17
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1469
Okunma
Kadın ,şoföre iletmek üzere parayı bana verdi. Sordum tabii ki.
-Nereye?
-Haydarpaşa’ya
Civciv atıldı yine
-Anaaa gı hani dayımgile gedecektik? Valla da ben paşaya maşaya getmem.
-Gızım dayıngil zati Haydarpaşa’da otureyo.
Ben girdim devreye
-Haydarpaşa bir semtin adıdır yavrum.
Civciv birden şahin kesildi.
-Sene soran mı oldu. Ne deye zırt pırt lafa gireyon ki? Anam bilmeyo mu da sen cevap vereyon?
Ufacık civciv resmen karizmayı yerle bir etti. (34 A.A.K plakalı araç tam da zamanında geçti yanımızdan …Hemen aklınıza kötü şeyler gelmesin. ‘’Allah . Anneni .Korusun ‘’ diye uyduruyorum.)
Neyse…Sonunda Haydarpaşa’ya vasıl olduk. Oradan Kadıköy bir dakika bile değil. Değil de zor inersin bir dakikada. Minibüs boşalmak mecburiyetinde. Sebep : O günün akşamında Fenerbahçe’nin Beşiktaş’la maçı var. Haydarpaşa’ya kadar bütün yollar, üzerinde Fenerbahçe formaları, ellerinde flamalar, bayraklar, atkılar, vuvuzelalarla dolaşan bir sürü insanla dolu. Minibüslerin ilerlemesi imkansız. Mecbur indik ve yürüyoruz.
‘’Ulan Fener…İnşallah Kara kartal size beş çeker. Bana onca yolu yürütürsünüz ha? O kanarya kanatlarınızı yolsun Kara kartal inşallah e mi’’
‘’Yav şu Fenerli içimden geçenleri mi okudu ne? Herif pis pis bakıyor. Aksi gibi elinde de döner bıçağı var.’’ Başlıyorum bağırmaya.
-Oleyyyy oleeeyyy oleyyyy şampiyoooonnn kara kanaryaaaa.
Adam daha da pis bakmaya başlıyor. Tekrar bağırmaya başlıyorum.
-Çok pardoooonnn…Çok pardoooonnn… Oley Oleyy Oleyyyy Oleyyyy Şampiyon Kanarya (Tüylerin dökülsün e mi ?)
Fenerli kardeş, Kurtlar Vadisindeki Polat Alemdar’ın Babası Ömer Baba gibi munis ve mütebessim bakışlarla bakıyor artık bana.
Kadıköy deyim artık. Millet bar bar bağırıyor ‘’ Ölmeeyyyeeee Ölmeyeeee Ölmeyeeee geldik…Kartalı sahaya gömmeye geldikkkkk’’
‘’Ulan oğlum daha öğle ezanı bile okunmamış. Aceleniz ne öğlen namazını müteakip rahat rahat defnedin rahmetliyi. Sabah sabah ne halt etmeye toplaşırsınız meydanda? Yok mudur başka derdiniz, gamınız? Sizin cenazeniz var diye biz yollarda yürüyemeyecek miyiz?’’ Durdum öylece salak salak bu göstericilere bakarken birden ayak topuğuma doğru bir sıcaklık ve ıslaklık Hissettim. O da ne?
Hain bir kurt köpeği benim pantolonu ağaç sanmış ellam. Kaldırmış bacağını çiş yapıyor. Namussuz güya huzur ve intizamı sağlamakla görevli. Polis Köpeği yani. Polis de köpeğini çekeceğine gülüyor benim halime.
-Ay ne şirin şey bu böyle. Sevebilir miyim biraz?
-Ne demek abisi. Elbette sevebilirsin. Bak o da seni sevdi zaten. Değil mi oğlum benim. Hadi amcaya bir pati uzat bakayım.
Alaman Kurdu bana patisini uzatıyor ve tokalaşıyoruz.
-Çok memnun ve mütehassis oldum beyefendi. Ben emekli öğretmen Sami
-H.a.v. ( Haydi. Amca. Voltalan )
Gayet net anlıyorum mesajı ve voltamı alıyorum. Ama ‘’ulan köpek ben de senden bunun intikamını almazsam bana da Sami demesinler. Bu güne kadar kimde bıraktım ki intikamımı sende de bırakayım. Görürsün sen.’’Diyorum içimden. Ve o hain dişlere karşı parmağımı sallıyorum.
‘’Neyse öncelikle acil işlerimi halledeyim. Polisler, göstericiler ve de hain köpek akşama kadar buralarda olacak nasılsa.’’
Önce Ziraat Bank Rıhtım Şubesi ATM sinden ‘’ (Yav yazarken bile sinir oluyorum. ATM de ne Allah’ınızı severseniz? Bunun Türkçe bir adı olmayacak mı? ) Maaşımı çekiyorum. Hemen Bankanın içine girerek kredi kartı borcumu ödüyorum.
