" PÜRE EDİLMİŞ-LİK"
" PÜRE EDİLMİŞ-LİK"
Giden dört teker ezilen caddeler. Taşıyan koltuklar, uzaklaşan insanlar. Çalışan motorlar ısınan arabalar. Hepsi bir kürenin içinde ışıl ışıl parıldıyorlar...
Kalabalıkların çok uzaklarında ötelerinde ay; bir dalganın karaya sürüyüp kumlara bıraktığı bir yosunun üstüne bırakıyor ışığını. Yorgun yosun atıyor üstünden taşıdığı minik baloncuklarını; hafifliyor… Dalga ortalara doğru yol alıyor sırt üstü göre göre yol alıyor; fedakâr bir domuzun yavrusuna getirip oynasın diye bıraktığı bir avuç dolusu çamur ne de güzel eğlendiriyor… Uzaktan izliyor…
Kulak kepçelerim ince sesleri yakalıyor; dalga uzaktan izliyor yosununu… Yosun semiriyor… Domuzun çamurda oynaşan yavrusunu izlerken olduğu kadar mutlu oluyor.
Şaşalı tokalar saçlarımdan; Halkapınar dan esen özgür rüzgarlar sayesinde savrulup gidiyor. Çarpışan arabalar şoförsüz, deli… Direksiyon karnıma çarpıyor nefesimi kesiyor; ağzımdaki renkli çikolata bonbonlar o kaygan zemine pütürlü bir şekilde düşüyor. Hepsi biliyor bildiğimi, ben bilmiyorum bildiklerimin bilindiğini. Anlamlaşıyorlarken; kulaklarım kalın zeytin basma tuzlarıyla doluyor, çıkamayacak kadar ileri gidiyorlar.
Heykellerim birer birer çatlıyor. Kollarından bacaklarından tutuyorum, ellerimde gövdeleri kalıyor. Sanki bütün kadınlar uyanıyor şeytanla anlaşma yapıyor. Tırnaklar törpüleniyor saçlar kıvrılıyor. Sahneye bir ağaç koyuluyor; sincaplı tokalarım canlanıp meşe palamudu toplamaya başlıyorlar; güzel uzun dişleriyle ne de güzel kırıp çıkartıyorlar özünü…
Sokak köpekleri dişlerini gösteriyor, yüzyıllar sürecek bir sözleşme imzalanıyor. Binaların arasında bir yudum su olup her kaba girip her şekli alıyor bulanık benliğim…
Ve kadınlar uyanıyor; patates püresi edilmiş duyguları, dalga sırtlarında geziyor, yosun üstlerinde dinleniyor…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.