12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
621
Okunma
O değil de;
Ülkemde, Şehr-i İstanbul’da nadiren de olsa güzel şeyler yaşanıyor. Temsil;
Dün akşam iş çıkışı otobüse bindim. Şoför, ‘Güzel akşamlar olsun, hoşgeldiniz’ dedi. Şaşkınlıkla gülümsedim ve teşekkür ettim.
Şoför her yolcuya tek tek, ‘Güzel akşamlar olsun, hoşgeldiniz’ dedi. Her inene de, ’Hayırlı akşamlar, hayırlı işler. Allah’a emanet olun’ dedi.
İlk bindiğimde komik gelmişti ama sonrasında işin felsefesini çözmeye adadım kendimi.
Yolcuların yüz ifadelerini görmenizi isterdim. Şaşkın ve çok memnundular.
Otobüsün içi de düğün alayı gibiydi. Çocuğun elinde darbuka vardı ve çalıp duruyordu. İki kadın da konuşurken canlı yayın yapıyordu. Kadınlar iyi giyimliydi ama çingeneydi.
Adamın bir tanesi onlarla yakından ilgilendi. Çingenelerin toplum üzerindeki etkilerinden başladı, kadınlarının ne kadar güzel dansettiklerinden ve ne kadar güzel kadın olduklarından devam etti.
Bir ara çocuğun çok güzel darbuka çaldığını, çok beğendiğini, müzik aleti çalmanın zorluklarını ve çocuğun bu işi ne kadar iyi başardığından bahsetti.
O değil de;
Cep telefonları yine akşama damgasını vurdu. Arkamdaki koltukta iki kız oturuyordu. Bir tanesi telefonda;
- Anne çocuk muyum ben de arayıp duruyorsun. Arkadaşlarımın içinde beni rezil ediyorsun!
- Sana kaç kere söyledim anne, beni arama diye! Salakmısın da arıyorsun!
- Ne kadar geri kafalısın!
- Arkadaşlarımla buluşacağım… eve geç geleceğim. Babama, Sevda’ya ders çalışmaya gitti de!
Telefon konuşması bir süre böyle devam etti… Kızımız telefonu kapatıp yanındaki arkadaşıyla konuşmaya başladı,
- Kaçıncı çağda yaşıyoruz, ne kadar bunalım insanlar. Kocaman olduk hala hesap veriyoruz bıktım yaa!
Arkadaşı da kızımızdan dertliymiş. Ailelerine demedikleri etmedikleri hakaret kalmadı. Hayretler içinde dinledim ve çok üzüldüm.
Lise yaşında kızlardı. Üstelik küfürlü konuşuyorlardı. Daha şimdiden anayı babayı beğenmiyorlardı.
Sonrasında duyduğuma göre kızlar erkek arkadaşlarının evine gidiyorlarmış. Ve gittikleri erkekler bunlardan büyükmüş. Kızlarımız olgun erkeklerden hoşlanıyorlarmış…
Ve saat akşamın 19:00’uydu…
…
Yol uzun muhabbet çok ama şoförün yolcuya tavrı karşısında tüm duyduklarıma rağmen stres olmadan ineceğim durağa geldim. Ve sordum;
- Yolcuya tavrınız yeni bir uygulama mı yoksa kişisel tercihiniz mi?
- Kişisel tercihim. Bana nasıl davranılmasını istiyorsam yolcuya o şekilde davranıyorum…
En az on yolcunun şoförün yanına kadar gelip teşekkür ettiğine şahit oldum. İlk defa bir otobüs yolculuğu (çilesi) bu kadar zahmetsiz ve stressizdi.
Bende teşekkür ediyorum…
O değil de;
İyi bayramlar…