21. Yüzyıl Köleliği
Eski tarihlerden beri savaşta esir düşenler, ağır suç işleyen kişiler köle olarak kabul edilirlerdi.
Esir düşerek köle olan erkeklerin çocuklarıda bir köle olarak yaşamak zorundaydılar.
Mezopotamya’da, eski Mısır’da, Yunan’da, Roma’da ve Anadoluda yaşayan kavimlerde köleliğin farklı biçimlerine rastlamak mümkündür.
O dönemlerde kölelik son derece doğal bir olgu olarak görülmekteydi. Yani kölelik bir haksızlık, bir insafsızlık, bir ahlaksızlık değildi. Bir ticari alışverişe benzerdi ve metaları insandı. İşe yarayanlar, kaslı ve güçlü olanlar iyi para eder kaliteli mal olarak görülür, cılız, tembel ve güçsüz olan insanlar ise kelepir mal niyetine satılırdı.
Satın alınan köleler, giyim, gıda ve barınma karşılığında sahiplerine itaat ve hizmet etmek zorudaydılar. Verdikleri hizmetin karşılığı sadece birkaç eski kıyafet, bir tas yemek ve altında yaşadıkları bir çatıydı.
Gün geldi devran döndü ve köleliğin insani ve ahlaki bir şey olmadığı anlaşılmaya başlandı.
İlk adımı İngiltere ve ABD attı. Kanunlar çıkardılar ve 19. yüzyılda köleliğin insanlığa ayıkırı bir olgu olduğunu söylediler. İngiltere ve ABD’nin ardından avrupada köleliği kaldırma girişimleri yapıldı. Ve ingilteden sonra Avrupada köleliği kaldıran ilk Devlet Osmanlı Devleti oldu.
Bugün 21. yüzyılın ilk çeyreğindeyiz. Kölelik yok. Kölelik insani ve vicdani açıdan büyük bir haksızlık olarak nitelendiriliyor. İnsan haklarından özgürlüklerden bahsediliyor. Ve köleliğin uzun zaman önce kaldırıldığı bittiği biliniyor. Bugün belkide dünyanın hiçbir yerinde kölelik sistemi yoktur.
21. Yüzyılda kölelik sisteminin aslında hala devam ettiğini söyleyen bir kişiye muhtemelen herkes gülecektir.
Ben söylüyorum! Kölelik sistemi hala devam etmektedir! Tek bir fark var; Köleler artık pazarlarda satılmıyor!
Yukarıda bahsetmiştim köleler, giyim, gıda ve barınma karşılığında sahiplerine itaat ve hizmet etmek zorundaydılar. Şimdi bunu sizlere günümüz Türkiyesinin koşullarında bir örnekle anlatmaya çalışacağım.
Asgari ücretle çalışan, evli ve iki çocuğu olan bir baba düşünün.
Babanın aylık net geliri (günümüz şartlarında) 679,00 lira. Bu babanın çocuklarından birisi okula gidiyor. Diğeri ise henüz bebek. Evin annesi çalışmıyor. Ev kira. Aylık kira ücreti 300 TL. Baba, işe gidip gelmek için aylık ortalama 70 TL yol parası vermek zorunda. Günde bir paket kaçak sigara içiyor. Fiyatı; 2,5 lira aylık 75 TL yapıyor. Evde günde tüketilen ekmek sayısı 3 ekmek 0,75 Kuruş. Aylık 22,5 TL yapıyor. Evin elektrik ve su faturası aylık ortalama 100 lira geliyor.
Geriye kalan 111 lirada evin diğer ihtiyaçlarına ve giyim için harcanıyor. Bu ailenin hiçbir şekilde sosyal yaşantısı yok. Bu aile evinden dışarı çıksa ay sonunu getiremiyor.
Şimdi bana söylermisiniz!
Bu ailenin kölelik sisteminde yaşayan insanlardan farkı nedir?
Kazandıkları para ile sadece barınma gıda ve “belki” giyim ihtiyaçlarını karşılıyorlar!
Şimdi bana 21. Yüzyılda kölelik olmadığını söyleyebilirmisiniz?
Kölelik sisteminin kalktığından hala eminmisiniz?
Ali Arif ÇAKA
/cakaaliarif
twitter.com/aliarifcaka