..."Son"du...
!...Özlüyordu… Bilmiyordu…Biliyordu da meydan okuyordu. Kime?...Yorgundu… Sıcacık nefesi buzdağına çarpmıştı…Bitmişti…Biliyordu…
Gözü, pencereye düşen kanatsız kuşa takılmıştı. Kırık gagasının üzerinde ki , çırpınan kırmızı gözlere baktı .O’da masmavi özlüyordu. Yaklaştıkça cama, kuşun mor buğusu oluşuyordu. O, mevsimler öncesinde gördüğü renkli kuştu. Şimdi gri ve titrekti. Üzüldü!. Yalnızdı!. Üşüyordu!. Var gibiydi ama yoktu!…Konuşamıyordu…Olamıyordu…Yoktu!…
Kalbi, dikenli halatlara bağlanmış buzdan kayalar gibi pencereye çarpıyordu. Ne dışarda ki ne de içerde ki olabiliyordu.”Yok”tu… Önce dışarda ki sonra içerde ki, yavaşça ölüyordu …
"Çünkü, gördüğü pencerenin buğulu camı değildi, karanlıkta kırdığı aynaydı…”son” du…"
………B.D…………………………………………………………………………………………………………………………………………
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.