- 1904 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
ADINI SEN KOY
Ne yapmalı bu deli gönülleri bilmem ki; bildiğim tek şey aşkın kıyamete kadar, aşıkları cayır cayır yakacağıdr ! Adını kim koymuş ki, asırlar boyu; şimdi ben mi koyacağım ?
Gönül birilerini sever, kavuşamaz sevdiğine ve yüzlerce şiir yazar, aşkını ifade etmesi adına.Ama, ne yazik ki sonuc hüsrandir..
Gidenler gitmiştir bir kez, dünya kurulduğundan beri de bu böyle değilmidir ?
Peki; ya kavusanlara ne demeli ? Sanki sevince ayrılıklar olmuyor mu ? Bir müddet sonra iki taraftan biri, ne hikmetse mızıkcılık yapmıyor mu ? Tabiri caizse, bu sözlerim kadir kıymet bilmeyenlere dir..
Ne yazık ki, gençler zar zor evleniyorlar ve bir müddet sonra da, kıskançlık krizleride beraberinde geliyor, yok efendim eski arkadaş yok efendim eski sevgili diyerek !!
Evlenilen kişiye, mazide ki sevgiliden bahsedilmeli ucundan veya kıyısından..Bu benim fikrim elbette, sorun olmadığı halde ! Olur ya; bir takım sudan bahanelerle canlar yanabilir..
Ben bu soruyu, defalarca kendime de sordum ve karı koca arasında incede olsa bir çizginin var, olması gerektiğini ne yazik ki, tecrübelerimden dolayıda cok iyi anladim..
Eşler arasında, hic bir zaman saklılık ve gizlilik olmamalı, insanoğlu içinde yaşadığı zamanı nedense hor görür, ve kendinde olmayanı arzular yıllar boyu.. Deneyim yada çevredeki dostlardan görüldüğü gibi..
En azından çeyrek asırlık bir geçmişimizde, bir de gıpta edilecek yanimiz vardir..( Daha ziyade kendi adıma konuşuyorum )
Ahh, nerede o eskiden yaşanılan köklü aşklar, ya da neden bende böyle bir ask yaşamıyorum der gibi..
Hani hep denir ya; içinde ki anı yasamak ? Zaten yaşamıyormuyuz an be an.. İyide bu İçinde bulunulan an nasıl yasanacak ? Mecazen bu istenilen arzu edilen andır; anı an gibi yaşamak ! Kanımca milyonlarca kişinin içerisinde, sadece yüzlercesidir, bu ana ufuf olan, anı yaşayan.. Sizce ?
Öncelikle çelişkiler olmamalı aradaki pürüzler kalkmalı.. Erkek ve kadın, evliliklerinde birbirlerine yardımcı olmalıdir..Geçmişde; kadınlarımız hem iş hemde ev yaşamlarında olabildiğinde yıprandılar..
Hatta babalar, yerine göre cocuklarına bakmaları ve hanımlarının yüklerini hafifletmelidirler..
Türkiyemiz de kadinlarimiz, özellikle de kırsal kesimdekiler, hala ve hala ezilmektedir..
Bir eşitlik ise maalesef yok, olsa ne mi olurdu ? Neler olmazdi ki ! En azından tahsil ve özgüven gelirdi,,
Simdilerde; hanımlarımız, her ne kadar eşitlik için bir mücadele veriyorsada ! Tabi buna bende
dahilim, şehir hayatında ki kadınla kırsal yaşamın kadını eşitlik olarak ne yazık ki; birbir
lerinden çok farklı konumdalar, inşaAllah zamanla eşitlik sağlanır, en azından kızlar sevdiklerine gitmelidirler, özelliklede köydekiler..Gönlüm ise her zaman bundan yanadır..Dünya uzaya roket atıp, ayda fink atarken; bizler hala, eyvah kız kocaya kaçtı, vah oğlum kız kaçırdı diye ! Dövünen bir toplumuz..
Şayet, gençlerin evlilikleri; bu olaylar zuhur etmeden ebeveynleri tarafindan onaylanırsa, bu gençlerin evlilik hayatlarının daha da sağlıklı olması anlamına gelir..Ne kızların kaçmasını nede erkeklerin kız kaçırmasını hiç ama hiç doğru bulmuyorum..Burada da eğitimsizlik en büyük etkenlerden biri diyorum..
Birde erken yaşta kız ve erkek çocuklarını evlendirenler yokmu ! cehaletin daniskası; bu nemidir ? Cahillikde tavan yapan, en önde giden demek..Madem ana baba zamanında erken evlenmiş, hemde görmeden bilmeden; bari sizler evlatlarınızın başlarını yakmayın ! Sonrada kızarak soru içerisinde cevap verirler ! TEN UYUMUDA NEYMİŞ, SEVİPDE Mİ ALDIM gibi...O zaman yavrularınızın başına çorap örmeyeceksiniz; köyde olsanız bile ! Saygıdan da bahsetmeden geçmemek gerekir, olaki, gençler evlendi mesut bahtiyar, yinede dikkat etmeli..
Her iki esin de anne ve babalarina; sevgi, saygi hürmet, izzet ikram sart.. Yoksa, AlimAllah evlilikleri bu sebeblerden dolayı bile raydan çikabilir, kutsal müessesenin hakkı verilmeli, erken evlendirilmeler olmamalı.,
Tabi eşler eksik yanlarını göstermeli ki, bir diğeri onun diğer eksiğini tamamlayabilmeli, buda büyük bir özveri olmamalı...evliliğin küçük nüansları gibi görüldüğünde; anlaşmamak için hiç bir sebep olmaz..
