- 1877 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
(GACAL OYUNU)
BİZ KÜLTÜR DEĞERLERİMİZİ NE KADAR TANIYORUZ?...
(GACAL OYUNU)
Eskiden; bütün köylerimizde, özellikle kış aylarında halkımız belirli odalara toplanırlar, oyunlar kurarlar, oynarlar eğlenirlerdi. Bu oyunlar gelenek halini almıştı. Hala da bazı köylerimizde bu tür oyunlar mevcuttur. Ancak; yak kaybolmuş, ya da kaybolmaya yüz tutmuş durumdadır. Kadınlarımız gece oturmalarında maniler düzüp, çeşitli oyunlar oynarlardı. Bugün duyduğumuz birçok türkünün kökeni mani ya da ağıttır. Şimdi ise çocuklarımıza “bir türkü söyle” dediğimiz zaman utanıyor ve kaçacak delik arıyorlar. “Ayıp” biliyorlar, ya da öyle söyleniyor. Özellikle evlerimizde çocuklarımız bir şarkı mırıldanmak istediğinde “sus! Yavrum ayıp!” Deniliyor. Ayıp mı? Hangimiz bir işe koyulduğumuz zaman bir ıslık çalıp, türkü mırıldanmayız ki, bunun neresi ayıp.
Televizyon yaygınlaştı yaygınlaşalı, köy seyirlik oyunlarımız yitmek üzere. İnsanlarımız rutin işlerini dahi unutur oldu. Kahve sohbetleri tükendi.
Bir internet sitesinde, Türk insanının tiyatro kültürünün zayıf olduğunu okudum ve hayıflandım. Lanetler yağdırdım o yazıyı yazan kişiye. Ya Türk değil ya da köye hiç yolu düşmemiş veya bu konuyu derinlemesine araştırmamış.
Köyde yaşayan insanlarımızdan hangimiz hatırlamaz ki; bir-iki çeşit oyun. Hem de; her biri, yüz sayfalık bir tiyatro eserine, taş çıkatır.
Ben hatırlıyorum. Köyümüzde Küçücük bir kahve vardı. Bu kahveye belirli yaşta insanlar toplanırdı. Ayrıca; köyün ana yolu kenarında köy zenginlerinin genellikle evlerine bitişik, dışarıda kalmış satıcı ya da yabancı misafirler için yapılan odalar vardı. Bu odalarda her zaman birkaç takım temiz yatak bulunurdu. Dışarıda kalmış kişiler bu odalarda rahatlıkla barınabilirlerdi. Kış aylarında köyün gençleri de bu odalarda toplanırlar, oyunlar kurarak eğlenirlerdi. İşte bu oyunlardan sizlere bir örnek.
“Gacal Oyunu”
Özünde yardımlaşma yatar.
Gençler toplanırlar. Kendi aralarında yiyip, içecekler ve eğlenecekler. Ama ne malzeme var, ne de ceplerinde para... Birlikte kararlaştırırlar ’Gacal’ oyununa;
Önce içlerinden, özellikle bıyıklı biri gelin kılığına sokulur. Bir de damat seçilir. Genç, kız kaçırmıştır. Gelinle damat önde, diğer gençler arkada çıkarlar dışarıya. Kararlaştırdıkları bir eve geldiklerinde, sözde gelinle damat yanlarına evi iyi bilen bir kılavuz da alınarak, sokak kapısından girerler. Diğer gençler sokak kapısında kalırlar. Evin kapısı vurulur. İçeriden ses gelir.
-- Kim ooo?
-- A be Sülman aga, misafir geldik beyaa.... (Süleyman ağa kapıyı açar ve misafirleri süzer. Az çok oyuna vakıf olduğu için iştirak eder. İştirak etmezse ne olur? Gençler işini bilir. Ya ağıla kurt girer ya da kümese tilki.)
-- A be siz de kimsiniz be?
-- A be sülman aga tanımadın mı? Ben şu yukaarki develi köyünden ibraam kahyanın erecep beyaa. Gacallardan bu kızcağazı aldım da kaçtık beyaa. Ne kalacak yerimiz vaar ne de azığımız.
-- A be du bi bakayım şuncağaza. Güzel midir? (Sülman aga dolanır gelini süzer)
-- A be bu sana yaramaz, işvesi yoktur, cilvesi yoktur. Baksana put gibidir. Hem de çok ufaktır beyaa.
-- Ohoooo onun ne hünerleri vardır beyaa. Bir görsen sen.
-- A be o daha göbecik bile atamaz.
-- (Damat gelini dürterek) Göstersene kız. (Gelin göbek atar.)
-- A be bu göbeciğe bir avuç tarana bile çok.
-- (Damat tekrar gelini dürtekleyerek) hadisene kız göstersene hünerlerini.
Gelin göbek atarak, gerdan kırmaya başlar. Bu arada dışarıdaki gençler de gelmiştir.
-- Oh! Oh! Oh! Oh! Diyerek; kimi alkışla, kimisi de bir zemine vurarak ritm tutarlar. Gelin de hünerlerini sergiler. Sülman aga ikna olur.
-- Benim kalacak yerim yok ama size bir horozcaaz vereyim be. (Der)
(Ritm hızlanır. Sülman aga şarabı da yanına koyunca, iltifatlar yağdırılarak göbekler atılarak oradan başka kapıya geçerler. Bu olay yeterli azık toplanıncaya kadar devam eder. Yeterli azık toplanınca odaya geçerler, yerler içerler eğlenirler.
Değerli okuyucu arkadaşlarım, Osmanlı İmparatorluğu çok uluslu bir devletti. Bu yüzden ki bir zamanlar Osmanlı’nın tebası olan yabancı devletler, bizden öğrendikleri kültür değerlerimizi kendi kültürleri gibi lanse ediyorlar. Uyanık olmalı, kültür değerlerimize sahip çıkıp, yaşatmalıyız.
İşte. ’KARAGÖZ’ gölge oyunu da bunlardan biri... Bizler bu oyunu öncelikle sizlere tanıtmak ve kültür değerlerimizi yaşatmak için kollarımızı sıvadık. Araştırdık, inceledik ve hazırladık. Ve de oynadık.
Bir sonraki yazımda; hazırlayıp oynadığımız Karagöz (Tarım Sigortası) oyunumu sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Üst taraftaki figür de; Karagöz Gölge Oyunu’nda kullandığım, kendi yaptığım, halk oyunu kız figürü...
Gün eksilmesin pencerenizden.
Sevgiler, saygılar.
(Çetrefil) Yaşar Cesur
YORUMLAR
cetrefilressam
Gün eksilmesin pencerenizden.
Saygılar, sevgiler