- 3908 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
IĞDIRLI BİR HALK ŞAİRİ : OTAYLI (RAMİZ ÖZLER)
IĞDIRLI BİR HALK ŞAİRİ : OTAYLI (RAMİZ ÖZLER)
Sait KÜÇÜK(*)
Otaylı mahlası ile şiirler yazan Ramiz Özler ile ilk tanışmam 13-15 Aralık 2011 tarihlerinde Iğdır’da yapılan II. Uluslar arası Aras Havzası Sempozyumu’nda gerçekleşti.
14 Aralık Çarşamba günü Meryem Nakipoğlu hocanın sunacağı “Iğdırlı Asırlık Çınar: Ramiz Özler” başlıklı bildiri dolayısı ile yaşayan bu şair aramızda bulunsun diye Doç. Dr. Zeynel Abidin Makas vasıtası ile salona getirildi.
1920 doğumlu olup şu anda 92 yaşında olan Ramiz Özler’i ilk olarak orada, elinde el yazması şiir defteri, Zeynel hocanın kolunda sempozyum salonuna girerken görüp duygulandım. Meryem Nakipoğlu hoca bildirisini VII. Oturum’da, saat 14.15’de sunmaya başladı. Bildirisinin özeti şöyleydi:
“Iğdırlı Asırlık Çınar Ramiz Özler” : Ramiz Özler, Aras Havzasının yaşayan en önemli şairlerinden biridir. 21 Mart 1920 yılında Azerbaycan’ın Gence ilinde dünyaya gelir. Doğduğu yıllarda Kafkasya’da kanın su gibi aktığı yıllardır. Bölgede otorite boşluğu, isyanlar, katliamlar, işgaller birbirini kovalamaktadır. Bölgenin kadim sahibi olan Azerbaycan Türkleri ölüm kalım savaşı vermekteydiler. Azerbaycan’da Bolşevik, Menşevikler ve Taşnakların yaptıkları katliamlar binlerce Azeri’nin ölümüne sebep olmuştur. On binlerce insanda memleketinden ayrılmak zorunda kalır. Zor şartlar altında yaşamlarını sürdüren bu mağdur insanlar İran ve Türkiye’ye sığınırlar. Azerbaycan’da kalamayacaklarını anlayan Ramiz’in ailesi, 1925 yılında, bölgede yaşanan iç savaş ve güvenlik nedeniyle Gence şehrini terk edip Kars’a gelir, orada altı yıl kaldıktan sonra, bazı nedenlerden dolayı Iğdır’a gelip 14 Kasım mahallesine yerleşirler. Evli, biri kız dört oğlu vardır.
Ortaokulu bitirdikten sonra öğrenim hayatına son verip, tarım ve ziraat işleriyle uğraşır. Çok okumak istediği halde maddi imkânsızlıklardan dolayı çevre illerde bulunan liselerde okumasına olanak vermez. Ancak onun bu yaşta bile en çok sevdiği şey okumaktır. Daha sonra bir bakkaliye açıp bu mesleğini uzun yıllar devam eder. İlkokul yıllarından itibaren dokuz, on yaşlarında şiire karşı özel bir ilgi duymaya başlar. Şiir yazma tutkusu ve disiplini altı yıl öncesine kadar aralıksız devam etmiştir. Bu şiirlerinden bazıları çeşitli dergilerde yayınlanmıştır. Bu şekilde yayınlanma fırsatı bulan şiirleri iki cilt halinde yayınlanmıştır. Her konuda şiir yazmaktadır. Daha çok koşma tarzında şiirler yazmıştır. Şair mani türünü de ihmal etmemiştir. Bu türde de oldukça seçkin örnekler vermiştir. Zaman zaman gazel tarzında çalışmaları da vardır. Şiirleri mahalli gazete ve dergilerle Azerbaycan dergisinde yayınlanmıştır. Ramiz Özler şiirlerinde Otaylı mahlasını kullanmaktadır. Iğdır’da ilk dergi 30 Ekim 1950 yılında Ramiz Özler tarafından çıkarılan Aras Dergisi’dir. Şair bu özelliği ile de bir ilktir. Şair’de doğduğu topraklara özlem çok büyüktür. Bu özlemini bir nebze de olsa Türkiye Nahçivan arasında açılan köprü sayesin de kısmen de olsa gidermeye çalışmaktadır.” (1)
Bildirisini onun bir şiirini de okuyarak noktalayan Meryem Nakiboğlu hocamız: Bildirimde konu edilen Ramiz Özler aramızdadır. Şimdi onu kendi ağzından bir şiirini takdim etmek üzere buraya davet ediyorum, diyerek Ramiz Özler’i kürsüye davet etti.