Muvaffak olabilmeleri için her iki tarafinda, birbirlerini anlayişla karşılamaları gerekmektedir..
Nasıl olsa ikimizde çalışıyoruz diye; birbirlerine üstünlük taslayıp, afra ve tafralar olmamalıdır..
Zamana suç bulmak, ne yazık ki insanoğlunun genlerin de var, uzağa gitmeye ne hacet; rahmetli
annem, annesinin, ben annemin, çocuklarımda benim zamanıma gıpta etmediler mi ?
Konunun toparlanması açısından, isterseniz basa dönelim, ve o ince olması gereken cizgiden
bahsedelim; ister görücü usulü, isterse severek olsun, en başta ki unsur bilindiği gibi saygıdır,
ikinci etken ise, sadakat ve güven bunlar oldukdan sonra diğer sorunları aşmak dahada kolaylaşır..
Simdi ki, günümüz aşkları beni bir hayli korkutuyor açikcası, derin aşklar; bizlerin zamanımıydı dersiniz ?
Yazılan bunca şiirler, mazide ki sevgililere degilmidir hep !!
Kimler; sevdigini aldı ki yüz yillar boyu, ya da kimler aldı da ayrılmadılar ?
Kimbilir; yoksa bu da benim hüsnü kuruntum mudur dersiniz ?
Sevdiğim beni aradı da, ben mi onu bulamamışdım ?
Ya da o beni bulmustu da; ben mi ondan kaçmıştım ?
Burada ki, maziye bir özlem değilde sizce nedir ?
YORUMLAR
Maddiyat çok özendiriliyor. Bütün reklamlar, diziler körüklüyor bunu.
Çok haklı ve yerinde tespitlerdi, teşekkürler emeğinize
sevgilerle
Gülsen Tunçkal
Gülsen Tunçkal
Güzel sürükleyici bir yazıydı...
Konu da özenle seçilmiş ve her zaman güncelliğini koruyan bir konu...
Saygılarımla...
Gülsen Tunçkal
Yazınızı Tesadüfen Okudum Ben Sitede Yeniyim Size Katılıyorum Çok Doğru Bir Konuya Parmak Basmışsınız Tebrik Ederim. Diğer Eserlerinizede bakıyorum. Saygılarımla Efendim.
Gülsen Tunçkal
Evet Gülsen hanım, güzel ve derin bir konuya temas eden yazınız tecrübelerinizi ve düşüncelerinizi yansıtıyor. Güzel, sohbet tadında bir yazı olmuş...
Kutluyorum efendim...
Selam ve sevgilerimle...
Gülsen Tunçkal
Sevgili arkadaşım, yazını, son yazılan yazılarda aradım nedense. Uykuya yatmadan okudum neyseki!
Sevgiden, evlilikten,kadınların ,erkeklerin konumlarından söz etmişsin.Saygı ve sevgi gerekir öncelikle.
Kıskanmak tabiidir ama bunu ileri derecede yaşamamak. İki insanın da birbirlerine gereken değeri vermeleri gerek. Köylerde de artık kadınlar uyanacak. Şimdi eskisi gibi değil, başta iletişim araçlarından
ne olup bitiyor izliyorlar. Gelecekteki kadın erkek ilişkisi daha mı iyi olur? Bunu cevaplıyamıyorum..
Hele şimdiki gençlerin yüzeysel ilişkilerini gördükçe,umudum azalıyor..Neyse bu konu uzar gider,
seni gönülden kutluyorum,
Sevgilerimle canım, uyumadınsa iyi geceler..
Gülsen Tunçkal
glenay
Toplumun yerinde veya yersiz değer yargıları değilmidir genelde kurulacak hayatlara yön veren.Seven gönüllerin birleşmesindeki efsunlu hayat ne kadar sürmekte sevgi bağlarıyla bağlı olarak,yoksa bir süre sonra,azalan duygulara rağmen devam eden beraberkillerde,toplumun zoruyla değilmidir veya ''çocuklarım olmasa'' gibi şeyler.
Sevgili Gülsen hanım sosyolojik olayların özetini çok güzel bir kompozisyon olarak sunduğunuz yazınızı zevkle okudum.Kutluyorum yüreğinizi ve değerli kaleminizi.Selam sevgilerimle.
Gülsen Tunçkal
Gönül dolusu selam ve saygılarımı sunuyorum…güzel anlatımdı ,Bogazın kıyısından slm
Gülsen Tunçkal
Sosyal yaşamın değer yargıları her geçen gün benciliğin rüzgarıyla çok nazik hale geliyor. Beşeri ilişkilerde herkes hatayı karşı tarafta arıyor, insanlar sahip olduklarının değerini iş işten geçtikten sonra anlıyor. Senin yerinde ben sen olsaydım eğer diye başlayabilse verilen öğütler, kendine yapılmasını istemediği davranışı başkalarına sergilemese gönüller, öz bir ifadeyle empati yapmayı öğrense top yekün bir toplum, adına sevgi ve saygı dediğimiz erdemin saltanatıyla eminim ki mutluluğa yabancı kimse kalmayacak…
Uzun uzadıya konuşulması gereken bir konuyu dile getirmişsiniz. Her kalbin kendinden çok şeyler bulacağı aşikar. İnsanı düşünmeye sevk eden bu güzel paylaşımınız için sizi kutluyor, gönül dolusu selam ve saygılarımı sunuyorum…