- 1050 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
TECAVÜZ SADECE BEYNİMİZDE DEĞİL!!!!
1890: İlk sondaj faaliyeti, İskenderun’un Çengen yöresinde gerçekleştirildi.
1926: 792 sayılı ilk Petrol Kanunu yürürlüğe girdi.
1940: Batman’da açılan Raman-1 kuyusunda Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk petrol keşfi yapıldı.
1945: Batman Rafinerisi faaliyete geçti.
1954: Amerikalı hukukçu ve jeolog Max Ball tarafından kaleme alınan 6326 sayılı petrol kanunu yürürlüğe girdi.Kanunda Petrol arama yerli ve yabancı tüm yatırımcıları teşvik ediyordu.Hemen ardında çıkarılan 6327 sayılı kanunla da TPAO kuruldu.
1954 – 73: Yeni Petrol Kanunu, uluslararası alanda Türkiye’ye ilgiyi artırdı. Yerli ve yabancı şirketlerin yatırım dalgası sayesinde petrol üretimi günde 70.000 varili aştı.
1974 – 83: 1702 sayılı Petrol Reformu Kanunu’nda getirilen kısıtlamalar yüzünden birçok şirket yatırımlarını başka ülkelere kaydırdı.
1984 – 91: Liberal düzenlemeler sayesinde yatırımlar yeniden hız kazandı; petrol üretimi kısa sürede 2,5 katına çıkarak zirve noktası olan yılda 4,4 milyon tona ulaştı.
1992 – 2008: Kanunun bazı hükümlerinin mahkeme kararlarıyla iptali ve diğer bazı nedenlerin de etkisiyle üretim yarı yarıya düştü ve her geçen yıl düşmeye devam ediyor.
Dünyada sadece 1 yılda 20.000’den fazla kuyu açılırken, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde sadece 3.326 kuyu açılabildi.
• Potansiyel kara alanlarımızın %80’i, denizlerimizin ise %99’unda henüz hiçbir arama faaliyeti yürütülmedi.
2007: Türkiye’de arama – üretim faaliyetlerini teşvik etmek amacıyla hazırlanan 5574 sayılı Türk Petrol Kanunu, Ocak 2007’de TBMM’de kabul edildi. Ancak kanun, dört maddesi yeniden görüşülmek üzere dönemin Cumhurbaşkanı
tarafından TBMM’ye geri gönderildi. Kanun, iki yıldır Enerji Komisyonu gündeminde beklemektedir.
5574 sayılı Türk Petrol Kanunu ile yapılmak istenen değişiklikler:
1. 6326 sayılı Kanunda bir petrol hakkının elde edilmesi için gerekli olan şartlar; Talebin Milli menfaatlere ve bu kanunun maksadına uygun bulunup bulunmadığı, evvelki faaliyetleri, tecrübesi, mali iktidarı ve müracaat sırası esas alınırken, 5574 sayılı Kanunda sadece başvurunun mevzuata uygun olması, başvuranın mali yeterliliği ve Kanunun amacını en kısa sürede yerine getirme özelliği aranmaktadır. 5574 sayılı Kanunla milli menfaatlerden, tecrübeden ve evvelki faaliyetlerinden vazgeçilmek suretiyle, stratejik öneme sahip olan petrol için herhangi bir şirketin dahi faliyette bulunmasının önü açılmıştır.
2. Yabancı devletlerin doğrudan ve dolaylı bir biçimde idaresinde etkili olabilecekleri şirketler ile yabancı bir devlet için, veya yabancı bir devlet namına hareket eden şahısların, petrol faaliyetlerinde bulunamayacakları, mülk edinemeyecekleri, tesis kuramayacakları hükmü, bu yasadan çıkarılmıştır. Böylece stratejik öneme sahip bir konuda, yabancı devletlerin belirleyici olmasının önündeki engeller de kaldırılmıştır.
3. 6326 sayılı Kanunda 1 Ocak 1980’den önce bulunan petrolün tamamı, bu tarihten sonra bulunan petrolün ise karalarda % 65i denizlerde %55i ülke ihtiyacına ayrılma zorunluluğu varken, bugün kabul edilen yasa ile şirketlere ürettikleri tüm petrolü ihraç etme imkanı sağlanmıştır. Stratejik öneme sahip bir ürün olan petrolün olağanüstü durumlarda kullanımının devletin kontrolü dışına çıkarılması ülke güvenliği açısından risktir.
4. Yine Milli Menfaatler başlığı altında yer alan kanunda, milli emniyet veya hakkaniyetin gerektirdiği veya israfı önlemenin emrettiği nispette, mevcut kuyulardan kafi miktarda petrol üretmelerini petrol hakkı sahiplerinden isteyebilir maddesi de yeni yasadan çıkartılmıştır.