İhtiyarlığın vermiş olduğu yorgunluk ile Zeynel Abidin Makas hocanın kolunda ilerleyerek kürsüye gelen hem yaşı hem şiir sanatı büyük olan Otaylı mahlaslı Ramiz Özler eli ve sesi titreyerek bir şiirini takdim etti. Yaşı büyük, şiiri büyük olan bu ozanımız büyük bir alkış aldı.
Otaylı ile bu sempozyumda tanışmam beni son derece mutlu kıldı. Çünkü Iğdır basın hayatında önemli bir yeri vardı. 1950 tarihinde üç beş dükkanı ile küçük bir ilçe olan Iğdır’da dergi çıkaran bir halk aydını ile karşılaşmıştım. Kendi sesinden kendi şiirini dinlemiştim. Bu beni son derece bahtiyar etti.
Ramiz Özler 30 Ekim 1950 tarihinde sahipliğini üstlenerek Iğdır’da Aras adında bir dergi yayınlamıştır.
“27 Mayıs 1950 seçimleriyle Türkiye yeni bir döneme girer. Demokrasi hareketinin ve söylemelerinin hız kazandığı bu ortamda, geçmişteki haksız uygulamalar sorgulanır, olaylar ve şahıslar aklanır. Bunlardan biri de “Turancılık” mefkuresine gönül bağlamış aydınların, 1944 yılı ve sonrasında maruz kaldıkları haksız uygulamaların kamuoyuna birincil elden anlatılma çabasıdır. Bu amaçla dernekler kurulur, kitap ve gazeteler yayınlanır. Iğdır, Türkiye’deki bu değişime seyirci kalmaz, bir kısım aydınlarının öncülüğünde Aras dergisini çıkartarak bu siyasal atılımı ve düşünce zenginliğini Iğdır’a taşır. 30 Ekim 1950 tarihinde Ramiz Özler, Turgut Sungar, Ahmet Karaca, Cafer Eroğlu gibi yetenekli gençler, Turancılık ve Türkçülük mefkuresini ilke edinmiş ARAS dergisini çıkartırlar. Teksir makinesinde basılan iki haftalık dergi, okuyucu nezdinde ilgi görü; özellikle şiir köşesi ve fikir yoğunluklu makaleleriyle edebi bir zenginliği Iğdır’a kazandırmasını bilir.” (2) Derginin gayesi Aras boyu gençlerinin şiir, hikaye gibi edebi yazılarını basmak, yaymak, istidatları tanıtmaktır.
Otaylı’ya şu ana kadar okuduğum ne bir dergide ne de bir antoloji de rastlamış değildim. İnternette bilgilerine ve şiirlerine ulaşmak istedim ama ne yazık ki Iğdır basını ile ilgili üç beş satırlık yazıdan başka bir şey göremedim. Bu yazı da Ramiz Özler’in 1950 yılında Aras adında bir dergi çıkardığı ile ilgili kısa bir ifadeden başka bir şey değildi. Yani günümüzün iletişim aracı olan internet sitelerinde hayatı, sanatı ve şiirleri hakkında önemli bir bilgiye ulaşamadım. İlk işim fotoğraf kameram ile Ramiz Özler’in sempozyumda kendi sesiyle okurken yaptığım çekimi “Iğdırlı Şair Ramiz Özler Otaylı” adıyla internet video sitelerinde yayınladım. Sonra Mermem Nakiboğlu hocamı arayarak ona ait bilgileri ve şiirlerinden birkaç örnek istedim. O da bana yukarıda tırnak içerisinde verdiğim bilgiler ile Iğdır Adı Dilimdedir isimli şiirini gönderdi.
