12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2329
Okunma

BÖLÜM - 1 - PASİNLER’İN KURTULUŞU
Bu ilk bölümde Pasinler’in düşman işgalinden değil ama daha büyük bir felaketten kurtuluşunun hikayesini okuyacaksınız.
Erzurum’un Pasinler İlçesinden Erzurum merkeze taşınıyorduk. Üç beş parça eşyamızı tren garına göndermiştik. Tren gelmeden önce tartılacaklar ve ağırlığı nispetinde taşıma ücreti ödeyecektik onlar için.
Komşularımızın yüzlerindeki hem üzüntü hem de büyük bir sevinci aynı anda okumak mümkündü. Üzülüyorlardı çünkü: Makbule Hanım gibi dünyanın en iyi dostu, Kani, Sami ve Naci gibi dünyanın en tatlı çocuklarından ayrılıyorlardı. Seviniyorlardı çünkü Raci’den kurtuluyorlardı.
Raci Kim mi? Babamın üç no lu oğlu. Benden bir yaş küçük olan kardeşim. Pasinler , Pasinler olalı ( Ya da Hasankale ) Öyle bir felaketle tanışmamış. Öyle ki neredeyse Pasinler halkı Alparslan’ın babası Çağrı Bey’e küfür edecek hale gelmişler 1048 de Pasinler Savaşı ile bu toprakları feth ettiği ve sırf bu yüzden 1963 de Raci’nin Pasinler’e gelmesine dolaylı da olsa vesile olduğu için.
Raci bir felaket. Erzurum şivesiyle Raci bir zulum.
Komşular toplandı. Gözyaşları içinde önce anneme sonra abim, ben ve Naci’ye sarılıp öperek ağladılar. Hepsinin ellerinde tenekeler ve sopalar vardı. Hatta kimisi boynuna asmıştı tenekeleri. Davul-zurna da getirmişlerdi.
-Makbule Hanım. Seni ve üç evladını ne kadar sevdiğimizi biliyorsun. Ama kusura bakmazsan siz gittikten sonra biz arkanızdan teneke, davul-zurna çalacağız. Raci’nin kasabamızdan gitmesini kutlamak için. N’olur bize darılma. Gönül koyma. Hakkını helal et.
-Komşularım. Size nasıl darılırım ben. Hani kendi evladım olmasa. Ben de sizin gibi bu kasabada yaşayan biri olsam ben de teneke çalardım onun arkasından. Canınızı sıkmayın siz. Bu Raci’den kurtuluşun tadını çıkarmaya bakın.
Biz istasyona doğru ilerleyerek gözden kaybolunca arkamızdan davul-zurna, teneke ve ‘’Tey tey tey’’ sesleri birbirine karıştı.
BÖLÜM - 2 - ERZURUM’UN EN KARA GÜNLERİ
‘’Şer Raci’’ artık Erzurum’daydı. Önce Çırçır Mahallesinde yaptığı icraatları sebebiyle mahalle muhtarının da baskılarıyla mahalleden kovdurdu tüm ailesini…Yani bizi… Daha sonra da Veyis Efendi Mahallesinde icra-i sanat eylemeye başladı.
Dünyada Raci’nin dostu olan sadece iki meslek erbabı bulunuyordu: Birincisi camcılar. İkincisi de hurdacılar. Mahalledeki tüm binaların camları en az bir kere Raci tarafından kırıldığı için camcılar onu çok seviyor ve sık sık ödüllendiriyorlardı. Hurdacılar ise evlerin çatılarına çıkarak söktüğü kurşunlar ve tenekeler dolayısıyla sevmekteydiler Raci’yi.
Veyis Efendi mahallesinde iki katlı bir ahşap bir evde oturuyorduk. Evin iki katı da bize aitti. Babam alt kata bir sürü hayvan aldı. Tavuk, horoz, hindi, tavşan ve kekliklerimiz vardı. Ama bir gün nereden girdiyse bir kedi içeri girip de kekliklerden birini mideye indirince bizim Raci artık tam bir kedi düşmanı oldu. Hatta inanmayacaksınız ama baktım bir gün bir kediyi yakalayıp kuyruğundan tavana asmış. (Bu arada kendisinin her tarafı tırmık içinde tabii ki.) Pantolon kemeriyle Allah yarattı demeden dövüyor. Kediyi elinden zor aldım. Zavallı hayvan bayılmıştı.
