- 1180 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BİR SUAL..
“HANE” EKİ NİÇİN KALDIRILDI?
BU DURUMDA “HÂNE” Mİ; YOKSA “ANE” Mİ, DİYECEĞİZ?
.) “POSTAHÂNE”, .) "HASTAHÂNE", .) "MEYHÂNE", .) "PASTAHÂNE", .) "TOPHÂNE,
.) "BARUTHÂNE", .) "GÜLHÂNE" , .) "ŞİŞHÂNE" , .) "KERHÂNE", .) " KIRAATHÂNE",
.) "DOĞUMHÂNE", .) "TÂMİRHÂNE", .) "YAZIHÂNE", .)"YATAKHÂNE", .) "MUAYENEHÂNE",
.) “BAKIMHÂNE”, .) “DERSHÂNE”, .)“İMÂLÂTHÂNE”,.)“İBÂDETHÂNE”,.) “DÖKÜMHÂNE”,
.) “YETİMHÂNE”, .)“AMELİYATHÂNE”, .) “BUZHÂNE”, .)“MÂLİKHÂNE”, .)“DARPHÂNE”,
.) “DARPHÂNE”, .)“BATAKHÂNE”, .)“KENEFHÂNE”,.)“SİLÂHHÂNE”, .)“TİCÂRETHÂNE”,
.) “MEMİŞHANE”, .)“RASATHANE”.. VD.
BİLİNDİĞİ GİBİ:“HÂNE”, “EV” DEMEKTİR.
MESELÂ; “SİZİN KÖY KAÇ HÂNE?” DİYE SORMAK YERİNE;
-MERAK BU YA-: “SİZİN KÖY KAÇ ANE” DİYE Mİ, SORACAĞIZ?
HER KELİME EN ÇOK NEREDE KULLANILIYOR?
“UMÛMİ”: “Umûmi helâ”;
“GENEL”: “Genel ev”;
“ÖDEV”: “Ev ödevi”,
“VAZİFE”: ”Vazife namustur”;
“TERÖR”: “Terör örgütü”;
“ÖRGÜT”: “Terör örgütü”;
“MESAİ”: “Fazla mesâi”;
BİR LÛTFEN DAHA..
Lûtfen; “ya da” bağlacını; “veyâ” bağlacı yerine kullanmayınız.
Dil âlimleri “ya da” bağlacının şöyle kullanılacağını haykırıyorlar:
“Ya tatlı yeyiniz -yiyiniz-; ya da yemeğe devam ediniz” gibi..
Eğer bu iş biraz merâsimli geliyorsa;
“Tatlı yeyiniz; veya yemeğe devam ediniz” denilebilir.
Ammâ.. lûtfen şöyle demeyiniz ve yazmayınız:
“Tatlı yeyiniz; ya da yemeğe devam ediniz” demeyelim.
İşte; buna yaygın yanlış deniliyor.
BİGİSAYARDA HARFLERE “ŞAPKA İŞÂRETİ” NASIL KONULUR?
*Evvelâ, haflerin sol tarafında bulunan “SHIFT” düğmesine tıklayınız;
*İkinci olarakta sağ tarafta bulunan “SHIFT” düğmesini basılı tutarak, ’3’ rakamının üstünde bulunan “şapka” işâretine de tıklayınız;
*En son ise, kullanacağımız harfe tıklayınız; alın Size şapkalı bir harf..
PEKİ.. BU ŞAPKAYI HANGİ KELİMELERİNİN
HANGİ HARFLERİNDE KULLANACAĞIZ?
Bu iş için en kestirme yolu:Bahsedeceğim lügâte sahip olmak:
Yukarıda resmi bulunan bu Kitap, 23X32 ebâdında ve tam 1.402 sayfadan meydana geliyor..
Ve Lügâtte yok yok.. Aranan her kelime mevcut. Olması îcâbeden kelimelerde "düzeltme işâretleri" de konulmuş... Bu Lügât’a sahip olmak, kaçırılmaması gereken bir fırsat..