5. 5574 sayılı Kanunla Petrol İşleri Genel Müdürlüğü görevleri artırılmış, arama ruhsatnamesi başvuru esaslar ve ruhsatlandırma usulü esasları Madde-16 da açılanmasına rağmen İdareye petrol açısından potansiyel olarak tespit ettiği sahaları ilanla açık artırmaya çıkarıp arama ruhsatı verme yetkisi verilmiştir ki, bu durum Madde-16 daki tanımlamaya tamamen uymamaktadır.
6. 5574 sayılı Türk Petrol Kanunu ile daha önceki yasada 18 petrol bölgesine ayrılan Türkiye, Kara ve Deniz olmak üzere iki petrol bölgesine ayrılmakta Karalarda 50000 hektar olan ruhsat alanları 100.000 hektara, denizlerde ise tek bir bölge iken 1.000.000 hektarlık ruhsatlara ayrılmaktadır. Eski yasada bölge bazında ruhsat sayısı sınırlaması mevcut iken yeni yasada bu sınırlama kaldırılmıştır. Ruhsat büyüklüğüne sınırlama getirilirken, sayısına sınırlama getirilmemesi ruhsatlandırmada tekelleşmenin önünü açabilecektir. Ruhsatlardaki sondaj mükellefiyetleri kaldırılmış, süreler ise uzatılmıştır bu durum yasanın çıkarılış amacının aksine tekelleşmeye yol açabileceği gibi artırılması hedeflenen arama yatırımlarının durma noktasına gelmesine sebep olacaktır. Arama ruhsatı uzatımı eski yasada keşif yapılmasına bağlı iken yeni yasada petrol bulgusu yeterli görülmüştür. Uygulamada petrol bulgusu Güneydoğu Anadolu bölgesinde açılan her kuyuda gözlenebilen bir olgudur. Bu durumun ruhsat uzatımında kullanılabilmesi yine arama faaliyetlilerine sekte vuracaktır. Ayrıca, ilk 5 yıl içinde programda kuyu yükümlülüğü konulmaması da aramacılığın en önemli ayağı olan sondaj sayısının azalmasını doğurabilecektir.
7. 5574 sayılı Türk Petrol Kanununda arama ruhsatı alımında şirketler için iş programına göre yapılacak yatırımın % 2 si kadar teminat verilmesi zorunluluğu getirilmiş, arama tarihçesi boyunca elde edilen ve açık bilgi haline gelen verilerin para ile satılması gibi Kanunun hazırlanış gerekçesi ile uyuşmayan yaptırımlarda yer almaktadır.
8. 6326 sayılı yasada işletme ruhsatı alanı 25000 hektarla sınırlandırılırken, mevcut yeni yasada bu sınırlandırılmada kaldırılmıştır, yalnızca hektar başına 1.00 YTL gibi cüzi bir ücret alınması getirilmiştir. Bu durumda işletme ruhsatı alımında şirketlerin suistimalinin önü açılmıştır. Çünkü, işletme ruhsatları 30 yıllığına tahsis edilmekte ve 10ar yıllık sürelerle uzatılabilmektedir(Bu süre dünya ortalamasında 20 yıl civarındadır). Sadece üretim sahası için değil etrafında yapılabilecek aramalar içinde ruhsat alanı geniş tutulmak istenebilir. Üretim ruhsatı alınmasını takiben 1 yıl içinde inkişaf kuyusu açma yükümlülüğü kaldırılmış, üretime 1 yıl gerekçesiz ara verilmesinde eski yasada işletme ruhsatı düşürülürken, yeni yasada bu süre iki yıla çıkarılmıştır.
9. Arama aşamasında yatırımcı şirketlere ek yükümlülükler ve mali yaptırımlar sağlanırken, üretim aşamasında şirketlere abartılı imtiyazlar sağlanmıştır. Devlet hissesi 6326 sayılı yasada %12,5 iken, 5574 sayılı yasada Kara ve Deniz alanları için ayrı ayrı olmak üzere abartılı indirimlere gidilmiştir. Öyle ki, Türkiye de arama yatırımlarını tamamen durdurmuş, sadece eskiden bulunmuş sahaları işleten yabancı petrol şirketleri lehine %70 oranında indirimlere gidilmiştir. (2006 sonu itibarı ile devlet hissesi yıllık 170 Milyon TL iken, yeni yasa ile 52 Milyon TL ye düşmektedir. Devletin 118 Milyon TL gelir kaybı oluşmuştur.) Yasa düzenlemesi esnasında yapılan bu indirimin yanı sıra yasanın yürürlülük tarihinden önce keşfedilen üretim sahalarında sağlanan indirimlerin arama yatırımlarına aktarılması zorunluluğu getirilmeli idi. Deniz alanlarında ise arama faaliyetlerinin henüz yeni başlamış olması, yüksek maliyetli ve yüksek teknolojiye gereksinim duyulmasından dolayı bu alanlarda, su derinliğine ve üretim miktarına göre yapılan devlet hissesi indirimleri makuldür. 5574 sayılı Türk Petrol Kanununa son anda TBMM Alt komisyonunda kara alanlarında alınan Devlet hissesinin % 50sinin çıkarıldığı ilin özel idaresine aktarılması ilave edilmiştir.(16 Şubat 2007 günkü Komisyon toplantısında İl Özel İdarelerine aktarım kaldırılmıştır).
