- 450 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Bayram Daha Geçti
Kasım 2010
Kurban Bayramı’nın arefesinde hanım ve çocukla memlekete seyir halindeyiz.Eşimle hemşehri olmanın avantajını kullanarak aynı yere gidiyoruz.Adana-Şanlıurfa TAG Otobanı’nda aracımızın ibresi 120’yi düşmüyor.Yaklaşık 10 dakika sonra çocukluğumuzun, gençliğimizin hatırılarının uyuduğu sokaktayız diyorum içimden.Uyku kelimesini rüyayı çağrıştıran en önemli vurgu olduğu için kullanıyorum galiba.Rüya gibi geliyor çünkü çocukluğumuzun bayramları.Hacdan dönen dede ve ninelerimizin yolunu gözlediğimiz.Mahallenin çocukları ile arefe günlerinde kurbanlıkların bulunduğu bahçelerde tuttuğumuz nöbetleri düşünüyorum.Babamın kardeşimle beni hayvan pazarına götürdüğü, kurbanlık olacak hayvanın pazarlığını hatırlıyorum birden bire.Hayvan tüccarının alışverişten sonra kurbanlığı eve getirdiğinde duyduğum tarifsiz sevinci yaşıyorum yıllar sonra.Kardeşimle bahçemizin kiler olarak kullanılan bölümünde bekleyen kurbanlığı yemlediğimizi, suyunu verdiğimizi hatta onunla konuştuğumuzu hatırlıyorum.Birkaç gün sonra kurban olarak kesilecek hayvana duyduğumuz inanılmaz sevgiyi düşünüyorum...
Annemlere geldiğimizde bahçeye savurulan yaprakların arasına dalıyor oğlum.Ellerine aldığı ceviz yapraklarını bir o yana bir bu yana savuruyor.Oğlumun daha önce solgun yapraklarla kaplanmış bir bahçeyi hiç görmediğini düşününce geçiyor garipsemem.
Bayram namazı
Ertesi gün aile geleneği haline gelen bayram namazına gitmek üzere hazırlanırken bizim oğlan bastı bağırtıyı ben de geleceğim diye.Soğuktu, ayazdı, kalın kalın giyinip çıktık. Üç nesil birarada bayram namazı kıldı.Ailede bir ilkti.Ben de oğlum gibiyken gitmiştik Düziçi Merkez Cami’ne.Ayrı bir havası vardı caminin ki benim için o günden beridir böyledir.
Evet, namaz çıkışı sıraya girdi mahalleli, uzaktan yakından gelenler.Çocukluk arkadaşlarımız,aynı sıraları paylaştığımız, mahalleyi birbirine kattığımız arkadaşlarımız, şimdi kimisi imam, kimisi hakim, kimisi doktor.
Kurban Kesilirken
Küçük kardeşimle kurbanlık koçun ayaklarını bağlayarak tuttuğumuzda oğlumun korku ile arkama saklandığını fark ediyorum.Baba diyor kesmeyin, oynayacağım ben onunla...Bir kez daha açılan hatıralar perdesinde kardeşimle kurbanlığı bahçede gezdirdiğimiz, elimizden kaçırdığımızda babamızın yakalama telaşı geliyor aklıma.Bismillah Allahu ekber diyerek kurbanı kesiyoruz.Toprağa düşen kanda Hz.İsmail’in hatırası var.İbrahim aleyhisselam bıçağı dayadığında sevgili oğlu İsmail’in boğazına Cebrail aleyhisselamın kurbanlık koçu getirişini canlandırmaya çalışıyorum.O ne şükür, o nasıl bir takva.
Bayram Ziyaretleri
Ailemiz ile ilk olarak mezarlıkları geziyoruz.Dedem ve ninemin kabristanları ayrı yerlerde.Eşimin halası, ninesi, dedesi...Mezarlıkta çocuklara şeker verdikten sonra akraba ziyaretleri başlıyor, amcalar, dayılar, halalar.Uzaktan gelen akrabalar.Bizim oğlan şaşkın şaşkın çoğunu ilk defa gördüğü akrabaları ile tanışıyor.
Dönüş
Fazla mesai yapacağımız haberini alır almaz, hazırlıklara başlıyoruz.Akrabalarla vedalaştıktan sonra geldiğimiz hızda, bir akşam vakti Adana-Şanlıurfa Otobanı’nda ilerliyoruz.Otoyoldaki araç ışıklarına aldırmadan bayram yorgunluğunu uyuyarak gideriyor arka koltukta sere serpe dağılmış oğlum.Bir bayram daha geçiyor, ömürden bir yaprak daha kopuyor...
20.11.2010 /OSMANİYE
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.