Ramiz Özler’in bir oğlunun Iğdır’da esnaflık yaptığını öğrendim. Oğlum Oğuzhan Iğdır’da okuduğu için ona söyledim. Gitti Ramiz Özler’in oğlunu buldu. Telefonda kendisiyle görüşüp bana birkaç şiirini göndermesini ve bu şiirleri yerel gazetemiz olan Gözlem’de yayınlayacağımı ve İnternet sitelerine ekleyeceğimi belirtim. Ramiz Özler’in oğlu olan Mehdi Özler el yazması defterinden fotokopi yaparak bana babasının 6 şiirini gönderdi. Yeri gelmişken belirteyim. Ramiz Özler’i namıdiğer Otaylı’yı bizimle buluşturan Aras Havzası Sempozyumu’nun baş mimarı Oktay Belli hocama, Zeynel Abidin Makas hocama, Meryem Nakiboğlu hocama, Mehdi Özler’e ve Oğuzhan’a teşekkür ederim.
Otaylı mahlaslı Ramiz Özler’in bana intikal eden 7 şiirini bir solukta okudum. Şiirlerini gayet ustaca, sanatkârane ve akıcı buldum. Şiirlerinin temelini, duvarını, çatısını öyle bir hünerle örmüş, Azeri şivesiyle öyle bir söylemiş ki okuyup da hayran olmamak elde değildi.
Halk şiirinin 8, 11, ve 14 heceli kalıpları ile yazdığı bu 7 şiirin konusu hasret, tabiat, vatan, sosyal yaşam konuludur. Otaylı, şiir sanatını imgelerle donatarak estetik bir yapı içinde söylerken aynı sesi barındıran kelimeleri yan yana, alt alta sıralayarak kendine has bir özellik yakalamıştır. Harflerle meydana getirilen aliterasyon sanatını harften ziyade sözcüklerle yansıtmaya çalışmıştır. Belki de bu söyleyiş biçiminin ilk örneklerini ortaya koymuştur.
Bu Dünya, adlı şiiri buna bir örnektir: Bu şiirin birinci kıtasında: perde, merde, namerde, ikinci kıtasında: derde, serde, yerde, üçüncü kıtasında ise: nerde, terde, ver de, kafiyelerini sıralayarak büyük bir uyum yakalamış, şiirine usanç değil bir okuma sürekliliği kazandırmıştır.
Ağlar, adlı şiirinde ayak kafiyesi olarak aynı seslerden oluşan: tağlar ağlar, bağlar ağlar, sağlar ağlar, çağlar ağlar, ağlar ağlar gibi kelimeleri sıralayarak bir güzellik oluşturmuştur. Bunu başka şiirlerde şiirin bütününe yayarak yapmaz, sadece iki kıta da dahi gerçekleştirmeye kalkışsanız usanç yaratır. Otaylı bu usancı yaratmamak için kıtaların bütününde bu ses ikilemini yaparak şiirini güzelleştirmiştir.
Ağrıya Sesleniş II, adlı şiirinde Otaylı, tıpkı Ahmet Muhip Dıranas’ın Ağrı şiirindeki incelik, güzellik ve ustalık ile seslenmiştir Ağrı’ya, Ağrı Dağı’na. Dıranas’ın aksine Otaylı şiirini 14 heceli mısralarla kurmuştur. İlk bölümün iki mısrası birbirine kafiyelidir. İlk bölümün diğer üç mısrası ise yine bir başka kafiyededir. 14 heceli şiirler genelde beyit tarzında ikişer mısra ile birbirine kafiyeli olarak yazılmaktadır. Ancak duygularına hakim olamayan şair sel gibi taşkın duygusunun önüne geçemeden ilk bölümün üçüncü ve dördüncü mısrasına bir mısra daha ilave ederek üçlü bir kafiye oluşturmuştur. Bu da kendine has bir durumdur yine.
Birinci bölüm beş mısralık iken ikinci bölümde üç mısra bir birine kafiyeli olarak yer almaktadır. Üçüncü bölümde ise dört mısra mevcut olup aynı kafiye örgüsü ile örülmüştür. Şiirin son bölümü ise 24 mısra olup kafiyeler ikişer mısra olarak sağlanmıştır.
