16
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1231
Okunma
O bu kez elindeki belgeyi uzattı
" Bak bu olabilir; çünkü aynı tarihte ......caminin avlusuna bırakılmış."
Uzattığı klasörü sabırsızca onun elinden alarak incelemeye bşladı.
" Harikaa...Sonuca iyice yaklaşıyoruz galiba ."
Muhabirin kafasına takılan bir sorun daha vardı; çekinerek sordu
"Herşey iyi güzel de...Çocuk nereye teslim edildi ?"
Komiser elindeki başka dosyayı karıştırmaya başladı.
" Buldum...Şurada yazıyor ,yetkililerin ve bebeği o zaman muayene eden doktorun imzası var işte ...işte ..."
İkisi de oldukça heyecanlanmıştı.
"......çocuk yuvasına bırakılmış.Aaaaaaa bak adını Azmi koymuşlar."
Gazeteci sevinçle çantasını fotoğraf makinesini alıp teşekkür ederek ayrıldı.
Şimdi yuvaya gidip oradan elinden geldiğince bilgiler toplayacaktı.
Arabada onu bekleyen diğer arkadaşıyla yola koyuldular.Binanın girişinde basın kartlarını gösterip ;önce danışmaya başvururarak yetkili kişiyle görüşmek istediklerini belirttiler.
"Müdür bey bu konuda gerekli bilgiyi size verebilir ; ikinci katta soldan üçüncü oda."
"Çok teşekkür ederiiz." Asansörü beklemeden hızla merdivenlereden çıktılar.
Azmi ile Ebru balayı dönüşü ailelerini ziyaret etmiş birkaç gün sonra da işbaşı yaptılar.
Aslında Esin oğlunun yokluğunu fazlasıyla hissediyordu.Bazen aramasa meraklanıyordu elinde olmadan.
" Canım niye bunlar telefon etmedi acaba ?"
O zaman ise Ayhan eşini sabırla uyarıyordu.
" Sultanım ; çocuklar çalışıyor,akşamları yorgun argın evlerine geliyorlar."
" Ama ...ama bir uğrasalar,özledim."
" Biz ikimiz de çalışırken nasıldık düşünsene.Fırsat bulduklarında gelirler,merak etme."
İkisi de sustular...
"Bugün kahveleri ben yapayım da karşılıklı içelim.Bak bir şey daha anahtarlar ayrıldı; onlarında kendine göre hayatları var artık."
"Öyle de..." Esin bu sözler karşısında mağlubiyeti kabul etmiş bir halde boynunu bükmüştü.
"Sultanım hadi gel balkona ; kahveler hazır." Hiç kıyamazdı eşinin gözlerinin bulutlanmasına.
Onlar da orta yaşın üzerinde hayatla barışık iki tonton insandı .
( Ömür bir dağa tırmanmağa benzer ; çıktıkça yorulursun,nefesin daralır ve yıllar geçtikçe zirveye çıkıp aşağıya baktığımızda uçsuz bucaksız güzellikler serilir görüş ufkumuza farkettiniz mi ? )
...Muhabir geliş nedenini anlatıp ondan Azmi adlı çocuk hakkında yardımını rica etmişti.
" Size bu konu hakkında fazla bilgi vermem sakıncalı;sadece genel olarak açıklama yapabilirim.
" Olsun o bile bize yeterli efendim."
Zile basarak sekreterini çağırdı.
"Sevim Hanım......tarihindeki dosyayı bana getirebir misiniz?"
" Tabi efendim; hemen."
Kısa bir süre sonra elindeki dosyayla birlikte geldi.
" Buyrun müdür bey."
Dikkatle sayfaları çevirmeye başlayınca ; genç gazeteci onun vereceği yanıtı bekliyordu merakla.
" Eveet; Azmi bebek bir aileye evlatlık verilmiş."
( Biliyordu ki bu çocuğu alan kişileri söylemeyecekti. Ama bir şansını denese ne kaybederdi ki...)
