SİHİRBAZ DERVİŞ
SİHİRBAZ DERVİŞ
Padişah birgün tahtında otururken,ensesinede bir bit yakalıyor,biti eline alıp ezip yere atıyor,attığı bit birden kocaman bir manda yavrusu olmuş,
Padişah şaşırmış,bunu kime anlatsam ne inanır,ne de bilebilirler diye düşünmüş,ve ülkesine haber salıp hikayesini anlatmış,bu mandanın nasıl oluştuğunu bilene,dünyalar güzeli kızını vereceğini ilan etmiş…
Pek çok kişi şansını denemiş ama bulamamışlar,
Günlerden birgün,tesadüfen bir dervişin yolu bu ülkeden geçiyormuş,söylentileri duyan derviş
-ben bunu bilirim ama padişah sözünde durup kızını verirmi diye sormuş?
Padişaha bunu bildiriyorlar,padişah dervişi huzuruna çağırıyor ve soruyor!
Derviş de anlatıyor,padişahım siz bir gün tahtınızda otururken ensenizde bir bit buldunuz,onu yere attığınızda bu manda yavrusu oldu demiş…
Padişah çaresiz kızını bu dervişe vermiş,
Derviş kızı alıp ülkesindeki kırk odalı sarayına götürmüş,dervişin çok gür siyah saçları varmış,
Kız kırk odalı sarayı gezmiş,yalnız bir tanesinin kilitli olduğunu farketmiş,hep o odayı düşünür olmuş, ama anahtarının yerini bulamıyormuş…
Günlerden bir gün derviş kıza saçlarımı tararmısın diye sormuş!,kız başlamış dervişin saçlarını taramaya,tararken birde görmüşkü gür saçların arasında bir anahtar var, gizlice bu anahtarı alıp koynuna saklamış,
Merakını yenemeyen kız gidip anahtarla kapıyı açmış,başını içeriye uzatmış,
İçeride bir ibrik,bir seccade,birde havlu varmış,kız düşünüş düşünmüş bir anlam verememiş,
Odanın neden kilitli olduğuna….meraklanıp içeri girmiş,pencereye doğru gitmiş, gördüklerine inanamamış!!!!
Bir mezarlık…. Ve yeni gömülmüş bir ölüyü çıkartıp yiyormuş derviş! O anda kızın kendisini gördüğünü farketmiş..
Kız da korkudan odayı kilitleyip kaçmış oradan,odasına sığınmış.. biraz sonra derviş kızın babasının kıyafetinde odasına gelmiş,sanki babasıymış gibi,kızına dervişten memnun olup olmadığını sormuş,
Kız da babası sandığı dervişe, iyiyim babacığım lakin,dervişin saçında anahtar der demez,
Derviş hıııımmm demiş,kız onun derviş oldunu fark edip çok korkmuş,
Ertesi gün de annesi kılığında gelmiş yine sormuş,nasılsın kızım memnun musun dervişten diye
Kız da tam yine saç ve anahtar diyecekken derviş hııımmmm demiş,kızcağız yine çok korkup susmuş,
Kızcağız günlerini korku içinde geçirirken bir gün derviş ona istersen şehirde güzel bir hamam var seni oraya götüreyim,temiz pak yıkan temizlen demiş….
Tamam demiş kız beni yıkayıp öyle yiyecek diye düşünmüş,korka korka peki olur demiş
Birlikte gitmişler,derviş ben hamamın kapısında seni bekliyorum demiş,kızı içeriye göndermiş,
Zavallı kız yıkamak yerine bir kurnanın önüne oturup ağlıyormuş,hamam çok kalabalıkmış,şehre yolları düşen kalabalık bir grup çingenelerde hamamdaymışlar…onlardan birisi ağlayan kızın yanına gelip, neden ağladığını sormuş,kızda başına gelenleri bir bir anlatmış,çingene kadın sen üzülme, biz seni birazdan kılığını değiştirip aramıza alır çıkartırız demiş,kızcağızı alına al,moruna mor,ne buldularsa giydirmişler,ve hamamdan kaçırmışlar..derviş boş yere orada bekleye dursun..
Kızcağız çingenelerle birlikte yaşamaya başlamış,
Günlerden bir gün çingeneler derede yıkanmaya gitmişler,tabiki kız da birlikte..
O sırada yolu oradan geçen bir prens, kızı görmüş ve aşık olmuş,
Çingenelerin başından kızı istemiş,onlarda vermişler,kız bütün başından geçenleri prense anlatmış,
Dervişten çok kortuğunu,kendisini bulursa öldüreceğini,persinde başanın derde girmesinden korktuğunu anlatmış,
Prens de kızı teselli edip,gerekirse denizin ortasında bir şato yapıp,orada yaşatacağını söylemiş,ve gerçektende denizde bir şato yaptırıp,orada evlenmişler..ve bir çocukları olmuş,
Mutlu yaşayıp giderlerken,bir gün pazara çok kıymetli büyük bir halı geliyor,köylüler bu halı olsa olsa prensin şatosuna layık tır deyip,halıyı prense hediye ediyorlar..halıyı büyük salona seriyorlar,
Kız üzerinde gezindikçe halı kızın ayaklarına batıyor,başkaları yürüdüğünde batmıyor,kız anlıyorki bu derviş,izini bulmuş onu öldürecek,hemen prense bu halıyı atmasını söylüyor,halıyı atıyorlar,
Günlerden bir gün prens pazarda gezerken çok güzel bir kırbaç görüp alıyor,getirip odalarının duvarına asıyor,lakin kız her kırbaca baktığında duvardaki kırbaç sallanıyor,kız yine prense şikayet ederek onu atmasını söylüyor,prens şaşırıyor,eşinin evhamlı birini olduğunu düşünmeye başlıyor,ama kırbacı da atıyor,
Günler böyle sürüp giderken yine şehir pazarında dört boynuzlu güzel bir koç satılıyormuş,prense haber vermişler,o da çok beğenerek satın almış şatolarına getirmiş,lakin koç her kızı gördüğünde başını sallıyormuş,kızcağız yine çok korkmuş prense,onu atmasını çok korktuğunu söyleyince,prens bu sefer ona inanmamış,
O gece prens derin bir uykuya dalınca,odada gürültüler duyan kız yatağından fırlayıp beşikte yatan,küçük bebeğini dervişin yediğini görmüş,çığlık çığlığa bağırmaya başlamış,çocuğunu kurtarmaya çalışmış ama başaramamış,
Şaşkın şaşkın sağa sola koşarken aklına,yavru iken alıp büyüttükleri kaplan gelmiş aklına,dervişi şiddetli bir şekilde onun üzerine itmiş,kaplanda onu parçalayıp yemeğe başlamış,
Kızcağız bir taraftanda bağırıyormuş,lütfen başını yeme o pis dervişin,prens bana inanmıyor diye yalvarıyormuş, o arada derin uykusundan uyanan prens olanları görmüş,
Ona inanmadığı için binlerce özür dilemiş,
Bundan böyle daha birçok çocukları olmuş ve korkusuzca mutlu bir şekilde yaşayıp gitmişler..
Kötülerde sonunda cezasını bulmuş.
YÜZYILLIK MASALLAR,EMİNNUR ACAR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.