- 1969 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
DÜRÜSTLÜK SINAVI
Okuldan eve geldiklerinde annesi babası işlere biraz ara vermiş,evlerinin önünde dinleniyorlardı.Abisi ile üzerlerini değiştirmek için sıvışamadılar.
"Geldiniz mi?"diye seslendi babaları.Abi bir taraftan "Geldik."diyor bir taraftan içeriye yöneliyordu. O günlerde çocuklar babalarının yanında sadece sorulan sorulara cevap veriyorsa iyi çocuklardı.Okul dönüşü haberlerini annelerine bile anlatmazlardı.
Şakalaşma,ilgilenme en ciddi haliyle yaşanıyordu.Sözlerin anlamları sesin tonuyla çok fazla şekillenemiyordu.Hep ciddi,tok baba sesi,telaşlı ama merhametli anne sesi duyulurdu ailede.Meydan çocuklara kaldıysa kavga eden çocuk sesine de rastlanabilirdi nadiren."Babanız duymasın !"uyarısı ültümotom gibiydi o günlerde,kavgaları bitiriverirdi.
Abi iyi kötü attı kendini içeri,o kaldı.Ona özel sorular geliyordu.Kenarda saygıyla bekleyip cevap vermeliydi.İlk soru genelde okuldaki başarının tek işareti olarak görülen "aferin" sayısından çıkardı.Yine öyle oldu.
-Bu gün kaç aferin aldın ?
Bir sayı uydurmadı,
-Hiç almadım. deyiverdi.
Aferin sayısı üç beş olmazsa tembellikle suçlanacağından korkar,babasına en az iki en fazla beş arasındaki rakamları yuvarlar dururdu.Masum yalanlarına çocukça dürüstlük eklerdi.O gün nedense itiraf etti.yorulmuş olmalıydı yalan söylemekten.Doğruyu söylemiş rahatlamıştı işte."Oh be!"diye sevindi kendince.
Onu, kendi verdiği cevaptan daha çok şaşırtan bir şey daha olmuştu,babası tembelliğine kızmamıştı.Üstelik kızının öğretmeninden alamadığı aferinin en az bin kat değerlisini söylüyordu."Aferin benim kızıma,almadıysan almadığını söyleyeceksin!"
Şaşkınlığından kendince bile sevinemedi.Böyle bir durumda ne yapılırdı ki...Takdir edilmişti ama davranış boyutunda hiç bir şey yapılmamıştı.Çocuklar şımarmasın diye öyle sık sık kucaklanmazdı bile.Başlar belki şefkatle okşanır umuduyla mı nedendir sürekli yere eğikti çocukların.Büyükleriyle göz göze gelemeden büyüyüp giderlerdi öylece.
Artık "Bu gün kaç aferin aldın ?" sorusu kabus olmaktan çıkmıştı,yalancılıktan da kurtulmuştu.Giyinmek için içeri girip gözden kaybolduğunda koşarak en dürüst çocuk olmanın sevincini yaşadı.
YORUMLAR
İnsanoğlu dünyanın zirvesinde mi, çukurunda mı? Kimler tepede, kimler derede bunu anlamak için dünyayı dağ gibi sabit yapmalı.Erozyon dağın toprağını,ağacın yaprağını sürükler de geriye kalana değil de oradan beslenene zarar verir.Uçuruma yuvarlanan tohum düştüğüne pişmanlık duyamadan vadilerde daha da kolay kök salar.İnadına yaşamak, inadına toprağa tutunmak lazım ki hayat bahçesi çırıl çıplak kalıp soğuğa sıcağa pes etmesin.Umutu unutma...
ASYALIYIZ
Anlatılan az, basit ama üç çeyrek asır !
Yirmi Dört Ocak Seksen, Asyalıyız öncesi...
Saygı,sevgi ve şiddet, anarşi sebebi sır;
Liberal düzen geldi, köle etti herkesi.