- 1164 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Kemalizmin Ermeniyle İmtihanı
Gündem, bugünlerde yine 1915 olayları. Tehcir mi, soykırım mı tartışmaları özellikle Türk düşmanı çevrelerde ısıtılıp ısıtılıp dolaşıma sokuluyor.
Sanki gizli bir plan için ince ince ve uzun süreli bir işçilik yapılıyor gibi.
Osmanlının son yıllarında Anadolu’da, Kafkasya’da gerçekte neler oldu tam anlamıyla dünyaya anlatabilmiş değiliz.
1877 Osmanlı Rus savaşı sonrasında yani halkın bildiği şekilde söylersek 1293 yılına tekabül eden, 93 Harbi diye de bilinen savaşın sürgünleri olan bir aileden , Anadolunun içlerine sürülen bir aileden gelmeme rağmen yaşanılan süreçle ilgili doyurucu bilgilere sahip değilim. Açık kaynaklarda da 93 harbi ve akabinde yaşanan sürgünlerle ilgili çok fazla doküman yok. Az sayıdaki muhtemel bilgi ve belgeden de Cumhuriyet dönemindeki harf devriminden sonra iyice koptuk toplum olarak herhalde. O dönemlerde yaşanan acıları sahiplenip ortaya çıkartan ve dünyanın önüne getiren bir çaba içinde olamadı maalesef Cumhuriyetimiz. Görmezden geldi, yok farzetti.
Ermeni tehciri ve o dönemde yaşananlarla ilgili kopartılan yaygaraya bugünlerde şahit olduğumuzda, bu eksikliği daha da çok hissediyoruz.
Çok küçük bir azınlık dışında Türk coğrafyası ve Türk milleti Ermeni soykırımını reddediyor.
Tehciri ve esnasında yaşanılan acıları kabul etmekle beraber, bunun bilinçli ve planlı bir soykırım olmadığında hemfikir çoğumuz.
Türk milliyetçileri, Türkün geçmişte yaşadığı bütün coğrafyaları ve kurduğu bütün devletleri de sahiplendiği için soykırım iddialarına doğal olarak en büyük tepkiyi gösteriyorlar. Osmanlı, Türk milliyetçisinin reddettiği bir geçmişi değildi hiçbir zaman çünkü.
Buna paralel olarak kendilerine ulusalcı adını veren Kemalist olarak da adlandırılan kesim ise bilindiği gibi Cumhuriyetten sonra Osmanlıyı ve İmparatorluk geçmişini reddederek, Osmanlının kurumlarını, herşeyini değiştirerek yeni bir devlet kurulduğu fikrini savundular.
Gerçekten de öyle idi durum tam da.
Cumhuriyet kurulduğunda Osmanlı ile ilgili hafızasını tamamen unutmaya programlanmıştı.
Saltanat hemen kaldırılmış, Hilafet kısa süre içinde kaldırılmış, rejim değiştirilmiş Cumhuriyet ilan edilmiş ve en önemlisi de Ülke artık Osmanlı İmparatorluğu değil, "Türkiye Cumhuriyeti" olmuş idi.
2. Dünya savaşındaki Yahudi soykırımını, savaş sonunda kabul etmek zorunda kalan Almanyanın durumu biraz farklı idi.
Almanya 2. dünya savaşında da, öncesinde de, 1. Dünya savaşında da, ve bugün de yine Almanya idi.1918 deki ihtilalden sonra cumhuriyet ilan etmişlerdi ve sonrasında hep ufak tefek isim farklarıyla "aynı devletin rejim değişiklikleri" anlamında bir süreklilik içindeydi.
Bizim Osmanlıyı yıkıp yerine yeni bir devlet kurmamızdan farklıydı yani.
Bütün bunlara rağmen Kemalist ideolojinin, yıkmaktan gurur duyduğu Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşandığı iddia edilen soykırım söylentilerine katı bir tepki göstermesi tuhaf bir çelişki gibi görünüyor.
Basitçe "Bana ne kardeşim, ben zaten Osmanlıyı yıktım, reddettim, yeni bir Cumhuriyet, ulus devlet kurdum yerine , öncesi ile bir ilişkim yok, olamaz da" anlayışıyla bu Ermeni soykırımı iddialarına uzak durması daha doğru olmaz mıydı?
Osmanlı Ermeniyle sorun yaşamış son yıllarında, geçmişte Yavuz Sultan Selim için alevi cemaati farklı iddialar ortaya atmış, değişik savaşlarda Perslerle, Araplarla, Balkanlarla kanlı ilişkilerimiz olmuş. Kemalizm, hepsinin hesabını vermeye hazır mı ki?
Ermeni tehciri ve bugün Fransanın, geçmişte başka ülkelerin iddia ettiği gibi soykırım iddiaları karşısındaki ulusalcı duruş ne anlama geliyor o zaman?
Bunu, ittihatçı gelenek olarak açıklayabiliyorum ancak..
Ulusalcıların ittihatçılıkla ve ittihatçı paşalarla duygusal ilişkilerine bağlıyorum daha çok bu hassasiyeti.
Talat, Enver, Cemal paşalar incinmesin diye mi acaba sadece Osmanlının bu dönemi için kendilerinden beklenmeyecek bir "Osmanlılılık" sergiliyorlar?
Öyle ya, bütün Osmanlıyı reddedeceksin ve sadece İttihatçı paşaların yedikleri nanelerle ilgili hassasiyet gösterecek, gerisini yine görmezden geleceksin?
Tutarlı mı bu?
Fransa hayranlığı ortak paydasında buluşan ittihatçı anlayışın bugün komik bir tesadüf olarak yine Fransanın "Soykırım yok demeye ceza veren" yeni yasasını eleştirmek durumunda olması ne kadar ilginç değil mi?
