"HÜZNÜN VE MUTLULUĞUN İZDÜŞÜMÜ"
Yakalayabilmek seni sisler içerisindeyken. Uzanınca hissetmek. Parmak uçlarımdan sızan sıcak, kasıklarımda yorulan sancı. Hücum ediveren ansızın gülüşlerimi burkan “sessiz” gömün. Ten renginde kokusuyla uyandığım, bir maydanoz sabahı.
Tortun ağzımın içinde daha da yayılırken , uçta bir gökkuşağı rengine bulanmak. Bir hezeyan ordusu, aklımın ucundan “rap rap” sesleriyle geçer, botların altında ezilen çimenlerime acır ötekiliğim. Edebiyat parçalayan kelimelerimde, bozgun şehrin seslerini duyuvermek. Turuncu gök ucuna dirseklerimle değmenin üzücü tarafının bıraktığı dağılışlar, onlardan topladığım yüklemsiz tümcelerim, bir insan yaratır sabah balkonunda.
Kuşlarla konuşup kırıntıya bulayan ortalığı. Henüz erken deyip tekrar yorganına geri sarılıveren.
Aydınlığın başlattığı bir günün akşama karanlık olacağını bile bile “güne” eğdirdiğimiz boyunlarımızın; kırık taraflarını gün boyunca sarmalayıp iyileştirmeye çalışmak. Kendi cinayetiyle yüz yüze kalmış bir hakimin intiharı gibi başlayıp bitirememek bu dünyayı. Söz veren türküler onların içinde yatan biz oluşlarımızın, kararmış yarı yüz taraflarının acınası duruşları.
Ayak bileklerimde burkulan sevimli düşlerin derin kara delikleri. Gökdelenlerden defalarca fırlatılan bedenimdeki küçük kırıklar; geri dönüp dönüp düştüğü yere tükürür. Düşünüşler uzar, eylemler kısalır, planlar ucuzlar, var olmak masallaşır bir çocuk dilinde. Kısa cümlelerden doğan birkaç salıntı. Bodur ağaçlarla nefes almaya çalışır hür gibi “içim”. Geri de bırakılan kuş ayaklı bakışlarıma basılırken; nefes alabilmenin mutluluğu ve özgürlüğünü günceller solsa da tüm örtüler masamın üstüne tekrar tekrar sererim. Sersem bir deniz dalgasına dönüşmek için çok bir çaba harcamamam gerektiğinin farkındalığıyla “güç” bir elmas gibi ellerimde parlıyor; çok pahalı ve ulaşılmaz olduğu doğru ama o “ ellerimde” diyebilirim. Ellerim ise hep benim...
YORUMLAR
oldukça iyi ve sıradanlık dışı kelimelerle dizilmiş bakış açısı ve aktarımı gayet iyiydi . ve kaleminiz nesre daha yakın bence. ve çok daha kuvvetli olacak buna eminim... tasvirleme betimleme muazaamdı...
aydınlığın başlattığı bir günün akşama karanlık olacağını bile bile “güne” eğdirdiğimiz boyunlarımızın; kırık taraflarını gün boyunca sarmalayıp iyileştirmeye çalışmak. Kendi cinayetinle (cinayetiyle olacaktı herhalde) yüz yüze kalmış bir hakimin intiharı gibi başlayıp bitirememek bu dünyayı. Söz veren türküler onların içinde yatan biz oluşlarımızın, kararmış yarı yüz taraflarının acınası duruşları.
yazar düşündüğünden değil yazdığından sorumludur!
tebrikler