AYRILIK ÇIRPINTISI
Bir kanser virüsü gibi kemiriyor ayrılığın ezintisi.. Ben ığlım ığlım tükendikçe sen çoğalıyorsun içimde. Nasıl büyürse, nasıl çoğalırsa şehir... Ve nasıl bir depremle çökerse her şey... İşte öyle çöküyor kalesi bedenimin...
Parlıyor duygularımda biriken ateş.. Umut diyorum.. Acaba diyorum... Belki de düşlerimin umutlarıma yansıması ile avunuyorum.. Bir başka tınılıyor sözcükler ahlara beleli, ayrılığın alazında kavrulan yüreğimin devinimi, Alev rengi erguvanlar gibi...
Hangi çekincelerdi, hangi korkulardı sesimizi tutsak alan... Artık çekince, korku tınmıyorum, umursamıyorum simsiyah tüllere bürünmüş kara tinler gibi üzerime abanmış karanlıkları...
Başkaldırının bam telinde titriyorum. Çılgınlığın, çıldırmanın bıçak sırtı çizgilerinde yaşıyorum; seslendikçe kuş üzümü adını... Sana dönüyor alıcı kuşların bakışları... Beni korkutan bu anafor düşünceler bir başka acıtıyor, bir başka ölüşler yaşatıyor içimde... Korku çukuruna siniyorum senden yana... Kendimle cebelleşmenin ayazlarında üşüyorum.. Üşüyorum, üşüyorum...
Oysa zaman su gibi akıp gidiyor... bilinen sona doğru... Kişi olduğunca kalmıyor.. eriyor, tükeniyor için için... Bir alev damlası düşüyor gözlerimden... Geride kalacak olan bir anı, bir düşlerim, bir de şiirleşmemiş bu nesir yazı kalıyor...
Sonra bir bozgun yaşıyorum, ürkek yılkı tayları gibi panikliyorum...
Ayrılığın ve yaşadığım dayanılmaz yalnızlığımın acıları içimi buruyor, içimi yakıyor... Özlem ve acılar kundağında sarı dolamalı sancılar içinde boğulan düşlerimin burasında bütün gözlerden kaçarak gizlerime, yalnızlığıma ve senli düşlerime sığınç oluyorum...
Kanamalı ve sayrık yüreğim bunca üzünçlere daha ne kadar direnecek, daha ne denli dayabilecekti..? Bir yerlerde her şeyin bir bir gitmesi... yitirilmesi gibi... bütün bunlar bir son nefes çırpıntısı içinde yok olup gidecekti...
Olsun!
Bir taziye ilanının göçeri olmaktan ne çıkar!
Ben duruyordum oysa her şey gidiyordu.. Eskiyen yanlarıma eskimeyen türküleri bırakarak... Bir de benden içerde bir ben’in çöl tamusuna beni bırakarak... Sonum senin bu çölün olacak sevgili...
KÖMEN - Haydar Okur