- 756 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MAVİ'ye SÜRGÜN
( Hasretinle yandı gönlüm fonu eşliğinde yazılmıştır, aynı şekilde okunması tavsiye edilir :)
Arayışta olmak değil, birini beklemekti bu delice Mavi Sürgün.
kim olduğunu bilmediğin, ismi cismi olmayan, yüzü bir rüyanın ayışığı ardında saklı duran,
eşgâlsiz bir sevgili...
Yaradanın kalbine indirdiği yaftadan ruhunu bildiğin bedeni beklemek,
asırlara denk gelen siyah savaşlarla dolu yıllarca, pes etmeden ona eklenmek...
Öyle bir umud üflenmişki kalbine; hayali karakter değildir artık ,
karşına çıkan gerçekçi suretlerin yalanlarıyla, beklenen esas gerçektir artık O vuslatta...
İnanırsın O’nunda bu bekleyişi hissettiğine. Öyle ki; kendini alıkoyarsın tüm dünyevi aşklardan,
tadlardan, sevgi oyunlarından. Senin beklediğin gibi seni bekleyen biri var çünkü. Bilirsin, inanmışsındır;
senin gibi vuslat gününe şafak sayan,
bedenini ve ruhunu sana adayan birinin varlığına. Kendini aldatıp, nasıl ezebilirsin ki umut çiçeklerini aldanışlarda...
bir yafta vardır sadece, elindeki tek harita. Uzuvlarla görülüp okunamayan o listeyi asarsın başucuna.
Kapını çalan olduğunda, yaradanın kalbine yolladığı haritada yazanları karşılaştırırsın
kapı önündeki yabancıda.
hani bir resim olur da altında o kişiyi tanıtan bir yazı olur; kimdir, neler yapmış,
nerelerde savaşıp, kaç bahçeye tohum atmış... işte öyle bir bildirge, ama resimsiz.
Bulmacanın eksik parçası, O ruhu taşıyan bedenin sureti. Öyle yada böyle O bir Mavi, önemi yok kaşı gözü kaç can yakar,
elini sallasa ellisinden fazlası mı azı mı çarpar. Onun ruhu Mavi, bildiğim bu ya,
bulsam gözü kapalı asarım ömrü duvarıma...
Ama " acaba beni de karşılaştırır mısın o listede yazılanlara uyuyor muyum "diyenlerin
daha ilk dakikada saati oniki oluyordu.
onlar değil belki ama her karşılaştırma çabasında sabrı tükenen umudum balkabağı oluyordu ...
Kapı çalmayacaktı O, biliyordum. O kendini biliyordu zaten, benim ruhumu da. Geldiğinde burası benim yerim deyip
oturacaktı zaten tahtına. Madem öyle, artık kapıya bakmak da yoktu, oturup beklemek düşüyordu bundan sonrasında payıma.
Ama kolay mıydı öyle büyük aşk beklemek, kolay mıydı öyle yazılanlara birebir uyanı ha deyince karşında buluvermek...
Dua ile, sabır ile ellerim semada yalvardım hep yaradana;
" biliyorum ya Rab, salih kalb ile bekleyene aradığını ya kapısına getirirsin yada kendini onun kapısında buldurursun Sen.
Geçici dünyada geçici aşklara, yalanlara dalıp herkes olacağıma, O geldiğinde başım önümde yüzüm kızaracağına,
müebbet sürgün olayım Mavi’ye . Al beni, adım yazılsın aşk uğruna savaşan er listesinde. Silahımı bir an bırakırsam,
sırtımdan vursunlar o an, bu son savaş çünkü ’Kurtuluş Savaşı’ adı üstünde.
Oluru yok; ya kazanacağız, yada Mavi ile vuslat cennette..."
Ve bir gün içeri kapkara giysileriyle biri giriverdi. Öyle bir korktum ki,
anahtarı yoktu, kapıyı çalmamıştı, hadi Mavi geldi desem, bu kapkaraydı... Kovdum, kapı kilitlendi üzerimize.
Kaçmaya çalışınca takılıp düşüverdim üzerine. Ne saçma bir tanışmaydı bu böyle !
"Hey Allah’ım ne bitmez sınavım varmış" diye isyana düşecekken
açtı yaralarını,
-bak dedi: sende de var mı böylesi derin yaralar?
-Al bak dedim, aynı yerlerde var hem de aynısından .
-peki dedi, ben bir rüya gördüm karanlık bir gecede mavinin her tonunda.
ayışığı ardında yüzü seçilmeyen bir hayalle seviştim asırlara vuran yıllarca.
sen o merdivenden inip raylara sürüklenmek nedir bilir misin, dedi..
Sustum kaldım, beynim dondu ruhumu avuçlarında hissedince.
İmkan bile vermiyordum beklediğim Mavi olmasına.
Kara, kirli, eski bir adam mı benim asırlık bekleyişimin baş kahramanıydı yani?
Ama Rabbim öyle bir silkelediki ikimizi de, filmlerde, romanlarda göremeyeceğimiz deliller koydu önümüze.
sanki ; bunca zaman kanlı savaşlarda siyahlara yenilmeden bu güne geldiniz. Asırlık yıllar devirdiniz,
daha fazla zaman kaybetmeyin bundan sonrasında birbirinizi aramakla. Alın size ayna gibi ortak kesişimler,
aynı kederler, aynı kaderler... Aynı ruhu farklı iki bedene sarmıştı sanki
ve kolayca keşfedelim diye de binlerce ortak yazgı ile örülmüş ipuçları vermişti ömrümüze.
Bakakaldık birbirimize, konuşacak kelimelerimiz tükenmişti laf cambazı dilimizde.
İlk defa yaftada yazılanlarla karşılaştırma yapmamıştım, hatta vurulan kapılara bile bakmamıştım,
ama umudum vardı hep, inanıyordum bir gün rüyamın gerçek olacağına, beni bulacağına.
Başımı kaldırdım ve ne göreyim; Onun resmi altında yazılı duruyor haritam.
bundan sonrasında beyine görev düşer mi, kalbimi oturttum baş köşeye,
ne kadar ikram varsa sundum önüne... kalbim dediğime bakmayın siz , BİZ tek ruhu farklı bedenlerde yaşayan canlılarız.
Onun kalbi benim kalbim yok aramızda :)
BİZ Bİz olduk saniye farkıyla...
Şükürler olsun,Sürgünleri Mavi’ye sardırana , beden kavramını sildirip ruh aşkıyla yaşamayı öğretmişken,
O’nu taşıyan bedeni buldurana.
Şükür ya Rabbi, şükürler olsun sana!
♥ ♥ ♥
Mavi’ye Sürgün
Gülşen Mavi
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.