- 3065 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
İyileştirici Kadın
Yaklaşık 30-35 yıl öncesine kadar, özellikle iç Anadolu ve doğu Anadolu’nun ücra köylerinde doktoru, ebeyi kimse bilmezdi. Bilse dahi maddi imkânsızlıklar veya ulaşım sıkıntısı insanların tedavilerini doktorlara yaptırma isteğine set vururdu. İşte bu durumda köylülerin imdadına yaşlı ebeler yetişirdi. Şimdilerde “koca karı” ilaçları dediğimiz ilaçlar o zaman köylülerin en büyük kurtarıcısıydı. Şükürler olsun bu gün zengin, fakir herkesin tedavilerini en modern hastanelerde yaptırma imkânları var. Ya o zamanlar? Ancak yaşayanlar bilir o günkü imkânsızlıkları.
İlçemizde kel doktor lakabıyla anılan bir doktor vardı o zamanlar. Eski, köhne bir muayenehanesi vardı. Allah var ya teşhis koyduğu hastalıklar anında tedavi bulurdu. Ancak yukarıda da belirttiğim gibi çoğu aile ya maddi sıkıntıdan, ya da mesafeden dolayı gidip gelemezdi ilçemizin tek doktoruna.
Bizim köyümüzde de hastalıkları iyileştiren yaşlı bir kadın vardı. Aslında kadından ziyade benim gözümde daha çok erkeği andırırdı. Üstünde bir ceketi, başına sardığı bir tülbenti, kınalı saçları ve yüzündeki yer yer dövmeleriyle çocukların gözünde, sanki yaşayan bir ruhu canlandırırdı Nazik Ebe.
Yapı itibariyle çok sert bir mizaca sahipti. Hiç unutmam annem bir gün rahatsızlığımdan dolayı Nazik Ebeye götürdü beni. Ağlayacak oldum, şöyle sert bir bakış fırlattı ki o biçim. Derhal sesimi kestim ve kendimi onun şefkatli(!) kollarına bıraktım. Hastalığım neydi bilmiyorum ancak, bir salatalığı tülbent içinde ezip ağrıyan yerime bastı. Birkaç gün sonra ağrıdan eser kalmamıştı.
Nazik ebem aynı zamanda büyülere karşı tuz da çevirirdi başımızda. Velhasıl o zamanlar köyün hem doktoru, hem bilge kadını, hem ebesi, hem de büyücüsüydü kendisi. Tahmin ediyorum Türklerin Şamanizm döneminden kalan tedavi ve büyü yöntemlerini uyguluyordu Nazik ebe. Yaklaşık yüz küsur yaşına kadar yaşayan Nazik ebemiz, o günlerde köylülerin dertlerine deva, hastalıklarına şifa kaynağıydı vesselam. Allah rahmet etsin İşaallah…
YORUMLAR
İyileştirici kadınlar çok ucuza hatta bedava iyileştiriyorlarmış.Şimdi iyileştirici uzmanların seanslarına avuç dolusu para ödüyoruz.İnanmak inançtan güç almak ve yaşadığı tabiatı iyi incelemek kısacası hayatı tüm sadeliği ile yaşamak o kadar da küçümsenecek şeyler değilmiş.Günümüzde diplomalı cahillerle saygıdeğer iyileştiricileri ayırt edemiyoruz.Ben babamı kanserden kaybettim.Doktorların arasında tabip olanlar da vardı kasap olanlar da...
Bizim yörede de "Gelin garı" namında rahmetli bir teyze vardı.Fatma ananın eli gibi şifa dağıtırdı.Doktorların tadavi edmediği hastalıkları o doğal bitkilerle Allahın izni ile iyi ederdi.Namı yöreye yayılmıştı.Geleni gideni eksik olmazdı.Nur içinde yatsın.bizlere o günleri aratttın şimdi.Günümüzde de bu tür teyzeler,amacalar var şifa dağıtan.Bir farkları var tv lerde boy gösterip épower horse"diye şov yapmazlar.Onlar haklın insanı,Anadolu nun insanıdır.Gönül ehlidirler,maddi menfaate pek bakmazlar.Allah onları içimizden eksik etmesin diyorum.güzel bir yazı idi..tebrikler..
gardaşım..
bu gün öyle görülse de
işin büyü ile alakası yok..
büyücü de ağır bir ifade..
belki haklısındır..
ama haksızlık
Ebem;
nazara gelmiş çocuklara
tuz kavurur,
kurşun dökerdi
“-durmayo ebe
yırtınıyo,
zabbahlara ğadar ağlayo
nusgasını boynundan file
çıkar(t)mayoz emme
demekkiyne nazar etmişler gene
“gurşun dögdürün Döndü Ebeye
afsınlayıvırı göz-möz varısa”
dedileridi de
Teyzemin gelini çocuk sahibi olamadı yıllarca tedavi de kar etmedi. Sivasın köyünde bir teyze varmış ben genç kızdım o zamanlar şimdi ölmüştür belkide. Oraya gittiler çeşitli şifalı bitkilerle ilaç yaptı ve çocuğu oldu gelinin, şimdi üç çocuğu var. Çoğu saf ağzı dualı kadınlar bunlar, buna tanık oldum. Elbette önce doktora gitmeli ama olmuyorsa bazen bitkilerle şifa bulunabiliyor demek. Kaleminize sağlık.Saygılar..