- 602 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ayna
Neden bakıyordu öyle kendisine? Üzerine üzerine geliyordu gözleri... Saklama gereği bile duymadan delik deşik ediyordu zırhlarını.
Kısa süreli bir mola vermek istemişti oysa. Yürüyüşüne ve hayata ara verip bir köşeden seyretmek istemişti dünyayı. Bir kahve söylemiş, diğer masalara göz atıp oyalamaya çalışmıştı boş bıraktığında dolmak için onlarca şey bulmakta üzerine olmayan zihnini.
Ama o adam engelliyordu bu niyetini. Kendisini bir kenara çekip görünmez kılmasına izin vermeyen bir ısrarla bakmayı sürdürüyordu gözlerine. Belki de aradığı dıştan bakışı sağlıyordu ona. Ama bakamıyordu ki yüzüne!... Bir bakabilse oraya, onun gözlerinden nasıl göründüğünü anlayabilirdi belki. Ama sadece hissetmekle yetinmek zorundaydı bakışları.
Kahvesini yudmlarken öylesine bir bakış fırlattı adama. Bir saniye bile bırakmadı gözlerini gözlerinde, hemen değip geçti onlardaki kendine. Ama o kısacık süre bile yetti de arttı gördüklerinden büyülenmesi için. Gözlerini masasında tutmaya çalışırken, zihni hala az önceki yerinde, kendisini bir yüzde seyretmekle meşguldü. Nasıl bir şefkatti Allah’ım orada kendisini çevreleyen? Hayranlık ya da beğeniden çok öte bir anlamla yüklü gözleri bir çift sıcak kol gibi sarıp sarmalıyordu onu bu yabancı yerde.
Ona gülümsemek isterdi teşekkür niyetine. Ama değerleri bunu yapmasına izin vermiyordu. Keşke bir şekilde minnetini sunabilseydi ona. Bu kısa molayı en verimli şekilde değerlendirmesine yol açan etkisini gösterebilseydi... Tüm yanlış anlaşılmaları göze alarak bir bakış daha attı adamın yüzüne. Bu kez de hayalkırıklığına uğratmadı adam onu. Evet, anlamıştı minnetini. Ona kendisini sevdiren bir ayna olmayı başardığını biliyordu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.