- 1042 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
AZ SÖZ, ÇOK HİSSE
Unutulmaz hiç; Halka, post olanlar
Hep hatırlanır; Hakk’a, dost olanlar
Serde şairlik olunca girişi şiirle yapmak geldi içimden.
Şiir deyip geçmemek lazım.
Bazen anlatılmak istenen konu; sayfalar dolusu yazı ile anlatılamazken, bir beyit her şeyi kolayca anlatıverir. Eski şairler; “Bir beyit yapmak bir beyt yapmaktan daha zordur” diyorlar. Bilindiği gibi beyit; iki mısralık bir şiir, beyt ise Arapça ev demek. Sizce de öyle değil mi?
O zaman bırakalım uzun lafları esasa gelelim.
*****
01 Şubat 2012 Çarşamba günü Osmancık Dil ve Edebiyat Derneği (DED) konferanslar serisine bir yenisini daha ekledi.
Konusu: Yeni Türkiye’de Medya ve İktidar İlişkileri
Konuşmacı: Manşet Gazetesi Köşe Yazarı, Din Sosyoloğu Lokman Erdoğan
Yer: Osmancık Öğretmenevi Konferans Salonu
Saat 19.00 da anılan yere vardığımda, gördüğüm manzara karşısında hem hayret ettim, hem de mutlu oldum.
Hayret ettim çünkü konferansa dinleyici olarak gelenler hazır bekliyorlardı.
Mutlu oldum çünkü daha önce İlde yapılan ilmi bir konferansa gittiğimde basın mensuplarını saymaz isek ben dâhil sekiz kişi ancak ya vardı ya yoktu.
Oysa dinleyiciler arasında kimler yoktu ki; İlçe Kaymakamı İbrahim Küçük, İlçe Emniyet Müdürü Murat Nebioğlu, Lobi yayıncılık yönetim kurulu başkanı Sakin Bilge, Bilge Petrol işletmecisi işadamı Selim Bilge, iş adamı Hacı Bayram İlhan, Manşet Gazetesi yazarlarından ve aynı zamanda Osmancık Kültür Turizm ve Tanıtma Derneği Başkanı Sakin Karakaş, Manşet gazetesi haber sorumlusu Eray Durkaya, Genel Yayın Koordinatörü Murat Öztürk, Psikiyatri Uzmanı Dr. Vedat Bilgiç, Kızılay İlçe Şube Başkanı Mustafa Boyacı ve yaklaşık 50 katılımcı daha.
*****
Lokman Erdoğan; Yerel medya ile birlikte ulusal medyanın gücünü tarihten örneklerle karşılaştırmalı olarak anlatmaya başlayınca tüm izleyiciler gibi bende pür dikkat dinlemeye çalıştım. Hakkını vermek gerekirse öğretmenlik mesleğinin verdiği rahatlıkla olmalı ki zaman nasıl geçti fark edemedik bile. Bizleri adeta tarihe götürdü geri getirdi. Beni de en çok burası ilgilendiriyor aslında…
İşte verdiği örneklerden ilki:
“Zamanın padişahı Sultan Süleyman, seferberlik ilan eder ve orduyu toplar. Fakat ordu, seferin nereye olacağını bilmemektedir. Adet olarak, tüm ordu, ‘Kızılelma’ya, Kızılelma’ya, Kızılelma’ya…’ şeklinde naralar atar. Bunları işiten Sultan Süleyman’da bir meraktır başlar. Neresidir bu Kızılelma?
Padişah, tüm vezirlerini, devlet erkânını toplar etrafına, her birine teker teker sorar. Neresidir bu Kızılelma? Her biri farklı cevaplar verir, kimisi der, Çin’dir, bir başkası der, Roma’dır, bir diğeri der, Hindistan’dır. Fakat padişah tatmin olmaz. Şeyhülislam’a döner ve derki ’İçimizde en âlim sensin, de bakalım neresidir Kızılelma?’ Şeyhülislam cevap verir, ’Hünkârım, Kızılelma, halk kullarının uydurduğu bir efsanedir, bir hakikat değildir ki bilelim’
Daha sonra padişah, Kızılelma’ya naraları atan askerlerden üç kişinin getirilmesini ister. Huzuruna gelen askerlere teker teker sorar: ’Neresidir bu Kızılelma?’
Birincisi cevap verir: -Padişahımızın bizi götüreceği yerdir.
İkincisi cevap verir: -Önümüze düşüp bizi götüreceğiniz yerdir.
Üçüncüsü cevap verir: -Atınızın gideceği yerdir hünkârım.
Sonra padişah döner devlet erkânına; ’Gördünüz mü, Kızılelma benim gitmek istediğim yermiş. Halkın dediği, Hakkın dediğidir’ der.”
Bu da örneklerinden ikincisi:
“Hani bir atasözümüz vardır : ‘Dedesinin dişlediği/ısırdığı ekşi erik torununun dişini çalar/kamaştırır.’ Bu söz, her ne kadar şeklen erik ısırılması için söylenmiş gibi görünse de; aslında yanlış davrananları, hak hukuk tanımayanları, Kul hakkı nedir bilmeyenleri, ‘Helâl haram ver Allah’ım, senin kulun yer Allah’ım’ diyenleri uyarmak için söylenmiş bir sözdür.