10. Türkiye de çalıştırılacak yabancı personel, ilgili yasalara tabi olmadan serbestçe istihdam edilecektir.
Petrol işlemi için yurt dışından getirilen gemi ve personel Kabotaj Kanunundan istisna tutulmaktadır. Bu madde ile Kabotaj Yasası işlevsiz hale getirilmektedir.
5574 sayılı Türk Petrol Yasası PİGM oldukça büyük bir sorumluluk yüklemiştir. Bu nedenle kurumun teknik ve mali yönden güçlendirilmesi şarttır. Yasanın yürütme, onama ve denetleme ile görevlendirdiği kuruluş sektörde deneyim kazanmış uzman düzeyinde personelle takviye edilmelidir. Bu gün sektörde deneyim sahibi olmayan, mali yönden yetersiz şirketlere arama ruhsatnamesi verilmiş ise bu 6326 sayılı yasadaki boşluktan değil PİGM yasayı layıkiyle uygulamamasından kaynaklanmaktadır.
Ülkem benım canım Türkiyem.Taşı toprağı sözde değil özde altın olan Türkiyem.Ağızlarından salya akan, gözlerinden kan fışkıran açgözlü emperyallerin tek gözdesi, oyuncağı olan ülkem.1923 yılında Cumhuriyetin ilanıyla bağımsızlığa kavuşan ülkemiz,akabinde içimizdeki açgözlü,satılık hainler ülkesinin geleceğini,bağımsızlığını,toprağını,namusunu peyder pey peşkeş çekmeye başlamışlardır. Ülkenin başına geçen tüm liderler kendi kişisel çıkarları uğruna, üzerlerine düşen görevleri yerine getirerek,pastadan paylarını almışlardır.Yıllardır acılmasına izin verilmeyen ve üzerleri betonlanan petrol kuyuları,çıkarılmaya ızın verilmeyen madenlerimiz….Kendi toprağımızda anamızın sütü kadar helal olan yeraltı kaynaklarımızı kullanamıyoruz.yıllardır sebebini hep düşünmüşümdür;bunun mantıki açıklaması nedir diye.Görüldüğü gibi kanunlarımız o derece esnek yapılmış ki;kendi kıymetlerimize müdahale imkanını ortadan kaldırmış.Tamamen yabancı iştiraklerin menfaatlerine göre yapılan esnek kanunlar..1954 yılında yürürlüğe giren petrol kanunuyla en azından bunun bir ölçüsü bir sınırı ülkemize kalan cüzi oranlarda da olsa bir gelir kalıyormuş.Şimdi 2007 yılında yenilenen kanunla neleri kaçırdığımız ortada.
Senelerdir açılmayan petrol kuyuları için çok tartışmalar yapılmış ve yine konuyla ilgili yazılar yazılmıştır.Bunun yanında bu uğurda canları katlolunan mühendislerimiz ve çalışanlarımız olmuştur.Ama ülke kendine ait olan kuyularına kavuşamamış kendine ait madenlerini gönül rahatlığıyla çalıştıramamıştır.
Zaten emperyalist ülkelerin gözlerinin üzerimizde olmasının sebeplerinden biride budur.Bizleri kukla konumuna koyan ülkeler üzerinde bir güç timsali olma konumundayken,yaptıkları bir dizi senaryo ile bizleri kukla durumuna sokmuşlardır.
Sorarım tüm Türk halkına ve Atatürk’ten sonra gelen tüm ülke başkanlarına.Neden ülkemizin yeraltı kaynaklarına sahip çıkmadınız.Neden ülkenizin gelişmesinden bu kadar rahatsız oldunuz ve topraklarına varıncaya kadar parselleyip parselleyip özelleştirme adı altında sattınız. Ataları,evlatları bu topraklar için şehit düşmüş onurlu Türk halkı sizler demi hiç rahatsızlık duymayıp hesap sormadınız.Biliyorsunuz başka Türkiye yok.Bu ülke gerçekten toprağıyla,yer altı ve yerüstü zenginlikleriyle tarihi değerleriyle bizlere verilen bir lütuftur.Ve bunun kıymetini sağolsun bizden başka tüm dünya biliyor…
YORUMLAR
bu topraklarda tartışmasız büyük petrol rezevrleri var...kan emen kapitalizm buna izin vermiyorki...her gelende dışa bağımlı...emek ürünü yazınızda çok bilgilendim....duyarlı kalemi en içten duygularımla kutluyorum saygılar
kardelen10
Kardelen başlığıda çuk diye oturmuş bu yazıya.... Öncelikle bu kadar detaylı bir açıklamayla böyle bir konuya dikkat çektiğin için seni kutluyorum... Duyarsızlığımızın ve bana neciliğimizin sonucu olarak evlatlarımız ve torunlarımız acı çekecek. sevgimle kardelen ve başarılar diliyorum.