Milliyet Gazetesi ve İlhan Ayverdi imzalarını taşıyan "Misâlli Büyük Türkçe Sözlük" her eve
lâzım.. Sözlük, Milliyet Gazetesi’nden kupon karşılığı alınabileceği gibi; piyasadan da temîn edilebilir.
Yalnız lügât çok çok büyük, kitabı almaya tek başınıza gitmeyiniz; lûgat kocaman olduğu için taşıyamazsınız.
Yok eğer, “ben lügât-mügat alamam” diye meseleyi kafanızda büyütüyorsanız şöyle yapınız:
Söz gelimi “hâlâ” yazacaksınız.
Yazdınız ammâ bu “hala” babanızın kız kardeşi olan “hala” oldu.. Hâlbûki Siz “hâlâ” kelimesini yazmak istiyorsunuz. Bu durumda şöyle yapınız: “Hala” kelimesindeki “a” harflerini birazcık yumuşatarak ve uzatarak okuyunuz; yâni: “Haalaa” şeklinde okuyunuz; eğer kelimeyi bu şekilde okuduğunuzda istediğiniz kelimeyi elde ediyorsanız, mesele tamamdır.
Peki; bir deneme yapalım:
Kullanacağımız kelime; “lakin” olsun. Şimdi, “düzeltme işâreti” olmadığı zaman, bu kelime; “lakin” şeklinde okunur. Tıpkı leyleğin “lak lak” ötüşü gibi bir ses.. Yok eğer, bu kelimede bulunan “a”harfini birazcık yumuşatıp, birazcık da uzatarak okursak; yâni “laakin” şeklinde okursak; eğer istediğiniz ses bu ise, mesele anlaşılmıştır: Demek ki; bu kelimede bulunan “a” harfi; “â” harfi olacaktır.
Bilmem ki; anlatabildim mi?
Ek Bilgi:” ’Düzeltme işâreti’ ne ihtiyaç yok” diyenlere şunu hatırlatırım: Unutmayınız ki; esâsında “lokum”
kelimesinin “o” harfi ile; “dokuma” kelimesinin “o” harfi bile birbirinden farklıdır. Doğru olan şudur: “Lôkum..” Ammâ kime anlatırsın, kime dinletirsin.
Dünkü yazımızda demiştik ki:
oooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo SIK KELİME DEĞİŞTİRMEYE BİR MİSÂL
Türkçe’de çok, hemde gereğinden çok fazla sıklıkta kelime değiştiriliyor. Bu işin sayılamayacak kadar çok mahzûru var: Gelecek nesillere güzel, anlaşılır bir dilden tutun da; Türk Dünyası arasında
dil birliğini sağlayamamak gibi pek çok zararı var.
Şimdi bir misâl sunuyorum; bu misâl “çok sık kelime değiştiriliyor” cümlemi teyit ediyor:
Bir zamanlar
“VETİRE” kelimesi varmış; bu kelime yerini: “MÜDDET” kelimesine bırakmış; bu kelime de yerini:
“VAKİT” kelimesine bırakmış; çok kısa bir zaman sonra; bu kelime de yerini:
“ZAMAN” kelimesine terk etmiş; derken, bu kelime de yerini;
“SÜRE” kelimesine bırakmış ammâ bu kelimeden de usanıldığı için son olarak;
“SÜREÇ” kelimesi tahtta oturmuş; bu yazı yazılırken -eğer değiştirilmedi ise- tahtta “SÜREÇ” oturuyordu.. Şimdi içinde “SÜREÇ” kelimesi bulunmayan konuşma ve yazı hemen hemen olmuyor.
“GEL SÜREÇ”,
“GİT SÜREÇ”..
Vay babam vay..
Demek ki; Cumhuriyet döneminde sâdece bir kelime sekiz defa katledilmiş.
Bütün bunlara karşılık elin “TIME” kelimesi dimdik ayakta..
ooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo
Bu söyleyeceklerimi de yukarıdaki sözlerin ışığında değerlendirebiliriz:
“Zaman” kelimesinin yerine “süreç” kelimesi getirildi ya; haydi bakalım, bu çiçeği burnunda kelime ile: “zaman zaman” denilebilir mi?
