RUHSAL VE BEDENSEL YORGUNLUK
Bazen eser adamın kafası çekip gitmek ister taaaa uzaklara.Ama ne etse de uzaklaşamaz fazla.Kırgında ayrılsa o mekanlardan,döner tilki gibi aynı yuvaya..
Hayatın çekilmezliğini yaşadığı anda bir insan,beyninde fırtınalar kopar, sanki bir tsunaminin habercisi gibi.Bazen bir eş’in davranışı sıkıcı gelir ona,bazen evladın aykırı bir davranışı,ya da bir patronun gereksiz yere yüklenişi.Sebep her ne olursa olsun ruh yorulmaya başlar bedenden çok.
Beynin her iki lob’u da tam kapasitedeymiş gibi ,taşıyormuş gibi işaretler gönderir sana.Zonklatır kafatasını,oysa biz biliriz ki beyin asla tam kapasite ile çalışmaz.Rolanti halinde ki bir motor gibi ancak çalıştıkça kullanılabilir.Beyindeki 200 milyar nöronu tam kapasite kullanmak herkese nasip olmamıştır sanırım.Beyin sanki tam dolu imiş gibi,taşacakmış gibi,çatlayacakmış gibi kafatasını zonklatırken aslında ruhuna yük bindiriyordur,bedenini zorluyordur.Hal böyle olunca zorlanan bir beden,yorgun bir ruh hali ve travmatik sonuçlar yaşanabilir insanda.
Bedenin yorgunluğu dinlenerek geçebilirken,ruhsal yorgunluk günlerce devam edebilir insanda.Ruhsuz bir beden olamayacağı gibi,bedensiz bir ruhta düşünemeyiz elbet.Tabi hayat devam ettiği sürece.
bedensel ikizler olduğu gibi ruh ikizinden de dem vurulur bazen.Demek ki aynı bedensel özellikler varsa,aynı ruhsal durumları yaşayan insanlar da vardır.
Ruh ve beden birbirlerinin olmazsa olmazlarıdır.iki hidrojen bir oksijen suyu oluşturur biliyorsunuz.Bu üçlüden biri eksik olsa yaşam susuzluktan dolayı sona erer,ağaçlar kurur,topraklar kurur,nesiller kurur sonuçta.Beden ve ruhtan biri de eksik olursa yaşam yine son bulur bu dünya aleminde.Ta ki tekrar vuslata erecekleri mahşer anına kadar...
İçim karardı deriz bazen,ruhum sıkıldı deriz,sıtkım daraldı deriz.içim bulanıyor deriz.Ne demektir bunlar?Hani beden nerede?demek ki bedenin yorgunluğu ve ruhun yorgunluğu farklı şeylerdir.Bir sprinter 100 metreyi 10 saniye de koşup aşırı enerji harcasa ve sonuçta birinci gelse,fiziksel(bedensel)yorgunluktan bahsedebilir ama tam aksine birinci gelmenin verdiği mutlulukla ruhen(içten) sevinir.
Bedeni sağlam tutup sağlıklı yaşasak bile,sosyoljik boyutlardaki rahatsızlıklar ve endişelerin durumlarına göre içsel sıkıntılar yaşayabiliriz.Ama ruhumuzun gıdasını iyi takviye edebilirsek ölmek üzere olan bir bedenden dahi yeni bir can gelecekmiş gibi dirençli ve umutlu olabiliriz.
Hani anlatılır:
Nasreddin Hoca ölmek üzereymiş,hanımına demiş ki;
-Hanım en güzel elbiselerini giy,süslen ve yanımda öylece dur demiş.Hanımı;
-Yahu Hocam ölmek üzeresin süslenmek,kokulanmak olur mu bu nasıl bir iştir deyince Hoca;
-Yahu hanım sen genede süslen olurya Azrail canımı almaya gelince belki seni beğenip senin canı alırda bende kurtulurum böylece! demiş.
Bu işin espri tarafı tabiki.Ne Azrail bir insanı beğenir,ne vakti gelenin eceli gecikir.Burada vurgulamak istediğim şey içinizde ki neşeyi,umudu son ana kadar kaybetmemenizdir.Elbetteki insanın başına olmadık şeyler gelebilir.Ama onu atlatabilmek için sağlam bir ruhsal dirence ihtiyaç vardır.O direnç başkasının içinde değil sizin içinizde yatmaktadır.Haydi ruhlarınızı güçlendirmek için harekete geçin.Sağlam ruh sağlam inançta bulunur.Güç sizde şimdi Voltron da değil! (Talipname’den)
Talip KAZGI
4 Şubat 2012 C.tesi
KÜTAHYA
YORUMLAR
Sanki beni anlatmışsın dostum.
Beğeni ile okudum.
Sevgi ve selamlarımla...
Talibi
Talibi
Talibi
TALP BEY COK GUZELDI YAZINIZ FERAHLATICI AYRIYETEN INSAN KENDI KENDINI TAMIR ETMEZSE OLMAZ KOYMAYLA SUYU KUYU DOLARMI. SAYGILARIMLA....