Gayet sanatkârane yazılmış bu Ağrı şiirinde büyük bir imge yoğunluğu, ve bir estetik güzellik sergilenmiştir. Okundukça haz alınan bir şiirdir Ağrı’ya Sesleniş şiiri. Bu şiiri okuyan, Ağrı Dağı’nın başına mısralardan çelenk örüldüğünü, o dağdan akan buzdan suların kayalarla öpüştüğünü, karın Ağrı Dağı’nın başına kanfet diye serpildiğini, bu dağ heybetinin yabancıya: dur, dediğini, Ağrı’nın Nuh’un sefinesine ninni söylediğini, şairin Ağrı’ya varmak için bir yol aradığını ve bu yolu bulduğunda kollarına atılıp elleriyle Ağrı Dağı’nın saçlarını taradığını, hürriyete susayan yüreğin kardan su içtiğini, yine Ağrı’nın kardan fes giydiğini görecektir.
Geldim adlı şiirini çocuk yaşında göçtüğü Azerbaycan için 1991 yılında yazmış ve bu şiirini Baku’de bir seminerde, Iğdır Halk Eğitim Merkezi salonunda Azerbaycan dernek kongresinde okumuştur.
Diğer şiirleri: Iğdır Adı Dilimdedir, Bu Dünya, Ağlar, Iğdır, Nevruz, Ağrı’ya Sesleniş II, adlı şiirlerdir.
GELDİM
Ömrümün beş ili keçipdi burda
Atmış beş ildi ki hesretem yurda
Umut bağlamışdım bilin bozgurda
Doğma vetenimi görmeye geldim
Üç dayım varıydı heç biri yohdu
Bu nehak dünyanın dert gemi çohdu
Bed heber üreye sancılan ohdu
Soruşmayın meye bes neye geldim
Dayımnardan oğul gızdar galıpdı
Öz yurdumu indi eller alıpdı
Feleyh bizi bucür derde salıpdı
Hesretliyh acısın silmeye geldim
Ezelden yazılıp behdimiz gara
Heremiz gelmişiyh özge diyara
Yurt eşgi üreyhde açıpdı yara
Sizinen ağlıyıp gülmeye geldim
Dilhoram dilhorsan dilhordu ülke
Gamgünnüyün sonu şaddıhdı Türk’e
Nanecipler nece göz goyup mülke
Gelben derdinizi bölmeye geldim
Veten için gurban olsun bu canım
OTAYLI deyir ki fedadı ganım
Allah’ım şad olsun Azerbaycan’ım
Doğduğum vetende ölmeye geldim
IĞDIR ADI DİLİMDEDİR
İndim Sürmeli Çukur’a
Gözlerim boyandı nura
Gönül bağladım Iğdır’a
Meyve dolu bağlar gördüm
Burda çarpar Türk‟ün bağrı
Sinek, Zor, Köroğlu, Ağrı
Yeşil tepeler ve sağrı
Karlı, yüce dağlar gördüm
Iğdır’ın toprağı inci
Doldur pamuğu, pirinci
Kalbime verdi sevinci
Aras suyun çağlar gördüm
Kefşene vardım göreyim
Yarın saçını öreyim
İsterse canım vereyim
Yarı pambuğ kâğlar gördüm
Iğdır adı dilimdedir
RAMİZ der şiirimdedir
Yeşilliği gülümdedir
Gönülcüğüm ağlar gördüm
BU DÜNYA
Hakikat önüne çekilmez perde
Malım onun canım kurbandır merde
Selam layık değil bence namerde
Yazık ki bu dünya yalansız değil
Dünya hali beni düşürdü derde
İsterim doğruluk olsun her serde
Dürüstlük insana şandır her yerde
Yazık ki bu dünya dolansız değil
Cehennem yakındır sor cennet nerde
Kazanç var alnından akan o terde
Yoksula sevaptır beş kuruş ver de
Yoğluk ki bu dünya talansız değil
AĞLAR
Ekinleri şahda vurdu
Payız gelen vahda vurdu
Soyuh gör nece gudurdu
Bostannarda tağlar ağlar
Yarpahlar soldu saraldı
Dağlar başını gar aldı
Pazılarda çölde galdı
Ekin piçin bağlar ağlar
Hesdeler can verdi öldü
Gara toprağa gömüldü
Kim ağladı kimner güldü
Ölennere sağlar ağlar
