- 984 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sessizliğe Çocuk Bakışım
Bırak beni acemi bir rüzgardım, bilemedim ne zaman eseceğimi, bu yüzden şiddetim kötü, durgunluğum kötü.
Ayrılmak kentinden, seni bırakmaktı caddelere, caddeleri üzmek sürgünde olan sevdayı azat etmekti. Azat yangıydı, yalanların eziyetini bitirmekti. Bitirmek geriye bakmadan yol almak, nefes almaktı hesap etmeden değerini. Hesap etmeden yaşamak özgürlüktü, özgürlük sensizlikti, sensizlik ölümdü her dilde. Sevgisizliğini sattığın bir başkasının göğsünde uyumandı benim serkeş adamlığımın yıkılışı. Yıkılmak ürpermekti her şeye rağmen seni sever gibi, yağmurların peşinde gitmekti. Yağmur gözlemek umuttu ellerimi yoran, yorulmak kalbimin sızlamasıydı yarı baygın bedeninin sahipsizliği acıydı. Acı, alışmaktı kötülüğüne, içmekti zehirli sözlerini fedakârca. Fedakâr olmak, beklentisiz kalmaktı. Bu yüzden engerek yüzlü suskunluklar senin eserin. Zaman yok, düş yollara denizleri hallaç gibi arala kaçağım sana, yalanlarına sor beni.
Sana gecenin yıldız serpilmiş bahçesinde ölüm vaat ettim. Birlikte sonsuzca yaşamak için.
Şehrimin sokaklarına, katran karası akşamlarına, şarap tadında karmaşasına, tarih sinmiş tılsımına emanet edip öpüşleri, sıcak seni, ezelsizliğimizin gölgesine sığınmaya gidiyorum. Garipçe iş benimkisi, yaşama çılgınca isyan. Şiir fısıltısı aşk da yalan sevda da yalan. Bu serzeniştir toprağa, havaya ve suya, kaçıştır yalnızlığa. Biraz yok olmak, bırakmak kendini öylece akıntıya. Suçsuz düşüncelerin günahına sarılmışım acı benim, dert benim…
Keder bu usul usul gittiğim, perde iniyor sabah düşüyor yüzüme ışık doluyor avuçlarıma. Yersiz dökülen yağmurların sözcüsü olup, başımızın ilk döndüğü şehrin, bizi misafir uykularda avutan, sarhoşluğuna atacağım kendimi. Yedi tepede kaybettiğim seni yedi yarada bırakıp, yüreğime kattığım yerde kanayacağım. Pasaportta deniz kokusunun az ötesinde hafif esen rüzgârla baş başa kalıp, ıslak gözleriyle Cem Karaca’nın sesinden “terk etmedi sevdan beni” nakaratına ses verip, mırıldanacağım şuursuzca terk etmişliğimi. Sonrası ellerimin altında ezilen peçeteye düştüğüm mürekkeptir, şiirler yalan söylemez.
Saatler engerek, nefret duru zehir
yalaz ışık gözlerimde tutuşurken
söz kırılıyor, canım acıyor
gergisini bırakan okun ıslığı şiddet
ağlasam susar deniz
yağmur aldatır rüzgârı
ihanet başlar, kül rengi karşılar yüzüm sabahı
…
Hayat yaptı yapacağını..!
…
mirim Mevlana benim pirim Şems
özüm ayrılık benim aşkım ateş
…
Gazaptır yaşadığım, azaptır kalbime darbesiz inen. Kırıldım, lâl kaldım. Tarifsiz kılıp özlemi, dalgın denize bırakıyorum ibadetimi. Kaç âşık burada yürüdü yarım yamalak geçmişinin izlerinde ve kaç ayrılık burada çatladı tam orta yerinden. Vakit geçmeden sukut olmadan tan, resmet. Duru sesin çağrısını beklemekte, mevsimsiz kozasındayım acının.
Bir hata yaptım. Hayat yüzlerce kez vurdu hala intikama doyamadı.
Yokluğunla bezenmiş, sırlı yalnızlığımın yüreğime, kelebeğin kanadı kadar yumuşak dokunması tek tesellim. Saatlerin geceyi hazırlaması uzun sürüyor bazen geç kalıyorum baş başa geçireceğimiz sessizlik nöbetlerine. Hayat hızlı akıyor, olsun..! İçimin dinmeyen sızısı olsun. Yelkenlerin içine dolan rüzgârın şiddeti gibi güzel beni alıp götüren hayalinin şiddeti ıstırap veren. Yeni kıblesinde umduğunu bulamayan hercai kalbin, tavaflarını yine bana yapsın, ara gitmişliğimi peşim sıra, umar gibi yor beni.
Silik bir karakter gibi biçilen rolümün içinde, kahraman olmaya gücüm yok. Her yara iyileşir elbet, hızla akıp giden hayatın güncesinde. Ateşi tutuşturan değildir içimizi ısıtan, ateşi besleyen kaynaktır. Ben tutuşturulmuş kaldım o yüzden böyle soğuk kalması sevdanın. Ne anlatmaktır sana olan yakarışı, ne ayrılmaktır sana olan isyanın içinden. Bu sadece çocukça bakıştır sessizliğe. Günahsız olma özlemidir. Her anıma dolan sevgiliyi unutmasam bile unutmuş gibi yapmaktır alçakça. Buradayım terk edilmiş bir dilenci, her insan gördüğünden sevgi dilenen. Ben seni seviyorum, sen unut beni.
Olurda göçerim sensiz, yinede gel utanma. Sıkılma bir yığın toprağın hatırını, kırma.
AsevimLİ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.