Posta Pulundan Mahrum Mektup
Üşümelerime rağmen yakmıyorum adını, gece ısınmak için. Sen orada anıların başucunda nöbetteyken ve ezberletiyorken yüreğine yeni yalanları, ben susuşlarını işaretliyorum takvimlerde.
Postacılar hala getirmiyorlar adresi belirsiz, zamansız, tarihlerden kaçan mektuplarımı sana. Bir defterin dışına taştılar artık, sayfa sayfa kırıklarımı döküyorum kâğıtlara. Bir tek kelime ile sen o kırıkları tamir edebilecekken en iyi yaptığın şeyi yapıyorsun. Susuyorsun… Kelimelerim öksüz kalıyor yıldızların avuçlarında…
Sefil bir yankı şimdi, radyoda çalan şarkı… Baharlar hazana küsmüş, hazanlar kışın derdinde… Bir soluğun ısıtabilecekken tüm iliklerimi, üşümelere mahkum ettiğin yüreğimle yine de her sabah yüzünün yansıdığı araba camından günaydın diyorum sana… Yüzünü okşuyorum tatlı bir meltem gibi, sözümü tutuyorum inan, küçük kız hep bildiğin gibi…
Ömür yokuşlarında tık nefes kalıyorum kimi zaman, masallar geliyor aklıma, bilmediğin için hiç anlatamadığın masallar… Aslında bizden gayrı masal yoktu biliyor musun, sen bizi anlatsaydın bana nefesimi tutar dinlerdim, bir yıldız gibi uyurdum bulut kenarlarında…
Yüzünde tebessüm yok çocuk, sen yine derbedersin bu aralar, biliyorum… Yollayamadığım mektuplarımın her birinden haberdarsın, mutlu da olsam bir yanım hala çocukluğun çılgınlıklarında, en iyi sen anlarsın…
Hadi al avuçlarına, yak bu satırları da… Yüreğin ısınsın… Sen benim unutamadığım kadarsın… Gerisi sadece zamanın ötesinde sanrı… Ki biliyor bunu da Tanrı... Kandırma kendini….
Elif SEZGİN
YORUMLAR
evet sevgili Elif kısa fakat güzel yerlerde saptamaların yazını okutuyor.dolu olduğun belli.fakat yazıda ben olsam daha derin imgelere yer veririm.çünkü okuyanın düşlerinde sınırsızlığı tanımlarım hayal gücünü zorlarım,zorlarım ki o yazıya bir daha dönsün...sevgimle...dostça...bülent yalçınkaya...