- 1354 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Güzellik Arayışı
Birçok insanın düşüncelerindeki ortak nokta, sunulan güzelliklerin gerçekte Allah’ın tecellileri olduğunun şuurunda olmamak. Kimse kendi çabasıyla güzel saçlara, güzel bir burna, güzel gözlere sahip olamaz. Güzellikleri Allah yaratır ve dilediği insana dilediğince bahşeder.
Bu gerçeği kavrayamayanlar nefislerinin bencil tutkuları yüzünden her güzelliğe kendileri sahip olmak isterler. Kendilerinden daha güzel ya da yakışıklı birini görmek onlara sıkıntı verir hatta strese sokar. Kendilerinde bulunmayan bir özelliğin bir başkasında olması kıskançlık ve haset duygularını körükler.
İmtihan ortamının şuurunda olmayan insan, çevresindeki güzellikleri de gereği gibi takdir edemez. Gördüğü ve sahip olduğu güzellikler için şükretmez, hep daha iyisini daha güzelini ister; tahammülsüzdür. Kendisinden daha güzel, daha zengin ve daha iyi bir işi olan, daha tanınan, daha saygın birini gördüğünde müthiş rahatsız olur.
Bu ruh halindeki insan, ne kadar güzel olursa olsun, ne kadar nimetler içinde ve nerede yaşarsa yaşasın mutlu olamaz. Haz alamamak bir yana, her güzellik ruhuna azap olur, işkence olur.
Oysa dünya hayatı imtihan amacıyla yaratılmıştır. Her insan farklı şekillerde sınanır. Kimi varlıkla, kimi yoklukla imtihan olur. Yaratılmış her şey gibi, güzelliklerin de gerçek sahibi Allah’tır. O’ndan kendilerine güzelik geçmiş olan insanlar şükredici olurlar.
İnsanın sahip olmak için çaba harcadığı ve kazandığı tüm güzellikler, dünya koşullarında bozulur, yıpranır ve sonunda da yok olur. İnsanın güzelliği de aynı şekilde zamanla bozulur. Çok güzel bir çiçek birkaç gün içinde solar, kurur ve güzelliğini yitirir. Çok muhteşem bir ev ya da araba bile zamanla yıpranır.
Kısacası dünya üzerinde zamanın yıpratıcı özelliği ile yok olmayacak hiçbir güzellik yoktur. Allah dileseydi sonsuza dek bozulmayacak güzelliklerle dünyayı doldurabilirdi. Ancak Allah, eksiklik ve acizlikleri yaratır ki insanlar O’nu tanısınlar, gücünü anlasınlar ve kusursuz güzellik ve nimetlerin yurdu olan cennete özlem duysunlar. İnsandaki güzelliği arzu etme duygusu da zaten bir ‘kusursuzluk’ arayışıdır.
İnsanın bunca aczine rağmen dünyaya bu denli bağlanması adeta mucizedir. Hırsla güzelliklerin ardında koşarken boşa bir çaba harcar insan. Bilinçsizce, seraba ulaşmak için çabalar, yorulur. Oysa geçici güzellikler için bu denli çabanın bir anlamı var mı? İnsanın, en çok da cennetteki mutlu ve sonsuz yaşama ulaşmanın yollarını arama çabası içinde olması daha akıllıca olmaz mı?..
Fuat Türker
YORUMLAR
Mısri Niyazi Hz.leri:
Hakkı istersen yürü insana bak,
Şemsi Zatı yüzünde rahşan eylemiş,
Hak yüzü insan yüzünden görünür,
Zatı Rahman şeklin insan eylemiş.
buyurmuşlardır. Onun için Allah kemalatıyla insan denen bu varlıktan kendini göstermiştir. Diğer varlıklar nakıstır. Kemalata da her insan mazhar değildir. İnsanı Kâmil ona mazhardır. Çünkü insan ve Kur-an ikizdirler buyrulmuştur. Yalnız insanlar üç sınıftır:
1-İnsan-ı hayvan
2- İnsan-ı nakıs
3- İnsan-ı kamil
İnsan-ı hayvanın, sureti insan fakat sireti hayvandır. Onlar yerler içerler ve nefsi için yaşarlar. İnsanı nakıs olanlar ise henüz insanlığını bulamamış, kendindeki sırlara vakıf olamayan surette insan fakat,sirette eksik olanlardır. Bunlara Tevhidde ef al ve sıfat salikleri de diyebiliriz.
İnsanı Kâmil ise surette de sirette de Ademiyeti bulmuş olanlardır.
Mısri Niyazi Hz.leri buyuruyorlar ki:
Kim ki Ademliğini buldu, odur Adem,
Ademliğini bulmayan hayvandır ancak.
Allah cümlemizi Rabbimizin yolundan giden, teslimiyette, sevgide, edep ve ahlak güzelliğinde iki cihan serverine uyan kullarından eylesin. Amin.
Fuat Türker
Yaşamla ölüm arasında nerede ve kiminle beraber olduğumuz sorusunun cevabı hakk ile halkın yanında olmadıkça daha çook gaflet perdelerini kat kat örteriz üzerimize.
Güzel yazınızı kutlar, teşekkürlerimi sunarım.
İsra Doğan tarafından 1/29/2012 11:02:03 PM zamanında düzenlenmiştir.
Fuat Türker
Dünya imtihan ve ezcümle son iki soru damardan enjekte ediyor idrak yollarımıza asıl olanı:
-Oysa geçici güzellikler için bu denli çabanın bir anlamı var mı? İnsanın, en çok da cennetteki mutlu ve sonsuz yaşama ulaşmanın yollarını arama çabası içinde olması daha akıllıca olmaz mı?..
Allah razı olsun efendim..Saygılar...