, hiç değilse, ucundan da olsa ,sizin gibi aydın ve
Kemalist insanlarla doğruyu paylaşmak ,bana da mutluluk veriyor.
Asıl bizler, sizin gibi insanlara rastlamış olmakla ÇOK ŞANSLIYIZ.
Saygılar sunarım, Sayın Hocam.