Dedesi hesabını verir vermesine de; ne yazık ki erik çalan dedenin yetiştirdiği torun ya kapkaççı ya da eşkıya reisi olabilir. Soy temizliği biraz da helâl ve haram rızk ile beslenmeye bağlıdır. Günümüzde bu güzel öğüt ve uyarılar ı görmezden gelerek ‘Deveyi hamudu ile yutanlar’ köşe başlarını tutmuş, doymak bilmeyen bir hırsla çalıp çırpmayı sanat haline getirmiş bulunmaktadırlar. İş o kadar ileri gitmiştir ki, koyunu kurt değil çobanlar yemeye başlamıştır. Hazine ve emanet teslim edilenler ihanet etmiş, ne acı ki baş soyguncu olmuştur.”
*****
Yerimizin darlığı nedeniyle bu kadarlıkla yetinelim şimdilik.
Konferansın bitiminde; katılımcıların, çocuklarını medyaya yönlendirmeleri gerektiğini vurgulayıp soruları cevaplayan Erdoğan zihinlerde yer etmesini istediği iki cümleyi maddeleştirerek konferansını tamamladı.
Nedir bu cümleler?
1- Halkın dediği, Hakkın dediğidir
2- Dedesinin dişlediği ekşi erik torununun dişini kamaştırır.
Yazımı burada noktalarken Mevlit Kandilinizi en içten dileklerimle kutlar, kandilin Yüce Türk Milleti, İslam âlemi ve tüm insanlığa hayırlar getirmesi temennisiyle…
Dost kalın, dostça kalın..
HALİL MANUŞ/ 2/2/2012
YORUMLAR
sayın yazarım oncelıkle sızınde kandılınız kutlu olsun yazınızda harıkaıdı ınsanların duyarlıgıda onem kazanıyor...saygılarımla.....
Halil Manuş
Bilmukabele tüm dostların kandili kutlu olsun dileklerimle Teşekkürler...
Öncelikle kültüre, sanata, edebiyata duyarlı oldukları anlaşılan İlçe Kaymakamı İbrahim Küçük, İlçe Emniyet Müdürü Murat Nebioğlu, Lobi yayıncılık yönetim kurulu başkanı Sakin Bilge, Bilge Petrol işletmecisi işadamı Selim Bilge, iş adamı Hacı Bayram İlhan, Manşet Gazetesi yazarlarından ve aynı zamanda Osmancık Kültür Turizm ve Tanıtma Derneği Başkanı Sakin Karakaş, Manşet gazetesi haber sorumlusu Eray Durkaya, Genel Yayın Koordinatörü Murat Öztürk, Psikiyatri Uzmanı Dr. Vedat Bilgiç, Kızılay İlçe Şube Başkanı Mustafa Boyacı ve diğer katılımcılara teşekkürler diyorum.
Osmancık'ta kültürel faaliyetleriyle tanıdığım MUHTEREM ŞAHİN ağabeyimiz orada yok muydu, yoksa siz mi unuttunuz ismini yazmayı bilmiyorum fakat yüreğinin her daim kültürle, sanatla, edebiyatla ve hizmetle olduğunu şüphesiz bildiğim için ona da saygılarımızı iletiyorum.
Lokman Erdoğan beyefendiye gelince...
Lokman bey ömrünü ve gönlünü şiire, sanata, edebiyata, dergi ve gazeteciliğe adamış bir gönül adamı, bir yürek kahramanıdır.
Hizmetleri, fedakarlıkları, cömertlikleri sayılamayacak kadar çoktur. Bilgisine güvvenilir, gayretine gıpta edilir Çorum'da.
Sizi tebrik etmemek imkansız; çünkü hem bizleri bu tür konulardan haberli kılıyor, hem gönlü güzel dostlarınızı anlatıyor, hatırlatıyor, hem de gönül güzelliklerinizi bizlerle paylaşıyorsunuz.
Ha unutmadan söyleyeyim Osmancık belediye başkanı da bilgili, kültürlü, gayretli ve fedakar bir beyefendidir.
Her şey hepinizin gönlüne göre gerçekleşsin.
Her zaman şiirli ve şiirle kalın.
Selamlar.
Fikri DOĞRU tarafından 2/2/2012 1:26:58 PM zamanında düzenlenmiştir.
Halil Manuş
Sayfamı ziyaret etmeniz bile mutlu kılarken birde böyle övgü ve bilgi dolu yorumlarınız şahsımı onurlandırdı, gururlandırdı. Özellikle peşinen teşekkürlerimi iletiyorum.
Anladığım kadarıyla Osmancık size benden daha yakın. Çünkü ilçenin tüm isimlerini tanıyorsunuz, sehven yada bilmediğimden unuttuklarımı da hatırlatıyorsunuz. O zaman bir soru? Hemşerim memleket nere?
Haklısındır mutlaka. İzlenimlerim Osmancık'ta ki kültürel faaliyetlere ilgi Merkezde yok yönünde.
İlk defa gittim Osmancık ilçesine demeyim ama bu faaliyete ilk katıldım. Ordakileri ve diğer kültür sevdalılarının hepsini tanımam imkansızdı bu kısa zamanda tahmin edersiniz.
Selam ve saygılarımla...