Annem..
Dünyanın en içten insanıdır benim annem. Onu bazen ağlamaklıyken bazen de neşeliyken yakalıyorum. Ve sanki onun gibi hissediyorum. Hemen koşup sarılmak geliyor içimden. Koyu yeşil gözlerinde kendimi görüyorum. Onu o gözlerinin ardından uzanan parıltılar kadar çok seviyorum. Tombul yanakları güldüğü zaman tüm hücrelerim onunla sevinmeye başlıyor. Tüm sıkıntılarımı unutuyor, sebepsizce gülümsemeye başlıyorum.
Bizim için çalışan tombul parmaklarını görünce onu ne kadar çok sevdiğimi anlıyor ve ona kızdığımda kendimi altından kalkılamaz bir borç içinde hissediyorum. Bana kızdığında bile bunun kızgınlıkla karışık bir “üzüntü” olduğunu anlıyorum. Bu tekrar tekrar oluyor ve ben annemin bana üzülmesine üzülüyorum. Annemin benim için yaptıklarının yerine hayallerimi koyuyorum ama bu bile yetersiz kalıyor. Annem beni hayal edemeyeceğim kadar çok seviyor. Bunu hissedebiliyorum. Bilmiyorum, belki de dünyaya ilk adım attığım anlarda ciğerlerime doldurduğum anne kokusu yüzündendir. Ya da hastalandığımda yanıbaşımda ağlamasındandır. Her ne olursa olsun onsuz bir yaşam benim için her şeyden yoksun olmak demektir.
Bir de siz deneyin; Allah’tan dilediğiniz her şeyi onun yerine koyun. Siz de bunu başaramayacağınızı göreceksiniz…