- 864 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
UMUDA YOLCULUK 2
Sıladan bir haber yada tel gelmesi tarif edilemez bir gurbet duygusunun kıpırtısını canlandırır içimizde. Sıla özlemi, insanın adeta varlık içinde yokluk çekmesi gibi bir duygudur.Gurbeti tadan bir insanın hayat hikayesi leyleklerin yaşamını andırır.Neden mi? Leylekler yazın bir diyarda kışın başka bir diyarda hayat sürdürmüyor mu? Biz insanoğlu da adeta böyle bir yaşam sürdürürüz, neredeyse daldan dala sürükler yaşam bizi.Bu sebeple ne geldiğimiz belli nede gittiğimiz.
İşte birçok insan anadolunun farklı farklı diyarlarından gurbet serüvenine atılır.Hemen hemen bir çoğunun gayesi de aynıdır.Okumak, iş güç, kariyer vb. sebepler iken özlemleri tartışmasız sadece ama sadece sıladır.
Öyle şeyler varki herkes için farklı farklı bir duygu uyandırır.Kimileri için mektup sadece bir kağıt parçasının ötesinde, bir telefon sadece tellerin ucundan gelen sesin taşınması gibi anlamlar ifade eder iken, gurbeti yaşayanlar için mektup sıladan bir haberi bildirir, telefon ise sılanın yalnızlığına karşı yanlız değilsin der gibi yanında yer alır gurbeti tadanın. Zahmetsiz rahmetin olmayacağını en iyi idrak edenlerden biri de gurbeti tadanlardır bence.Çünki: Sahip olduğu herşeyin karşılığını gurbette fazlasıyla ödemiştir.Gurbeti tartacak bir alet olsa o insanların kazandıkları şeylerin karşılığında gurbetin onlardan kopardığının daha ağır bastığını görürler.
Gurbette belli kazanımları olanlar hiçbir zaman konumlarını, sahip olduklarını ve kazandıklarını küçümsemesin.Gurbette çektiği her sıkıntının karşılığını almasını bilmelidir.Cefasını kendisi çekip sefasını başkasına yaşatmamalı.Gurbet belki alın yazımızdır belki de gideceğimiz, demirliyeceğimiz limanı (Ahireti) hatırlatan bir pusula görevini görür.
Pusula sahibi olmak kolay lakin zor olan ise pusulaya hükmetmektir.Gurbette pusulası sılayı gösterenler sıla sevgisini başka şeylerde arar.İşte tam bu esnada önemli olan doğru zamanda ve doğru yerde, doğru insanla karşılaşmasıdır.Bir çoğumuz gurbette uçurumun tam kenarında buluruz kendimizi, düşmek için fazla bir gayret göstermemize gerek yoktur fakat düşmemek için adeta ağa yakalanmış kuş misali çırpınmamız gerekir.
Gurbeti zindana dönüştürmekte, mutluluğa dönüştürmekte insanın kendi elindedir.Eğer gurbeti zindana çevirirsek; zindan yüksek, etrafı duvarlar ile örülü beton yığını, gardiyan gurbetteki kural koyucular, avlu ise iş-okul ile ev arasındaki mesafedir.Gurbeti yaşayan insanların bir çoğu kendileri mahkum gibi görür.Onlarda birçok mahkum gibi yanlışlıkla gurbetti yaşadıklarından yakınır dururlar.Ama nedense hiç kimse yaşadığının bir oyun içendeki bir sahneden alıntı olduğunu kendisinin ise bir oyuncu olduğunu idrak etmemektedir.
Bu gurbet oyunu daha öncede belirttiğim gibi tek kişilik bir oyun gibidir.Eğer oyundan galip ayrılırsan herşey aynen devam eder ama kaybeder isen bu oyunu, gurbette unutur hayatta unutturur seni.
Gurbet birçoğumuz için kaçınılmaz bir sonun başlangıcı gibidir.Güzel başlayıp kötü bitirmek için çok bir gayret göstermeye gerek yoktur lakin zor olan ise güzel yada kötü başlayıp güzel bir şekilde noktalamak sıkıntıdır.
Her şey aslına döner derler, gerçekten çok yerinde söylenmiş bir sözdür.Kaderimizde gurbet yazılmış ise mahkeme salonlarında olduğu gibi kalemimiz sıla diye kırılıverir, sılaya kavuşma ise alnımızdaki yazının mürekkebi daha kurumadan kavuşuruz gurebete...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.