Odun kömür kerme tezeyh
Soba oldu öve bezeyh
Soyuhda haranı gezeyh
Araz gamgün çağlar ağlar
Yazıhdı kasip fugara
Derdin dermanıdı para
Yohluhdu üreyhde yara
OTAYLI’da ağlar ağlar
IĞDIR
Aşıklara söyler sazla
Destannar zikreder nazla
İlhamı coşturur fazla
Iğdır gönlümün neşesi
Ağrı bakar Aras akar
Hasretliği yürek yakar
Gönülde şimşekler çakar
Iğdır cennetin köşesi
Bağ bağçedir sağı solu
Oğuzhan çizmiştir yolu
Milli duygularla dolu
Zevk verir Azeri sesi
Iğdır özbeöz Türk yurdu
Bağrında besler bozkurdu
Ünü cihana duyurdu
Gönüller okşar bestesi
OTAYLI aldı kalemi
Yazdı çizdi bu kelâmı
İrşat edemez alemi
Şiir yazmaktır hevesi
NEVRUZ
Çoh şükür gördük nevruzu
Dağın eridi gar buzu
Goyunlarda meleşiler
Yanarında gezir guzu
Böyün girdiyh teze ile
Söyfet edeyh güle güle
Novruz bayramın mubarek
Allah’ınnan sağlık dile
Bilin novruz teze ildi
Böyünkü gün iltefildi
Bayramınızda mubarek
Gam günner derdini sildi
Od yandırdıh od galandı
Hamımız oddan hobbandı
Ay ıldızdı baydağımız
Göyüzünde dalgalandı
Baca baca gezdiyh gece
Mahnı dedik hece hece
Gapı pusup gulah asdıh
Payı aldıh nece nece
Kerdilere tohumnar ek
Şitilleri salın seyrek
OTAYLI sizlere deyir
Olsun bu bayram mubarek
AĞRI’YA SESLENİŞ (II)
Mısralardan bir çelenk örebilsem başına
Baş koyup da uyusam bir yosunlu taşına
Nuh ak memelerinden buzlu suyunu içmiş
Muazzam sefineye senin göksünü seçmiş
O ahlak tufanında belki kendinden geçmiş
xxx
Iğdır’ın kalbi sana bir titreyişle çarpar
Kanfet diye serpilmiş başına ebedi kar
Bu ihtişamla hoşsun belki bunda bir sır var
xxx
Heybetin bir nidadır yabancıya sanki: Dur
Eteklerin yaylamız silsilen vatana sur
Gelinlik tacındır kar dağılır Iğdır’a nur
Sana yakışır heybet sana layıktır gurur
xxx
Tanrı gözyaşı dökmüş onun ak sinesine
Ninniler söyler Ağrı Nuh’un sefinesine
Yazın buzdan suların kayalarda ötüşür
Akar akar sel olur Aras ile öpüşür
Sende ölen baykuşlar kazıklaşır buz olur
Öfkenden hep bulutlar dağılır toz boz olur
Bitkinim bas bağrına hayli yorgunum Ağrı
Sen ilahi bir güzel sana vurgunum Ağrı
Sana varmak için ben yolu nerden arasam
Atılsam kollarına saçlarını tarasam
Kartal olsam göksünde kardan yuva kurardım
Ken bakan düşmanları taşlarınla vurardım
Bir avuç kar at bana hürriyete susuzum
Vatan derdiyle hasta geceler uykusuzum
Aras’a göz kırparken benim kalbim burkulur
Ve sonra gönlüm seni pek yakınında bulur
Beni kollarına al aşkın ile yorgunum
İlahi gururuna heybetine vurgunum
Ne olur ak memenden bir yudum su içeyim
Kollarına atılıp da kendimden geçeyim
Ciğerlerime dolsun senin temiz nefesin
Ne güzel yakışıyor başına kardan fesin
Koklamak istiyorum göğsünde açan gülü
Göster tatlı çehreni aç üstünden ak tülü. (3)
(*) Sait KÜÇÜK, Araştırmacı Yazar ve Gazeteci.
Dipnotlar:
1. Meryem Nakiboğlu, Uzman. 100. Yıl Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü, Van.
2. www.igdirsevdasi.com/cilt3/5aras.pdf
3. Mehdi Özler, Ramiz Özler’in oğlu, Iğdır.