- 1124 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gönül Treni
Irmaklar gibi akıp geçiyor ömür. Kiminin ömrü bitiyor, kiminin yeni başlıyor dünya dediğimiz nehirde. Ömürler, bir düzen içerisinde akıp giderken raylar üzerinde, karşımıza hiç bilmediğimiz ve tanımadığımız duraklar birdenbire çıkabiliyor. Önemli olan şey ise, bilmediklerimizin doğru veya yanlış yönlerini saptayabilmek...
İnsan başlarken bu maceraya, elbette hiçbir şeyden habersiz, belli bir süre yürütüyor gönül trenini bu kasvetli yolda. Doğduğunda bu treni rayına oturtabilmek için çaba harcıyor. Yaşam serüveni yola çıktığında başlıyor. Yeni yüzler, yeni kişilikler tanıdıkça, gönül de yeni bir kimliğe bürünüyor. Bu yaşam serüvenine devam ederken ya doğru yola sapıyor; ya da bilinmezliklerin içine, yanlış yola...
Doğru yola sapan gönül; vefayı, hoşgörüyü, dostluğun ne olduğunu sevgi durağından alıyor ve her seferinde gönül penceresinin ufkunu genişletip, o da tıpkı bir durak gibi beraberinde gelen farklı gönüllere doğruyu anlatmak için çabalıyor. Bu kasvetli yolda, karşısına çıkabilecek olumsuzlukları öğrendiği davranışlar ile atlatmaya çalışıyor, başarılı olduğunda hayata dair yeni tecrübeler kazanıyor.
Tabii ki bu kasvetli ve çetin dünya sadece doğru yollar ile süregelmiyor. Bir de bilinmezliklerin, gönül yozlaşmasının yolunun tabelası görünüyor gönül trenlerinin temiz camlarında. O temiz camlar, bilinmezliklerin içerisine doğru sürüklendikçe kararıyor, bir bilinmez oluyor. Bu yolda sürüklenen gönüller dostluğun, vefanın ne olduğunu bilmiyor, bilemiyorlar. Yozlaşmayı, kötülüğü, tıpkı bir hastalık gibi başka gönüllere yayıp onların da ufuklarının gelişmesini engelliyorlar.
Günümüzde; ömrün, yaşamanın kıymetini bilmeyenleri ya da bilmemezlikten gelenler dostluktan, hoşgörüden, vefadan bir haber, nefislerinin ve çevrelerindeki fesat kalplerin esiri olabiliyorlar. Bu kasvetli yolda bomboş gidiyorlar. Bir gün dönüp arkalarına bakacak olsalar, gönül trenlerinin ray üzerinde bıraktığı pis izden başka bir şey göremeyecekler. Ufkuna bir şeyler katamamanın üzüntüsünü yaşayacaklar.
Bu da bu ırmak aktıkça dış çevreden gelen pis atıklarla ırmağın benliğini kaybetmesine sebep olmakta. Aynı şekilde, insanlık günler geçtikçe yozlaşmaya, temel insanlık duygularını kaybetmeye doğru ilerlemekte. Doğru yolu takip edenler, kendilerini güvende hissedip, yollarına devam ediyorlar. Arkalarına bakınca yaşamanın sevincine ulaşıyor, hayatlarının ne kadar dolu ve huzurlu geçtiğinin farkına bir kez daha varmanın mutluluğunu yaşıyorlar.
Sonuçta yol yozlaştıkça, ömür de ırmak da yozlaşıyor. Zamanla kuruyup gidiyor. Ardına bakılınca hiçbir şey kalmıyor elde. Allah, bizleri vefa ve sevgi sahibi kişilerden eylesin.
Selametle..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.