- 553 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
malaru ile gomar
Saçı sakalı karışmış, üstü başı kırk köpekle kırk gün cebelleşmişçesine yırtık, gözleri yine yıldızlara yaklaşmayı arzulayan bakışları, yanında hiç ayırmadığı ağzına kadar dolu şarap testisiyle yine kendinden geçene kadar içeceği rahat bir yer arıyor ihtiyar gomar. Kimsenin etlisine sütlüsüne karışmaz, dünya umurunda olmaz, hani derler ya dünyasından geçmiş hah işte o hesapla yaşayıp gider, karadenizin sisi eksik olmayan bir köyünde. Kendi kadar yaşlı eşeğiyle arada bir ormana gider kestiği odunları köyün kilisesine taşır karşılığında ağzına kadar dolu testilerini alır bugün yaptığı gibi kendine rahat rahat içecek yerler arar hergün. İhtiyar dediğime aldanmayın kimseden korkusu yoktur haa. Karısı ihtiyar malaru hariç tabi. Ondan kim korkmaz efendim kadın kadın değil bildiğin ölüm meleğinin dişi olanı. Gomar bu kadar çökecek adam değildi bu kadın olmasa. Hergün bir eşek yükü sopa yeseydiniz nice olurdu haliniz. Evlendiklerinden beri bir gün yüzü göstermedi kocasına, üstelik son bi kaç yıldır eline maşayı da aldı cadaloz ya neyse, benden duymuş olmayın. Mutluluğu aramaktan yoruldu artık ihtiyar katırcı. Evet efendim katırcı, eskiden katırlarıyla yükler çekerdi kasabadan köylere. Çok iyi paralar kazandı zamanında. Ne kadar isteseler de bir türlü çocukları olmayınca yavaş yavaş huzursuzluk girdi yuvaya. Karısı artık hemen hemen hergün erkekliğine de laf eder olmuş gomar’ın. Ah ahh nerelere gitseydi, gidecek nereleri vardı ki? Testinin dibini görünce ordan bir yol açılırdı Gomar’a. Etrafı en sevdiği gomar ağaçlarıyla çevrili göllerde yüzen çıplak hurileri görürdü her seferinde. Gomar’a methiyeler düzer saçlarını boynuzdan taraklarla tarardı bu huriler. Birkaç saat geçince elinde kalın bir gomar dalıyla karısı belirirdi öteden. Ağzından enva-i çeşit küfürlerle sopasını savura savura binerdi tepesine. Alışmıştı artık, ne zaman karısı malaru’yu görse anlardı hemen, ayılmaya başladığını, el yordamıyla testisini arar, bulunca ağzına dayar boş testiden içmeye çalışırdı. Aklınca rüyalarından karısını defetmek için yine içmek isterdi. Ahh zavallı gomar, ne olacak bu halin. Kendine gelince zar zor yaşlı eşeğine biner kendini bu yaşlı dostunun sırtına bırakıverirdi. Her gün aynı şeyleri yaşayan yaşlı eşekte ne yapacağını ezberlemiş gibi, şarabın kokusunu ensesinde hissettiğinde evin yolunu tutar sahibini cehennemi olan evine taşırdı. Sırtına kâh ters binen kah düz binen çok içince enlemesine binen sahibinden hiç şikayet etmez akşama alacağı samanın hayaliyle yolun nasıl bittiğini bile anlamazdı eşşekcik. Eve vardıklarında karısının kulak tırmalayan cazırtılı sesiyle ayılırdı zavallı gomar efendi. Malarunun bağırıp çağırmaları ona artık ninni gibi gelir, ocağın kenarındaki peykenin üzerine uzanır, kıçını ateşe çevirir hurileri tekrar görürüm ümidiyle dalar giderdi. Ama ne hikmetse o huriler bir türlü gelmek bilmezdi. Sönen odunların bıraktığı deruni karanlık ve boğazı yakan is kokusuyla dalar giderdi zavallıcık…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.