YORUMLAR
Erol arkadaş bu yazınız için teşekkürler.
Bu konuda bazı şeyler söylemek isterim,amacım tartışma açmak değil ama bazı tarihsel konulara açıklık getirmek .Bu tarih bizim tarihimiz.
Osmanlıyı Mustafa Kemal ve arkadaşları yıkmadı,Osmanlı kendi kendini yok etti.Çanakkalede yenerek geri püskürttüğümüz İngiliz;Fransız emperyalistleri aradan üç yıl geçmeden tek kurşun atılmadan Dolmabahçe Sarayının önüne demirledi donanmalarını.İstanbulda ve Anadoluda buna karşı gelmek isteyenlerin hepsini tutuklayıp bu günkü İstanbul Üniversitesi nin yerindeki Bekir Ağa bölüğüne doldurup,oradanda Maltaya sürmedilermi?Bu işgal güçlerine karşı kim kurşun sıkarsa padişahımız efendimize sıkmış olurlar,diye fetva yayınlamadılarmı?İzmiri işgal eden Yunan askerini o dönemdeki Osmanlı kadısı karşılamadımı? Arınç'ın dedesinin kardeşi olan zamanın Manisa valisi ve aynı zamanda kadısı olan Hüsnü efendi İzmir,Manisa ve havalisinin işgal belgesini imzalayıp vermedimi? Daha sonra Türk ordusu İzmire girmden 6 eylülde İzmirden Bir İngiliz Muhribi ile Atinaya kaçıp adını da Hüsnüyadis olarak değiştirmedimi.
Diğer bir konu,Yeni kurulan Cumhuriyet,Osmanlının tüm borcunu ( Düyunu-Umumiye ) üstlenip ödemedimi?
Ermeni meselesini Lozanda masaya getirirseniz bunu savaş nedeni sayarız deyip o konferanstan 4 sefer kalkılmadımı?Lozan da Sovyetler birliğinin dışında hiç bir ülke destek vermezken bunlara karşı yiğitçe direnilip Türkiyenin kuruluşunun tüm dünyaya kabul ettirildiği tapu senedi,Osmanlının muhalefetine rağmen alınmadımı? Osmanlı bir imparatorluktu ve bu günde yapılmaya çalışldığı gibi bölgelere ayrılıp bölüşülmedimi? Oysa Türkiye Ulus devlet olarak tarih sahnesine çıktı.Batı yani sanayi devrimini gerçekleştiren ülkeler bu uluslaşma sürecini 2- 3 yüz yıl önce tamamlamıştı.
Ermeni meselesi emperyalizmin kışkırtmaları sonucu ortaya çıkmış ve Osmanlı ordularını arkadan vuran bir ihanetin öyküsüdür.Bunu o zamnki Ermeni başbakanı Kaçanudze itiraf etmiştir.Bu gün de bu konuyu kaşıyanlar müttefik bildiğimiz batılı kan emicilerdir.
Emek verip böylesi bir yazı yazdığınız için teşekkürler fakat bazı noktaları yeniden gözden geçirip daha doğru bilgilerle güncellerseniz sevinç duyarım.Saygılar sevgiler.
erolbasci
Çok değerli kardeşim
Haklı ve yarinde görüşlere yer verdiğiniz yazınızı dikkatle okdum.
Sırf o zamanki baskılara ve oyunlara alet olan yöneticilerin emri ile kurulan düzmece mahkeme ile
haksız ve adaletsiz şekilde idama gönderilen Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey'in (ben Boğazlıyan doğumluyum ve Milli şehit Kemal Beyin anıtını Boğazlıyan'a kazandıran kişiyim) ve bütün o yıllarda olup bitenlerin belgelere dayalı araştırılması ve incelenmesi ile tehcir olayının bir soykırım olmadığı açık.
93 Harbinde doğudan göçenlerin çoğu İç Anadolu'da (Yozgat ve çevresinde daha çok ) yaşamaktadır.
uzun uzun anlatılmakla bitmez. yazınızda çok güzel yer vermişsiniz bu konulara.
selamlarımla kutlar başarılar dilerim.
iki önemli kaynak : Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey-Yazarı İhsan Kurt- kum saati yayanıları
Davalar -hazırlayan Av:Argun Bozkurt -Ankara Barosu yayını başka kaynakları da ilerde size yazarım.
Ermeni soykırımı hiç bir zaman olmamıştır. soykırım geleneği sadece türklerde değil, bütün asya halklarında da yoktur. 650 yıllık osmanlı imparatorluğu asimilasyon bile yapmamıştır. neden soykırım yapsın?.. soykırım batının vazgeçilmezidir. 93 harbi nin acılarını yaşayan babaannem ki,( ermeniler bütün ailesini ahırda kesmişler. ) böyle bir şey olmadığını, ailesini katledenlerin fanatik ermeniler olduğunu, ermeni dostlarının bile onları lanetlediğinden söz ederdi...'' bizim çeteci, kandırılmış ermenilerin dışında çok güzel ve candan ermeni komşularımız vardı''derdi. bize ne osmanlı yapmış demek yanlışların en büyüğü olur. olmayan şeyi niye kabul edelim? fransızlar önce cezayir de yaptıkları soykırımın hesabını versinler. 30 milyon Kızılderiliyi , toplama kamplarında 7 milyon yahudiyi yok eden osmanlı değil her halde...o acıları yaşamış bir aileden gelmeniz hesabiyle meseleye biraz daha tarih ışığında ve gerçekçi bakmanızı öneririm. sevgiyle saygıyla..