- 2037 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
...ANADOLU İSTİLASI...
1071 Malazgirt,Alpaslanın kapılarını açtığını söyler tarih,kavimler göçüyle başlayan ağır aksak at sırtında göçebe olarak gelinmiştir gidilen yerlere,aslında göç hala devam etmektedir,ama ulus devlet anlayışının ve milliyetçilik kavramlarının gelişmesi sınırları belirlemiş,devletler oluşmuştur.
Gidişat nereyedir? birinci dünya savaşında eğemen güçlerin tüm girdikleri yerlere yerleşke kurmak,onları sömürge haline getirmek istemeleri sebebiyle,pasta masada bölüşülmüş,özellikle ingiliz politikasının egemen olduğu görüş tüm dünyayı gücünün yettiği ölçüde ele geçirmekti,ortadoğuda yeni mezhepler kurarak,milliyetçilik akımlarını destekleyip yüz yıllar boyu imparatoluğa bağlı tebayı ayaklandırdılar,1900 yılında İngilteredeki sanayi devriminin çarklarını buradan elde edilecek petrolle döndürmeyi amaçlamışlardır.
Birinci dünya savaşında yeterli güç elde eden emperyalist ülkeler daha iyi sömürü elde etme ve palazlanmakta olan ülkeleride ortadan kaldırma adına yeni seneryolar üretilip katkısını bu işler için harcayan ingiliz yahudileri ve mason locaları kurbanını çoktan belirleyip düğmeye bastılar,ikinci dünya savaşı başlamış oldu.
Tüm dünya altı yıl süren korkunç savaşın batagına saplanıp milyonlarca insanın kanının akmasıyla son bulmuştur,o dönemin diktatörü Hitler Almanya’da iktidarı ele geçirmiş,birinci dünya savaşındaki askersiz bölge olması gereken yere asker çıkararak anlaşmaları bozup,tüm avrupada faşist bir insanlık ayıbı yaşanmış,bir çok kasap denilen caniler türemiştir,insanlar ırklarından dolayı fırınlanmıştır.
Akla şöyle bir soru gelebilir ?bir slav yahudisi olduğu idda edilen hitler neden kendi ırkdaşlarına bu zulmü yapmıştır,Yine iddaa şudur ki,vadedilmiş toprakların sahibi olmak isteyen yahudi cemaati dünyanın her yerine dağılmış oldukça varlıklı ve bulundukları ülke ekonomilerini yöneten geneli egemen sınıfın insanlarıdır,hiç bir fert kutsal olmasına rağmen Kudüse ve vadedilmiş topraklardenilen Kenan iline yerleşmeyi kabul etmemiştir,vadedilmiş topraklar bu günkü mezepotamya ve harran ovasını içine alan coğrafyadır,şimdi asıl sorunun cevabı burdadır.
O dönem ki yahudi toplum mühendisleri Avrupanın bir çok yerinde genel olarak rahat yaşayan vatandaşlarını her türlü imkanları sunmalarına rağmen vadedilmiş topraklara gitmeye ikna edememiştir,dünyadaki iki din devletinden biri olan İsrail,faşist nazi ideolojisi ile yahudi vatandaşlarını fırınlayıp,toplama kamplarına yollayarak bir insanlık dramının yaşanmasına sebep olmuş,bu bıktırma politikasıyla yahudi vatandaşlarının bir kısmını ortadoğuda kurulacak israil devletinin oluşması için zemin ve basamak olmuştur.
1945 yılında biten ikinci dünya savaşından hemen sonra 1947 yılında İsrailoğulları dünyaya hakim olacak devleti inşa etmiştir,esas taş yerine konulmuşplanın geriye kalan evresi tamamlanmalıydı.
İkinci dünya savaşından sonra dünyada ciddi bir Amerikan gücü hissedilmeye başlanmış o güne kadar hakim güç olan ingilterenin bulunduğumuz coğrafyada direnci bir hayli kırılmıştır.
Bu olaylar olurken bizim yerimiz neresiydi ? Enver paşa himayesindeki ordumuz alman saflarında yer alarak bizde yenik sayıldık,insanların hangi misyondan geldiği çok önemlidir,o misyon dünyaya nasıl baktığını gösterir,Enver paşada Alman ekolünden geldiğinden bizi alman saflarına sürüklemiş ve osmanlının dünyaya havlu atmasına sebep olmuştur,ikinci dünya savaşında ise egemen güç ingiltere bizi baskı altına alarak savaşta yer almamızı istemiş,büyük bir diplomasi sınavında Adana’da (yenice)yapılan İnönü,churchıll görüşmesi İnönü’nün akıl oyunlarıyla kazanılmıştır.