"Acaba rica etsem o aile ile tanışmak mümkün olur mu ?"
" Üzgünüm daha fazla size yardımcı olamam; fakat İstanbul’da olduğunu söyleyebilirim o kadar."
Biraz daha ısrarlı oldu sözlerinde eli kolu boş geri dönmek istemiyordu.
" Annesi babası çok pişman; bir kez olsun görmek istiyorlar.Niyetleri inanın ne onu ne de onu evlatlık alan aileyi rahatsız etmek değil."
" Sizi çok iyi anlıyorum bizde Azmi olan bu yavrumuzun adı sonradan değiştirilmiştir belki." ( Biliyordu ..çünkü ilk zamanlar ailenin çocuk üzerindeki davranışı yetkililerce kontrol ediliyordu belli aralıklarla .)
" Yani nüfus müdürlüğünde işlemler yapılmış olabilir."
( Genç adam, bu kadar da olsa tünelin ucunda ışık göründü diye düşündü içinden .)
"Çok teşekkür ederim ; sizi yordum; iyi günler."
" Rica ederim; size de kolay gelsin,güle güle."
( Yolda giderken düşünceleri karman çormandı.Teslim bayrağını çekmek hiç işine gelmiyordu doğrusu. Beyninde o anda bir şimşek çaktı; neden olmasın ? Bir de nüfus müdürlüğüne gidip araştırsa...Bir de birde...mahkeme kayıtlarını incelese o tarihte evlatlık alanları...Acaba bir ipucu bulabilir miydi ?)
Gazeteci ekip toplanarak ellerindeki belgelerle hedefe ulaşmak için saatlerce çalıştılar. Ve beş tane aynı tarihte evlatlık edinen aile ile bebek ismi buldular.
" Bakalım hangisi ?"
Hepsi zor bir bulmacayı çözmenin rahatlığı içinde görev paylaşımı yaptıktan sonra dağıldılar.
Gülümser günler geçtikçe televizyon kanalından yanıt alamamanın üzüntüsü içindeydi. Umutları tükenmek üzereydi .Her telefon gelişinde yüreği yerinden fırlayacak gibi oluyor,boğazı kuruyuveriyordu o anda... İşte o sabah...
"Aloo! "
" Ben......televizyon kanalından arıyorum; Gülümser Hanımla mı görüşüyorum ? "
Sandalyeye çöktü; gözleri karardı, sanki o an dünya dönüyordu.
" Eeee eeevett benim."
"Oğlunuzun izine ulaştık, ancak DNA test i yapılarak emin olmamız gerekiyor."
Şaşırmıştı...
"Şimdi bu DNA ne demek ? Ben hiç bir şey anlayamadım."
" Haklısınız ; bir çeşit kan test i sizin de incelenecek.Eğer bulduğumuz kişinin sonuçları da aynı çıkarsa sizin çocuğunuz olduğu kesinleşecek."
" Anladım ;ne zaman bu test yapılacak ?" Sesi ağlamaktan zor çıkıyordu.
" Biz haber vereceğiz; sonra diğer aile ile henüz görüşmedik."
Rüyada mıydı ? İnanamıyordu...
"Çok...çok teşekkür ederim."
Huzurevi ziyaretinden dönerken o anda Ayhan ’ın cep telefonu çaldı.Baktı...baktı ama hiç tanıdık bir numara değildi.
" Hayırdır sultanım dur bakalım "
Esin’de dikkat kesilmişti.
" Evet ...buyrun...Öylemiiii? Şu anda cevap vermem çok zor.Yarın mı ? Eşimle görüştükten sonra sizi ararız...İyi günler."
Rengi kül gibi olmuş ne söyleyeceğini bilemiyordu...
" Canım ...ne olur anlatsana; kimden kimden bu telefon ? "
Koca adam ağlıyordu ...
"Sultanım galiba oğlumuza gerçeği söylemenin zamanı geldi."
NEŞE KIZILYAR
CAN DOSTLARIM ÖYKÜM SİZLERLE DEVAM EDİYOR...