Elimde kalan az bir miktar parayla da önce bir berbere uğruyorum. ( Her ne kadar tabelasında Kuaför yazıyorsa da ben oranın berber dükkanı olduğunu biliyorum. )
-Abi nasıl yapayım saçları?
-Valla koçum. Kelle sana emanet. Bana kalırsa hepsini üç numaraya vur. Ama sen ille de sanatsal bir şeyler yapayım dersen kafana göre takıl.
-Abi bu kelle üzerinde sanatsal bir şeyler yapabilmem için akşama kadar uğraşmam lazım çünkü kafa çok büyük. O zaman da çok paranı alırım. En iyisi senin dediğin gibi üç numaraya vurayım hepsini. Sakalları alıyor muyuz?
-Almak mı? Ağda filan kullanmıyorsunuz değil mi?
-Yok be abim ne ağdası. Bu sakalları tek tek kerpetenle bile sökmek mümkün değil. Tırpanla filan biçeyim mi demek istemiştim.
-Tamam biç…
-Kafayı yıkayacak mıyız?
-Çok fazla su parası yazmasın sonra?
-Merak etme sen.Onu da masrafa ekleriz.
-O zaman yıka madem.
Berber vatandaş oturttu beni koltuğa. İşin garibi nedir bilir misiniz? Ne zaman berber koltuğuna otursam mayışırım ben. Resmen uyurum. Bu sefer de öyle oldu. Vatandaş resmen vücudum üzerinde operasyon yapıyor ama ben horul horul uyuyorum. Derken kulağımda bir sıcaklık duyarak uyandım.
-O ne lan? Baktın benim tıraş olacak iş değil toptan imha etmeye mi kalktın beni?
-Yok abi korkma. Kulak kıllarını yakıyorum.
-Haa iyi…Bitti mi tıraş.
-Bitti sayılır. Bir de kafayı yıkadık mı tamam. Ya abi sorması ayıp Suna kim?
-Suna mı? Sen nereden biliyorsun Suna’yı?
-Ne biliyim abi uykunda Suna…Suna diye sayıkladın durdun da?
-Boş ver…Yaşlılık işte.
Kelleyi yıkayıp bir de saç kurutucu ile kuruladıktan sonra aynaya baktım.
-Yav berber bey şu senin hemen yanında duran vatandaş kim? Hem bu ayna niçin beni göstermiyor?
-Abicim o benim yanımdaki vatandaş sensin.
‘’Aman Allah’ım. Ben , bana hiç benzemiyorum. Değişik bir şey olmuşum.’’ Çok teşekkürler. Borcumuz?
-Otuz liracık ağabeycim.
-Otuz lira+cık ha? ‘’Çüş yani. Neyse buyur...
Berberden çıktım. Hava soğuk mu soğuk. Hazır maaşı almışken kendime bir de mont alayım bari. Osmanağa Camiinin yanındaki ara sokağa giriyorum.
-Delikanlı bakar mısın? Bana göre montunuz var mı?
-Olmaz mı abiciğim? Buyur nasıl bir şey bakmıştın?
-Valla şöyle yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı bir şeyler bakmıştım.
Satıcı aval aval suratıma bakarken düzelttim.
-Pardon ya aklım okula gitti. Kendimi derste sandım. Ben öğretmenim de.
-Haa anladım. Ortadirek modeli bir şeyler istiyorsun yani? Şu nasıl. Fiyatı da uygun. Sana seksene olur. Sen yabancı değilsin.
‘’ Aaaaa vallahi de tanıdı beni. İyi de ben onu neden tanımıyorum?’’
-Pardon ben seni çıkaramadım. Nereden tanışıyoruz?
-Abiciğim üç sene evvel de geçmiştin ya bu sokaktan bir kere.
-Haaa oradan demek ki. Çok güzel. Tamam madem ki tanışıyoruz buyur seksen lirayı. Aldım bu montu.
Çok kötü huylarımdan birisi de maalesef pazarlık denilen şeyi hiç bilmemem ve de her satıcının beni çok yakından tanıyor olmasına karşılık benim hiç birisini hatırlayamam. Hani bazı vatandaşlar derler ya ‘’ Benim alnımda keriz mi yazıyor?’’ diye…Alışveriş konusunda benim anlımda öyle bir yazı var sanırım. İşin kötü tarafı o yazı nedense erkek milletinin çoğunun alnında var ve de kadın milleti bundan oldukça rahatsız.
Her neyse. Montu da giydim sırtıma ve sırada balıkçılar çarşısı var. Oradan balık, işkembe ve kemikli et filan alacağım. O hain köpekten alacağım bir intikamım var çünkü. Unuttuğumu sanmayın.
NOT: ‘’İNTİKAM SICAK YENEN BİR YEMEKTİR.’’ ( YA DA SOĞUK…ÇOK DA ÖNEMLİ DEĞİL ) YUKARIDA İNTİKAMIMI ÇOK FECİ BİR ŞEKİLDE ALDIĞIM O HAİN ALAMAN KURDUNU GÖRÜYORSUNUZ.