BÖLÜM - 3 - ERZURUM’UN KURTULUŞU - İSTANBUL’UN İŞGALİ
Erzurum’un bütün camilerinde ve evlerinde şükür namazları kılındığı gün bizim aile İstanbul’a doğru yola çıkmıştı trenle. Erzurumlular bu gün hâla Raci’nin bir yılda verdiği tahribatın yaralarını saradursunlar Raci artık İstanbul’daydı.
Raci uzun bir süre şerliğe devam etti. Orta okul yıllarında Matematik öğretmenine parmak atmaktan, Lise yıllarında da Edebiyat Öğretmeninin masasına çıkıp göbek atma suçlarından disiplin cezaları aldı. Babamdan öldüresiye dayak yedi ama şerlikten asla vazgeçmedi.
On yedi on sekiz yaşlarında bu sefer siyasetle yakından ilgilenmeye başladı. Ama hiç de bildiğiniz gibi değil. Nerede bir miting olsa bizim Raci orada. Bir gün bakıyorsunuz ‘’Halkçı Ecevit ‘’ diye bağırmaktan sesi kısılmış, ertesi gün ‘’ Başbuğ Türkeş ‘’ Tabii ki ‘’Silkele Demirel’’ ‘’Mücahit Erbakan’’ da ihmal edilmiyor. Her gittiği mitingde omuzlara alınıyor ufak tefek olduğu için. Gazetelerde boy boy resimleri çıkıyor. ‘’ Oğlum bir gün gebertecek seni birileri ajan diye’’ diyoruz ama sallamıyor. ‘’Boş verin ya beleşten eğlence, hem karnımı da doyuruyorlar daha ne olsun ‘’ diyor.
İşte böyle bir vatandaş olan Bizim Raci en büyük vukuatını da askerlikte işliyor.
BÖLÜM - 4 - O ŞİMDİ MAALESEF ASKER
Askerde tankçı oluyor Raci. Bir gece nöbeti öncesinde gecenin parolası veriliyor. Parola: ‘’ HANGİ KAPIYI ÇALSAM KARŞIMDA BURUK ACI ‘’
O gece Raci tank nöbetine gönderiliyor. Nöbet başlıyor. Yarım saat kadar sonra fena halde sıkışıyor bizimki. Yakında tuvalet filan yok. Nöbet mahallini bıraksa o da olmayacak. Hemen tankın birinin arkasına geçip oraya yapmaya karar veriyor. Amacı işini hallettikten sonra üzerini toprakla örtüp kimseye çaktırmayacak.
İşini hallediyor. Pantolonunu çekip kemerini bağlarken bir bakıyor bir gelen var. Dikkat edince gelenin nöbetçi subayı olduğunu görüyor. ‘’Eyvah ki eyvah’’ adam kakayı görürse o askerlik bitmez. Hemen aklına bir fikir geliyor ve bağırıyor.
-Dur Kimdir o?
-Benim evladım merak etme. Nöbetçi subayı….
-Parola?
-Oğlum benim dedim ya.
-Ben anlamam parola?
- Tamam tamam parola ‘’ Hangi kapıyı çalsam karşımda buruk acı ‘’
-Yanlış parola. Dur kimsin?
-Ulan öküz oğlu öküz. Parolayı da söyledim daha ne istiyorsun.
Raci mermiyi namluya sürüyor.
-Parola yanlış. Ateş edeceğim. Ya defol git her kimsen, ya da sen bilirsin artık.
-Tamam tamam. Nöbet bitince ben senin ( biiippp biiippp bippp )…
Subay gidiyor. Bir saat kadar sonra da nöbet bitiyor. Tabii ki nöbet biter bitmez bizimki nöbetçi subayının karşısında.
-Ulan it herif. Sana parolayı da söylediğim halde bana nasıl namlu doğrultursun sen?
-Ama komutanım yanlış parola söylediniz.
-Nesi yanlış lan nesi yanlış? Parola ‘’ Hangi kapıyı çalsam karşımda buruk acı ’’ değil miydi?
-Hayır komutanım.
-Neydi peki?
-’ Hangi kapıyı açsam karşımda moruk hacı’…Bu değil miydi parola?
Komutan basıyor kahkahayı.
-Ulan dansöz gördüm ama senin kadar iyi kıvıranını görmedim.
Netice mi?: On gün katıksız hapis.
BÖLÜM - 5 - GÜNÜMÜZDE RACİ
Aaaahhhh Ahhhh bakmayın siz şimdiki Raci’nin süt dökmüş kılıbık kedi hallerine. Bir zamanlar kartaldı ya evlendikten sonra yenge hanım sağ olsun ne tüy koydu ne telek. Şimdi oldu bir melek.