Aptal Aşık
Bir aptal aşıktım ben. Kendimden de çok severdim onu. Ne olursa olsun, ne yaparsa yapsın bir türlü kopamazdım ondan. Ölse bende ölürdüm sanki. O yoksa bende yoktum. Canımdı benim… Her şeyi onda bulurdum; aşkı, sevinci, huzuru… Bu üçü başa gelirdi her zaman.
En çokta dudaklarını severdim onun. Her şeyi anlatırdı bana. Konuşmayı, susmayı, gülmeyi, dinlemeyi, sevdiğini…
Uzun süre bakamazdım resmine. Güler, ağlar, kızar ve utanırdım kendimden. Çirkin, alıngan ve kıskançtım. O, “en”lere layıktı. En güzeline, en anlayışlısına, ve en sevenine… Ama vazgeçemezdim ki aşkımdan. Kimse koparamazdı beni ondan. Hiç bir güç caydıramazdı beni. Onu öyle çok seviyordum ki…
Sesi her şeye bedeldi. Hep konuşsun isterdim. Hiç bıkmadan dinleyebilirdim onu. Telefon konuşmalarımız yetmezdi bana. Numaramı gizler, arardım onu. O zaman sesi daha bir güzel gelirdi bana… Biraz meraklı, biraz da sinirli. Sesini duyduğum an unuturdum her şeyi. Konuşamazdım. Farkında olmadan gözümden yaşlar gelirdi. Bunu, telefonu kapattığımda görürdüm. Sesi sarhoş ederdi beni. Bir kez daha cesaret edemezdim aramaya. Sinirlenirdi. Ama ben o halini bile çok severdim. Bana kızışını… Bazı kızışları kıskançlıktan doğardı.
İstemediği hiçbir şeyi yapmazdım. Dediğini yapardım hep. Bu onun hoşuna giderdi.
Canımın sıkkın olduğu zamanlar beni mutlu etmek için yapmadığı ve anlatmadığı şey kalmazdı. En çokta bu huyunu severdim onun. Mutlu etmek ve mutlu olmak ona çok yakışırdı.
Ben mutluyken pembe olurdum, o mutluyken mavi olurdu bana göre. Bu yüzden çok severdim bu iki rengi… Pembe, mutluluğumdu, mavi, yaşama sebebim…
Onun olmadığı bir yeri hayal edemezdim. O, olmadıysa olmasındı hiç bir şey. Göremezdim çünkü o olmadıysa. Gözüm gibiydi…
Yağmur yağınca çok mutlu olurdum. Çünkü üstüme düşen her damlacık onun öpücüğüydü. Bu yüzdende ıslanan giysilerimi çıkartmak hiç istemezdim.
Güneşi de çok severdim. Çünkü onu güneşe benzetirdim. Isıtırdı beni. Yakardı daha sonra. Hiç şikayetçi olmazdım. Beni esmer yapan güneş değil aşkımdı…
Deniz, benim her şeyimdi. Çünkü deniz maviydi. Mavi de “o”… Bu yüzden korkmazdım denizde boğulmaktan. Hırçın ama keyifli dalgaları bana sevgisini yollardı. Ben sevgisinin en büyüğünü hedef alırdım. Büyük bir tutkuyla yüzerdim bu yüzden. Dalgalarının arasında sarıp sarmalardı beni…
Korkmazdım çoğu şeyden. Çünkü arkamda “o” vardı. Bana inanılmaz güven ve cesaret verirdi. Kendimi melek gibi hissederdim. Bunu, bana o hissettirirdi. Tek bir şey beni çok korkuturdu: Onu kaybetmek…
Ürkerdim bazen kendimden ve aşkımdan. Onu özlemek canıma tak ederdi. Kemanımı alır, denizin karşısına geçipçalardım. Bu beni rahatlatırdı. Ama özlemim hiç eksilmezdi, aksine artardı. Şarkımızı çalıp söylerdim denize karşı, ona karşı… O da dayanamazdı, bilirdim. Gittikçe artardı dalgaları. Ben taşların üzerine oturur, dayanamaz, ağlardım. Gittikçe artan dalgaları, ayaklarımı ıslatıp okşardı. Bu, benim için hem ümit hem de teselli olurdu. Sonra neşeyle kalkıp atardım kendimi dalgaların kucağına. Güneş açar, yağmur yağardı. Artık içim içime sığmaz olurdu. Deniz, güneş, yağmur… bir de gökkuşağı çıkardı. O da ben olurdum…
Onu anlata anlata bitiremezdim. Bitmezdi de biliyordum. Ama şunu çok çok iyi biliyordum: Onu seviyorum…
YORUMLAR
Değerli Kardeşim.
Çok güzel, sıcak, samimi, insanı sıkmayan, okunması zevk veren bir yazı okudum. Genç bir kalemin ellerinden çıktığı çok belli oluyor. Yalnız bir şey dikkatimi çekti: Başta belirttiğin '' Bir aptal aşıktım ben'' ifadesi ...Şimdi artık değilim anlamına gelir . Ya da ''yine aşığım ama aptal değilim'' olarak algılanır. Hangisi? Sana kalmış elbette .
Bir de ben burada sanki iki Deniz gördüm gibi. Biri içinde yüzdüğümüz deniz öteki de ''Deniz vardır denizlerden içerü'' olan Deniz. Eğer böyle ise müthiş bir zeka kıvraklığı derim ben buna.
Netice olarak. Yazını pek beğendim. Kutlarım
Selamlarımla.
sami biberoğulları tarafından 1/29/2012 11:22:06 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları tarafından 1/29/2012 11:22:43 PM zamanında düzenlenmiştir.
shabbule
''Deniz vardır denizlerden içerü''..
Teşekkürler..