“Vakit” kelimesini yerine “süreç” kelimesi getirildi ya; haydi bakalım, bu ’acar’ kelime ile “vaktiyle” denilebilir mi?
Dahası var; “müddet” kelimesinin yerine “süreç” kelimesi getirildi ya; haydi bakalım, bu yepyeni kelime ile “devlet-i ebed müddet” denilebilir mi?
Zorlama ile hepsi denir.
Elin oğlu; “olasılıksız” diye bir kelime bile kullanıyor.
Güyâ; “imkân ihtimâl harici” diyecekler ammâ bu kelimelere dilleri dönse bile kalemleri dönmüyor ki..
“Süreç” kelimesi şu söze biraz yakışıyor, gibi:
“Sür eşşeğini Niğde’ye..”
YORUMLAR
Vehbi Okur
Yazdıklarımı mühimsediğiniz için çok teşekkür ederim.
Allah râzı olsun.
Yazınızı sonuna kadar dikkatlice okudum Efendim. Tam da sonunda "Şür eşşeğini Niğdeye" dediğinizde Şair Abdurrahim KARAKOÇ'un OHAAAA..." deyişi geldi aklıma. Sizin kaç zamandır yazdığınız bu dertlerimizi, ve bu dertleri başımıza musallat edenleri ne güzel anlatmış. Ben yorum değil müsadenizle bu şiiri bırakmak istiyorum sayfanıza.
Selam, saygı ve hürmetlerimle...
OHHAAA!..
...
Sığır, davar, geyik ve gergedan
cinsinden özür dileyerek
...
"Arı dil", "Öz Türkçe" deyip durursun,
Kabuk Türkçe var mı ulan boynuzlu?
Akıl´ı beğenmez, "us"uydurursun,
Bir değil, beş değil hilen boynuzlu
...
Lokantanın adı"sosyal otlangaç",
Ana"doguraç" mış, baba"doguraç"...
Zehirin seksen küp, boyun kırk kulaç!
Yoktur senin gibi yılan boynuzlu
...
Mecburiyet"zorun", mesele"sorun";
Dedenin dilinden anlamaz torun
Bölünsün mü yani dün ile yarın,
Tarihlere karşı gelen boynuzlu!
...
Boynuzlusun ama, değilsin boğa,
Sence şuur"bilinç", tabiat"doğa"
Ağzından düşmüyor "emekçi, ağa",
Milleti ikiye bölen boynuzlu
...
Hostes"gökgötürü konuksal avrat",
Bu ne nane, bu ne tursu be gavat?
Hadi"tilcik"taze, kelime bayat...
Var mı manasını bilen, boynuzlu?
...
İstiklal marşına neden ötürü,
Bir"ulusal"soktun, bir de"düttürü"?
Ve derken"bağımsız"eyledin hürü...
Her gün bir havadan çalan boynuzlu
...
Eser neden"yapıt", şiir neden""yır"?
Cümle neye "sözcük"olsun be hınzır?
Bu ağacta dal koymadın, kır ha kır...
Nazımof´tan arta kalan boynuzlu
...
Piskolojiye "ruhbilim" diyen,
Sonra "zivindirik bilek" eyliyen,
"İlginc" etiketli binbir b...yiyen,
Hep sendeğil misin gülen boynuzlu?
...
Refakatinde mi?"Eşliğinde" mi?
Gidersin azıya almış da gemi
Her nerede görsem tanırım seni,
İçin yalan dışın yalan boynuzlu
...
Örnekler saymakla bitecek olsa,
Verdiğim ders sana yetecek olsa,
"Koşullar" müsade edecek olsa,
Derdim filan, filan boynuzlu
...
ABDURRAHİM KARAKOÇ
Vehbi Okur
Yazdığınız görüşleri severek okudum.
Allah râzı olsun.
Abdurrahim Karakoç Ağabey'imin sağlık durumu nasıl?
İnşaallah eski sağlığına kavuşmuştur.
SELÂMLAR.
TTK.