- 1734 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HAYAT NESİN SEN!
Bugün bir duldalıkta durdum ve hayatıma, hayatımdakilere bir baktım. Kalabalıklar içinde duyulan yalnızlıklar. İnsanın kendisini soyutlaması tüm varlıklardan… Hayatında bir şeylerin sona ermesi ve bunun nihayetinde yeni acıların, yoklukların başlangıcı… İnsanları anlamaya çalışıyorum da; sanki içinden çıkılamayacak en iyi matematikçilerin bile çözemeyeceği, çok bilinmeyenli denklem misali…
Bir bakıyorsun en sevdiğin kişi bile (ya da öyle sandığın) yanında artık yok. Atıvermişler seni bir köşeye. Hâlbuki bu kadar kolay olmamalı arkadaşlıklar, dostluklar, sevgiler… Günümüzde sanki artık yok olmaya yüz tutmuş bu değerler. Bir ucunu bıraksak belki de çorap söküğü gibi, kayıp gidecek farkında olmadan avuçlarımız arasından. Düşünüyorum da hayatımızda keşke keşkeler olmasaydı. Olmuyor ama işte burada da keşkelerimizi konuşturuyoruz. Geçmişe dönüp baktığımızda silmek istediğimiz, hatırlamak istemediğimiz onca keşkeler var ki hepimizin hayatında… Yüreğini acıtanlar, senin insan olduğunu unutup kendini değersiz hissettiren maskeler sarmış etrafını… Bocalayıp, yuvasız bir kuş gibi oradan oraya savrulup duruyorsun. Sanki hayatına sonbaharlar uğramış bir daha gitmemecesine hem de… Umutların yıkılıveriyor bir anda…
Yüreğimize gelip, şöyle bir çizik atıp gidenler feryadımızı duymuyorlar bile… Yüreğimizi anlayabilmek için açmayanlar yürek kulaklarını, sevmeyenler birbirini… Hayat denen bu bilmecede başını almış gidiyor hepsi. Kardeşliğin bile ölmeye yüz tuttuğu dünyadan daha ne beklenebilir ki… Kendince mutlu olmaya çalış dur sen. Nasılsa sen çabaladıkça, yıkmak için yaşayanlarda yok değil hayatta…
Sen kibrit taneleri gibi hayatında bir bir mutluluklarla merdivenleri kurmaya başlıyorsun hayat denen bu yolculukta… Bakıyorsun ki ne güzel fark etmeden mutluluğun doruk noktasına varmışsın bile. Öyle ki unutuveriyorsun bu merdivenin kibrit tanelerinden oluştuğunu… Biri geliyor bir tanesini yakıyor ve… Gün geliyor ki her şey darmadağın olmuş sen yine farkına varamadan… Belki varıyoruz da yanıp kül olduktan sonra…
Gece olunca, kendi benliğinle yalnız kalınca, başını yastığa koyup da; şöyle bir düşününce anlıyorsun olanların hepsini, hayatın çilekeşliğini… Aslında bir hiç olduğunu, yaşamının kimsenin o kadarda umurunda olmadığını… Her şeyin senin yüreğinde başlayıp yine senin yüreğinde son bulacağını…
Kalabalıklar arasında yaşayan koskoca bir yalnızlık olduğunu diğer bir adının da… Sevdanın, arkadaşlığın, dostluğun artık çok kolay yaşandığını. Çünkü o eskiden anlatılan büyük sevdaların, arkadaşlığın, dostluğun nadir olduğunu anlıyorsun…
Bütün bu düşünceler hâkimken beynimde birden bire uykuya dalıveriyorum... Tertemiz, saf rüyalarla dolu. BİR DAHA DÖNMEMEK ÜZERE HEM DE… ŞÜKÜR RABBİME BENİ ALIYOR YANINA…
ZEYNEP SÖNMEZ