6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1049
Okunma
Hava akşam saatlerinde ayaza kesmiş, estiği yeri bıçak gibi kesiyor.
Hava tahminleri, önümüzdeki hafta sonuna kadar, kar yağışının aralıklarla devam edeceği.
İstanbul Avrupa yakasında kar bir gün yağdı, yerler beyazladı, sonra eridi.
İster küresel ısınmanın etkisi, isterse büyük bir metropole dönüşen İstanbul’un üzerinde oluşan sıcak adacıklarının etkisiyle, kar yoğunlaşmadan, ısınıp dağılıyor olsun; bizler kar yağışını özlemişiz.
En son yoğun biçimde kar yağışı, yanlış hatırlamıyorsam, iki bin beş yılındaydı.
Oğlum ve eşim birer saat gecikmeli de olsa, kazası belasız gelebilmişlerdi, işlerinden.
Otoyollarda kazalar, evine varamayanlar, yoğun kar esareti, o yıldan sonra pek yaşanmadı.
Barajların dolması, mikropların kırılması için, umarım hayırlı yağışlar olur!
Kış hükmünü sürer, mevsimler gerektiği gibi yaşanırsa, ilkbahar ve yaz da keyifle hissedilebiliyor.
Akşamüzeri dışarı çıkmam gerekince, acele ile çıkıp işimi halledip eve döndüm.
Hava çok soğuk, kar atıştırmaya başladı.
Caddemizde yaşayan bir evsiz var, yine her sene olduğu gibi, belediyenin yardım talebini reddedip, yorgan yatağı, yaşadığı apartmanın önünde, kendi caddede bir aşağı bir yukarı dolaşıyor.
Yarabbi ne zor bir yaşam, kimi kimsesi yok mu, bilmiyorum.
Allah’ım hiç kimseyi gördüğünden geri bırakma, afet verip sokaklara dökme bizleri!
Kar altında kalan kardeşlerimize yardım eyle!
Soğuğun şakası olmaz, doğu illerimiz kış geldi mi altı ay karlar altında yaşıyor.
Ortanca oğlum askerliğini, yedek subay olarak Hakkâri Yüksekova’da yapmıştı.
‘Kar yağdığı zaman yaz gelene kadar dağ taş kar buz’, diyordu.
Deprem bölgesi kar altında, çadırlarda yaşamayan bizlerin bunu anlaması çok zor.
Allahı’m yardım eyle!
Umarım ve dilerim ki kalıcı konutlar en kısa sürede bitirilip sıkıntıda olanlar yerleştirilir.
Bizleri yabancılardan koruyup, huzur içinde yaşamamızı sağlayan, sıcacık bir yuvamızın olması ne büyük nimet Yarabbi!
Şükürden aciziz!
Bizler insan olarak nedense az şükreder, çokça da, gelir seviyeleri bizden yüksek olanlara dikeriz gözümüzü.
‘Falanın şusu var, bizim niye yok, işte bilmem ne bey eşine şöyle sürprizler yapıyor, sen ne biçim adamsın’.
Hep daha çoğunu istemek, elindekine kanaat etmemek, bitmek tükenmek bilmeyen maddi arzular, boşanma sebeplerinin başında gelmiyor mu?
Oysa ki çadırda yaşamak zorunda olanların tek isteği, sıcak bir yuvadır!
Rahatı kanıksayan insanlar, nimet elden gitmeden kıymetini unutur. Huzur içinde yaşamın ilelebed sürmek zorunda olduğu gibi bir vehme kapılırlar.
Bunları kendime hatırlatıyorum, değerli arkadaşlar!
Kimseye nasihat etmek, haddim değildir.
Elimizdeki nimetin kıymetini, kaybetmeden bilmek, olmayanlara yardımda bulunmak, komşumuz açken tok uyumamak, yüce dinimizin gereğidir.
Yarabbi darda olanların yardımcısı ol!
Bu soğuk havalarda, insani görevlerimizi bizlere hatırlattığın için, şükürler olsun Allah’ım!