SANDIM Kİ
Hayatımızda ne çok şeyin senaryosunu oluşturuyoruz kafamızda. Kuruntularımız, kurguladıklarımız ne de çok. Haklısınız. Bu konuda genelleme yapmam doğru değil. Senaryo üretmeksizin olanı biteni olduğu gibi yaşayanlar da var mutlaka. Ne mutlu onlara.
Kalpteki perde kalkmadan, zihnimizdeki önyargılar kırılmadan gözler de gerçeği göremiyor. Zannetmeler başlıyor. Hayatı zorlaştıran, küsmelere yol açan, kavgalara sebep olan, kırgınlıkları arttıran, arkadaşlıklara nokta koyan, bizleri boşu boşuna yoran zannedişler.
“Sandığım gibi biri değilmiş….”
“Aa , demek onun için böyle davrandı.Ben de zannetmiştim ki….”
“Tahminimde yanılmışım, olay hiç de benim düşündüğüm gibi değilmiş…”
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Tıpkı bir çığ gibi. Bir kere başlayınca arkası da geliyor. Büyüyor, büyükten de büyük oluyor. Bildiklerimizle peşin hüküm vermek, bilmediklerimizi yok saymak anlamına geliyor. Ne büyük bir yanılgı.
Gerçekler ortaya çıkınca, kurguladıklarımız yanımıza arkadaş oluyor. Haklı olmadığımızı anlayınca karşı tarafa da haksızlık etmiş oluyoruz. Özür dilemeyi becerebiliyorsak telafi şansımız oluyor elbette. Ama özür dilemek, yaptığımız davranışın yanlış olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Affedilsek bile kırılan bir kalbi onarabilme şansımız her zaman olmuyor.
Önyargılarla örülen duvarlar öyle katı ki kırıldığı zaman ya enkazın altında kalıyoruz ya da duvarın gerisinde kalıp bir adım ilerleyemiyoruz.
Önyargılarımızdan, zannedişlerimizden kurtulmanın ilk yolu, bunlardan arınmayı yürekten istemekten geçiyor. Sonrası zaman içinde gelişiyor.
Ben öncelikle kendimden özür diliyorum. Kendime değer vermeyip sanmalara kaptırdığım için. Onları yanımda taşıyarak ruhuma yük ettiğim için. Sezgilerime doğru anlamlar yükleyemeyip yolumu şaşırdığım için. Aynı zamanda kendime teşekkür de ediyorum. Bu yanlışımı fark ettirip, önyargısız bir hayatın kapılarını aralattığı için.
Duyduklarım yeter sandım, görmenin gücünü yok sayarak. Bildiklerim yeter sandım , bilmediklerime fırsat tanımayarak.İnsanım, hata yaptım, affedilişin arkasına sığınarak.Öyleyse artık sanmamalıyım, bu farkındalığa kucak açarak.
YORUMLAR
...
Gerçekler ortaya çıkınca, kurguladıklarımız yanımıza arkadaş oluyor. Haklı olmadığımızı anlayınca karşı tarafa da haksızlık etmiş oluyoruz. Özür dilemeyi becerebiliyorsak telafi şansımız oluyor elbette. Ama özür dilemek, yaptığımız davranışın yanlış olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Affedilsek bile kırılan bir kalbi onarabilme şansımız her zaman olmuyor.
...
Yüreğinizin güzelliğini satırlara nakış gibi işlemişsiniz. İnci tanelerini andıran sözlerinizle yüreğimizde meltemler estirdiniz. Gönül çağlayanınız hiç susmasın. Selam, saygı ve sevgilerimi sunuyorum efendim.
Yanilmak , bu duygu bence tamamen insanin kendisine aittir yani karsindakinin davranis bicimi ile bir ilgisi yoktur ..Insan , derecesi ne olursa olsun hata yapabilir ama hic bir sey ne vardan yok olabilir ne de yoktan var olabilir . Kisi özur bile dilese hatalari tipki eski bir elbisenin gardorabinda asili kalmasi gibidir ki bu anlamda yapilan hatalardan özur dilemeninde bir anlami yok demektir .. Yani su elestiri , öz elestiri ve degistirme ya da inanma gibi kavramlar bence oldukca tartismaya acik kavramlardir ama bana sorarsaniz hic biriside cok da gerekli kavramlar degillerdir .....Insanlar ne dusunuyorsa , nasil dusunuyorlarsa bunu acik acik ifade etme özgurlugune sahip olmalidirlar ama karsisindakinin dusuncelerine hakaret etmeden . Farklilik daima yasama ayri guzellikler katmistir ve tek " dogru " mantigi yalnis bir dusuncedir , örnegin carsiya giderken tek bir yol yoktur ...
Sevgili Soloyin , göruyorsunuz sanmaktan girip nerelerden cikiyor insan degil mi , neyse ben burada en iyisi keseyim :))
Yaziniz gercekten cok guzel , sizi tebrik ederim , sevgilerimle ........
Guldane Dal tarafından 1/15/2008 12:09:31 AM zamanında düzenlenmiştir.
Gerçekler ortaya çıkınca, kurguladıklarımız yanımıza arkadaş oluyor. Haklı olmadığımızı anlayınca karşı tarafa da haksızlık etmiş oluyoruz. Özür dilemeyi becerebiliyorsak telafi şansımız oluyor elbette. Ama özür dilemek, yaptığımız davranışın yanlış olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Affedilsek bile kırılan bir kalbi onarabilme şansımız her zaman olmuyor.
Önemli bir konu anlattıklarınız.Kişisel gelişim kitapları hep bunları anlatıyor ve çok satılıyor...
TEBRİKLERİMLE
Bu yazınız bana çok iyi geldi doğrusu.
Bu gülerde zannedişlere yuvarlamak isteyen fikirler fazla tahrikkar dolaşıyorlar zihnimde.
Aynen dediğinizi uyguluyorum bende zanlara kapılmak yok durum ne çıkarsa çıksın resmi tam görmeden fikir yürütmüyorum.
Güzel yazınıza teşekkürler...
Sizin yazılarını okumak ve özellikle de bu yazılardan kendime ders çıkarabilmek beni çok mutlu ediyor...
Üstün Dökmen'in bir kitabında okumuştum sanırım. İnsanlar karşılarındaki insanların negatif bir davranışlarını fark ettiklerinde, o insanın diğer sayısız pozitif davranışını görmezden gelmeye başlıyorlarmış...
Sanırım hepimiz yapıyoruz bunu... Çok anlamlı bir yazıydı,ellerine sağlık ablacım...
Ben öncelikle kendimden özür diliyorum. Kendime değer vermeyip sanmalara kaptırdığım için. Onları yanımda taşıyarak ruhuma yük ettiğim için. Sezgilerime doğru anlamlar yükleyemeyip yolumu şaşırdığım için. Aynı zamanda kendime teşekkür de ediyorum. Bu yanlışımı fark ettirip, önyargısız bir hayatın kapılarını aralattığı için.
-ders niteliğindeydi güzel dost...
sevgilerle..başarıların ömür boyu sürsün inş.
"...hata yaptım, affedilişin arkasına sığınarak."
Bu cümle özellikle, çok hoşuma gitti. Affedilir düşüncesi ile hatalar yapıyoruz ya da bize bu düşünce ile hata yapıyorlar. Peki ama, her insanda bir sınır vardır. Ya bir gün artık yapılanlar affedilmezse?
Önyargı gerçekten insanın sırtına büyük bir yük, hayatına siyah bir bulut. Kendi adıma, bir şeyler kazandığım bir yazı okudum. Teşekkür ve tebrik ederim.