sonu çekilmemiş hayatlar
bakarsın ikimize kesilmiş biletler vardır bilinmeyen bir ülkenin bilinmeyen bir kent sinemasında.
biz şehrimize gelen kumpanyalardaki rolüne kendini kaptırmış oyunculardık seninle.en uzak noktadan gelen seslere bile kulağımızı asla kapamazdık.doğrularımız ve yanlışlarımız hep gözönündeydi.yaşama açılan pencereleri vardı başkalarının ve biz onları oynamaktan çok hoşnuttuk..imkansız bir zamanda doğmana ben kader derdim sen bana gülerdin.evet belki sana göre çok geç görmüştüm gördüklerini ama yine de ben bir yazı tahtasında hep aynı noktaydım üzerimden onlarca hayat geçse de ben senle yazmamıştım daha önce.
kaderime razı olup yaşasaydım ellerim sende.gözüm arkada kalmasın diye gözüme bir tekme de sen atma.vücudumdaki tüm izler yaşına denk.bedelini ödemem gerek..misal o filmdeki sahtekar ben olsam ve sen her seferinde aynı hileyle karşıma çıksan..bodrum katlarında neden otururduk hiç düşündün mü daha önce insanlar umutlarını aşağı attıklarında belki nasipleniriz diye.ama her seferinde küllüklerindeki yarım izmaritlerdi payımıza düşen.ve ben persa’nın tüm hikayesini sana anlattığımda yaşına ait bulgularla kapıma gelip sosyalist nidalar atıyordun..zaten benim sosyalizmi bir aşk zannetmem hep bu yüzdendi.
gri bir elbisen vardı üzerinde.bana doğru uzattığında dudaklarını hep içtiğim şaraplar gelirdi aklıma.belki de kırmam gereken o şişelerdi..yanılmış olabilirim..üç gece uyudum..yoruldum...uyandığımda filmin son sahnesi gözlerimdeydi ve adam kadına diyordu:
hassasiyetim adına yapmalıydım bunu sana, işte ellerimdeki leke bundan...
anladın mı şimdi, o gün ellerim neden hep cebimdeydi...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.