10
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
3099
Okunma
Stefan Zweig’ın "Merhamet" adlı romanında"Vicdan hatırladıkça hiçbir suç unutulmaz." diyordu mesajında.Genç subay, yürüme engelli genç ve güzel bayan Kekesfalva’nın iyileşeceği ümidiyle ona yaşama sevinci aşılamaya çalışırken kesinlikle iyileşeceğini söyler; ancak gerçeği bilen doktoru,hastasına asla iyileşeceksin demez ve umut istismarcılığı yapmaz.Duygusal bir kişiliği olan genç subay aslında kızı oyalamaktadır.O da gerçeği bilmektedir.Sonuçta gerçeği öğrenen genç kız bunalıma girer ve intihar eder.Bu olaydan suçluluk duyan ve başka bir göreve atanan genç subay, yıllar sonra bir sinemada yan koltukta oruran bir zamanlar genç kızı hayata bağlamaya çalışan yani yapıcı merhameti sergileyen doktoru görür ve içinden "Vicdan hatırladıkça hiçbir suç unutulmaz." diyerek oradan uzaklaşır.Biri zayıf ve yıkıcı olan zayıf merhamet,diğeri sabır ve metanet gerektiren yapıcı merhamet (Gerçek Merhamet) olmak üzere iki türlü merhamet vardır.Aslolan da yapıcı merhamettir.
Şimdi bu eserdenyola çıkarak günümüze gelece olursak; insanlık Afrika’daki mazlum milletlerin açlıktan susuzluktan kırılan insanlarının feryatlarına kulaklarını tıkamaya inatla devam etmekte,sadece ve sadece kendi müreffeh toplumlarının lüks yaşam kültürlerine hizmet eden her türlü alçaklığı ve hilebazlığı kendilerine reva gören bir dış politika izlemeye,hatta hatta başka milletlerin tarihlerine,medeniyetlerine,geçmişlerine bile dil uzatmakta bir beis görmemektedirler.İşte lüks ve fantazi yaşamın doğurduğu tüketim kültürüyle kuduran vahşi Avrupa ülkelerinin sonu ortada.Örnek mi,al Yunanistan’ı,İtalya’yı,İspanya’yı sonları ortada.Üretmeden tüketen Avrupa’nın şımarık çocukları şimdi kendi başlarının derdine düşmediler mi?Ekonomik krizleri nasıl aşacaklarının planlarını yapamıyorlar bile.Belki Türkiye’ye "sözde soykırım"ı kabul ettirebilir miyiz,bundan nemalanabilir miyiz hesapları içindeler.Yıllardır pkk terör örgütünü masum görmeye ve göstermeye çalışanlar,bize insan hakları adı altında insanlık dersleri vermeye çalışanlar Avrupa ülkeleri değiller mi.Dış ülkelerde büyük elçilerimiz birer birer katledilirken seyirci kalmadılar mı.Terör örgütünün tanımakla kalmayarak bankalarında hesaplar açarak yıllarca para transferlerinden komisyon alarak ikiyüzlülük yapmadılar mı?İnsan hakları temsilcileri ha,Fransa ve Yunanistan başta olmak üzere.Şimdi yüz akımız olan Türk Tarihi’ni değiştirmeye meclislerinde inkar yasaları çıkarmaya çalışıyorlar,ne kadar gerçekçiler...
Rönesans ve reformları mazlum milletlerin zenginliklerini,onları katlederek çalan ve zenginliklerine servet katarak gerçekleştiren Amerika ve uşakları şimdi akbabaların ölmesini sabırsızlıkla bekledikleri Afrikalı mazlumların vahşice katledilmelerinin ardından timsah gözyaşları dökerek kimleri kandırmaktadırlar.Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste demiş atalarımız.
Avrupa ülkelerinde akıl ve ruh hastaları"içine şeytan girmiş" diyerek diri diri ateşlerde yakılırken,Osmanlı Devleti’nde benzer hastalar imarethanelerde müzikle tedavi edilmekteydiler.Avrupa ülkeleri bu tedavi usulünü de Haçlı Seferleri’nden sonra yine bizden almışlardır.Osmanlı Devleti’nde kervansaraylar,hanlar,hamamlar,imarethaneler,rasathaneler yapılırken bilim ve teknoloji alanında bir yığın çalışmalar yapılırken Avrupa ülkeleri bu teknikleri de Osmanlı’dan almışlardır.Keza tıp alanında,astronomi,fizik,matematik alanında sayısız buluşlar ve icatlar yapılmıştır.İslâm Medeniyeti bu dönemde dört kıtaya yayılmış ve adalet hakim kılınmıştır.
Osmanlı Devleti tarihi misyonunun gereği olarak gittiği ve fethettiği hiçbir coğrafyada bu insanlıkdışı eylemlerde bulunmamıştır,bilakis her yerde insanlara inanç ve yaşama hürriyetini bizatihi çıkardıkları fermanlarla güvence altına almışlardır.Biz devletlerimizle ve tarihimizle gurur duymaya devam edeceğiz,ya medeni avrupa...
Avrupa ülkeleri, ekonomik krizi çözmek için 19. toplantılarından da bir sonuç alamadılar. Şimdi soruyoruz: Bu kriz derinleşerek tüm Avrupa’ya yayılırsa Avrupa bir yüzyıl savaşları dönemini tekrar girerse zengin Asya ülkeleri ve başta Çin olmak üzere Avrupa’ya yardım elini uzatırlar mı? Daha doğrusu bu ülkelerden yardım istemeye yüzleri var mı? Uzun yıllardır sırf Müslüman oldukları için dışladıkları Türkiye onlara yardım eder mi?
Hülasa sanatçının Merhamet adlı yapıtıyla bağlamak gerekirse romanın anafikrinde olduğu gibi ilahi merhamet nasıl tecelli edecektir?