- 1220 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
EN BAŞINDAN BİLİYORSUN
Birine bağlanıyorsun Farklı biri. İsmi farklı, yaşam tarzı farklı, hayalleri farklı. Belki yaşadığı şehirler hatta ülkeler farklı. Farklı coğrafyalar kısaca. Daha kalbinde yeni sönmüş aşkların küllerinin arasında duman tüterken onun alevi yangına dönüşüyor. Hızla sarıyor ruhunda esen lodosla birlikte kalbini. Aşk diyorsun buna. Aslında daha aşkın tanımını bile zihninde yapamamışken aşk diyorsun buna. Daha seni seviyorum cümlesini dudaklarından duymadan onunla hayaller kurmaya başlıyorsun. Sanki her şey istediğin gibi gidecek ve sanki seni çok sevecekmiş gibi.
Zaman geçiyor. Belki dudaklarından seni seviyorum cümlesini duyuyorsun yâda duymana gerek kalmıyor bunu hissediyorsun. Hayaller daha da kalıcı oluyor. Zihnindeki soyutluklar, hayaller, zamanla somutlaşıyor. Anılara dönüşüyor hayaller bir noktadan sonra. Fotoğraflar çekiyorsun bu anıları ölümsüzleştirmek adına. Aslında en başından biliyorsun o yâda sen; birinizden biri gidecek. Bir şeyler yolunda gitmeyecek. İki taraftan biri çok acı çekecek. Bu anıları film şeritlerine kare kare kazıyorsun. Ölümsüzleştiriyorsun. Sonra o fotoğrafları odanın en güzel köşesine asıyorsun. Uyandığın her sabaha onunla başlamak adına fotoğraflarına bakıyorsun. “Günaydın” mesajları ve sırf “günaydın” demek için açılan taze aşk kokulu telefonlar ruhunda samyeli estiriyor. Aklına kazınıyor tüm yaşananlar.
Hayallerin tek kişilik değil de kişilik oluyor artık. Her hayalinde her anında ve her yaşadığın dakikanın her saniyesinde onun varlığını düşünerek yaşıyorsun. Her şeye onu katıyorsun. Hayaller kuruyorsun birlikte. Buluşmalardan sonra bile onunla sohbete doyamıyor mesaj çekiyorsun. Tüm mesajları saklıyorsun. Aslında en başından beri biliyorsun her şeyin geçici olduğunu.
Zaman geçiyor, durmuyor. Sen ne kadar mutluluğun tadını çıkarmaya baksan da zaman geçiyor. İçinde zaman zaman bu aşkın ömrünün tükenme ihtimalleri geçse de hemen bu düşünceleri siliyorsun onun bakışlarını düşünüyorsun. Bazen de tam bakışlarına dalmış, bakışlarında ki nefis kokunun yamacında sürdüğün hayatı hayal ederken onu yitirme ihtimalleri uğruyor zihnine. Felaketi hissediyorsun en derinden kalbinin orta yerinde. Fakat siliyorsun hemen bu düşünceleri zihninden. Ardından bu anı da fotoğraflıyorsun. Sonra eve gidip günlüğünün arasına koyuyorsun o günden arta kalan fotoğrafı ve o günü tüm detayıyla ya birine anlatıyorsun yâda günlüğüne yazıyorsun. Aslında biliyorsun en başından her şeyin biteceğini. En başından biliyorsun her şeyin bir gün anlamını yiteceğini. En başından beri bu günler yitip gittiğinde, ruhunda büyük acıların yağmuru yağarken bu günleri hatırlamak isteyip ta fotoğraflara dalıp gideceğini… Aslıdan en başından biliyorsun onu bir gün kaybedeceğini. Fotoğraf makinesinin ufak düğmesine basarken onu bir gün yitireceğin, her şeyin bir gün anlamını yitireceği geçiyor zihninden. Fakat onun bakışlarındaki hoş manzaraya dalıyorsun ve her şeyi unutuyorsun. Aslında biliyorsun her şeyi en başından. Sadece o kadar seviyorsun ki kendine söylemekten bile çekiniyorsun.
Yunus Emre Öksüz...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.