- 891 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BELA-5
Coşkun, arabayla "Deprem Konutları" diye, tabir edilen yere gelir, ve arabayı park edip, Ali’yi cep telefonuyla arayıp, geldiğini söyler. Ali, dışarı çıkıp, Coşkun’u karşılar. Eve geçerler. Ali’nin evi, oturduğu binanın zemin katındadır.İçeriye girdikten sonra salona geçerler. Ali, Coşkun’a;
- "Tekrardan hoş geldin."
- "Hoş bulduk, abi"
Bu sırada Coşkun, Ali’nin evine göz gezdirmektedir. Ev, iki oda ve bir salondan oluşmaktadır. Ali, yalnız yaşadığından, kendine göre eşyası olduğu dikkatini çeker. Sırıtmayan, mütevazi bir evdir.Coşkun;
- "Abi evin güzelmiş. Tam sana göre."
- "Sağolasın Coşkun. Küçük işte, tam da bize göre. Kirası da uygun."
- "Ne güzel abi, tek başına kafan rahattır."
- "Eh! Öyle, ama yalnızlığın zor tarafları da yok değil hani. Neyse sen nasılsın?"
- "Valla iyilik abi. Nasıl olsun ki işte! İdare etmesek de ediyoruz işte."
- "Bugün seni sıkıntılı gördüm. Hep aynı sorunlar galiba."
- "Evet abi. Fadime belası yine. Rahat yüzü vermiyor aklınca. İşten bile ayrılmayı düşünüyorum, zaman zaman."
- "Anlıyorum. Bugün akşam üzeri alış verişte kasadayken, ben de farkettim."
- "İnanır mısın abi? Sen çıktın, bana laf etti. Müşteriyle fazla yüz göz olma, diye."
- "Tahmin ederim. Dur ben çay yapmıştım, sen gelmeden önce. Alayım da gelelim."
Ali, mutfağa gider. Az sonra elinde tepsiyle, çayları getirir. Çayları içmeye başlarlar. Ali;
- "Ya! Bu Fadime evli, hadi bekar olsa, diyeceğim ki sende gözü var."
- "İnanır mısın abi? Aynısını düşündüm. Ama evli işte, anlamadım ki bende!"
- "Hayırlısı diyelim."
Sohbet gece yarısına doğru bitince, Coşkun da, Ali’yle vedalaşıp, eve doğru yola koyulur. Eve gelir, direk soyunduğu gibi yatağa atar, kendini. Yorgunluktan hemen uykuya dalar. Gecenin ilerleyen saatlerinde, uykusunda kabuslar görmeye başlar. Rüyasında Fadime’yi görür. Yaşadığı sorunlar, bilinç altına vurmuş, rüyalarında kendini göstermeye başlamıştır, artık. Rüyasında, Fadime yine emirler yağdırmaktadır;
- "Gelen malları, malları, boşalt , boşalt, şalt........... Rafları indirrrrrrrrr, temizle, temizle,izle,izl......."
Daha fazla dayanamaz, ve kan revan içinde, yataktan fırlar. Kabus olduğunu anlayınca da;
- "Kancık, karabasan olup, rüyalarıma bile kabus oluyor. Offf yaa! Ne yapacağım, ben bununla."
Ertesi gün Coşkun, işe gelir, ve sevindirici bir haberle karşılaşır. Bölge müdürlüğü, Fadime’yi bir süreliğine, yakında olan başka bir şubeye, geçici olarak göndermiştir. Sebebi ise, o şubedeki şefin işten ayrılmasıdır. Fadime gidince, yerine Gülşen şef olur. Coşkun, o kadar sevinçlidir ki, havalara uçmaktadır. Gülşen de, Coşkun’a takılır;
- "Artık bir kurban kes, sen bence. Bakarsın, kabul olur da, Fadime’den temelli kurtulursun."
- "Valla kabul olacağını bilsem, hemen keserim."
Gülşen, Fadime’nin aksine, çok iyi niyetli biridir. İnsancıl yanları fazladır. Genç yaşına rağmen, olgun düşünen, biridir. Artık markette geçici de olsa, huzur hakim olmaya başlar.
YORUMLAR
konusma seklınde olması guzel devamm buarada yazılarınızı bastan okumaya basladım saygılarımla.....
FARQİN2101
HARİKASIN...Kim, hangi tenkiti yaparsa yapsın, sakın ha bu üslubundan taviz verme; çünkü, kendine özgün, sade, kolay okunur ve kolay anlaşılır bir üslup yakalamışsın. Eğer hoş göreceksen, ben bir konuda bir öneride bulunacağım, dikkate alırsan yazına artı katacaktır. Fiillerde zaman çekimlerinde geniş zamanı çok kullanıyorsun, oysa o çekim genelde senaryo/tiyatro türlerinde kullanıldığı için, kullanıldığında öykülere de aynı havayı veriyor. Geniş zaman yerine "di'li geçmiş zamanı" ya da şimdiki zamanı tercih etmelisin...(Bir örnek ile, yazının en sonundaki "başlamak" fiilinde geniş zaman ile, "başlar" yazmışsın, bence di'li geçmiş zaman ile "başladı" ve/ya "başlamıştı" olmalı) SAYGIYLA
kemnur tarafından 2/2/2012 4:47:13 AM zamanında düzenlenmiştir.
FARQİN2101
Değerli yorularınız için sevgi ve şükranlarıımı sunuyorum.
Saygılarımla