O dönem ki dik ve onurlu durmasını bilen,birinci dünya savaşından yeterli dersleri alan İnönü savaşa girmeyi reddederek büyük bir sınavı başarıyla geçmiştir,fakat son otuz yılda o kararlı düzgün devlet adamları yetişmemiştir,teslimiyetçi,tuz buz olmuş insanlar devleti yönetmeye talip olup,yönetmişlerdir.
Lozan görüşmelerindeki İsmet paşanın yaşadıklarını hatırlatmadan geçemeyeceğim,İngiltere adına lord curzon,genç Türkiye adına İsmet paşa ve diğer devlet yetkilileri masadadır,ısrarla bizim kendi saflarında olmamızı ve bir devlet kuramayacağımızı,idare edemeyeceğimizi söylemektedir,şartları hazır cebinden çıkarır metni paşanın önüne koyar curzon,paşa metni okur ve elinin tersiyle iter,bizim kaderimiz bağımsızlıktır,curzon’un tepkisi serttir,paşaya dönüp şartları kabul etmezseniz masaya oturamazsınız,İsmet paşa çok net ’’onurumuz için ayakta durmayıda biliriz’’’diyerek görüşmeleri tıkar,ingiliz lordu bu günleri işaret eden şu cevabı verir,bu anlaşma metnini katlayıp cebime koyuyorum,gün gelip sizi paraya boğup istediklerimizi alacağız diyerek görüşme sonlanır.Şimdi güzel ülkemde satılmamış yer,işgal edilmemiş toprak parçası kalmamıştır,lordun sözünü ettiği günlerdeyiz arkadaşlar.
Şimdi birazda günümüz Türkiyesi ve dünyadaki yerimize bakalım,1970 yılına kadar ingilterenin hakimiyet bölgesi ve üssü olan ortadoğu,Türkiye bu tarihten sonra yerini amerikaya terk etmiştir,topraklarını genişletmek isteyen israil 1967 arap israil savaşıyla dünya gündeminde yerini alır,koca arap dünyası toplam bir milyon nufuslu ve amerika destekli israile esir düşer koca çölün ortasında,ilk hakimiyet Suriyeden koparılan golon tepeleridir,bu arada Türkiye kominizm gelecek yalanlarıyla kısır bir sürece sokulur amerikan emperyalizmi ve içerdeki işbirlikçileri vasıtasıyla ortadoğunun jandarmalığına soyunur,iyice bir teslimiyet başlar.
Yukarılarda insan geldiği misyona hizmet eder demiştim,1970 ten sonraki kuşak olarak tüm ülkeyi yönten sınıf belli misyonlar tarafından yetiştirilip ülke yönetimine getirilmiştir.
1983 sonrası politikalar bu günkü deforme olmuş yapının başlangıcıdır,şuan ülke toprakları özelleştirme adı altında özellikle mezepotamya yani vadedilmiş topraklar,adı Türk olan yahudi işbirlikçileri aracılığı ile İsrail parasıyla finanse edilmektedir.
1960’lı yıllarda başlayan hakim sınıf modeli zamanla ufak tefek şekil değiştirsede,iran rabıtasıyla ve amerika zabıtasıyladevam etmektedir,ilk yeşil kuşak projesi ile başlayan,daha sonra BOP’la devam eden(bizdede eş başkanı mevcut),arap baharı adıyla devam eden,toptan temizliğin yapıldığı bir dönemide yakın tarihte hep beraber yaşadık,Libya,Tunus,Cezayir vb.bir sonraki ayagı GOP olan global dünya düzenine geçiş evresine varılmak istenmektedir.
Bu kadar entrikanın döndüğü kapalı kapılar ardındaki Waşhıngton’da yeni seneryolar varmı zaman içerisinde göreceğiz.
Bu son parağraf onurlu bir Türkiye vatandaşı olarak,insanların yataga aç girmediği,ulusal gelirden refah payını alan,işsizliğin,namussuzluğun,talanın ve yalanın İHANET’in olmadığı huzurlu bir gelecek istiyorum ve halkım adına diliyorum.
Ya tabe mlogo volim
27/01/2012
YORUMLAR
1071 de bir istila değil midir? Başka istilalar sömürgeci zihniyettir de, 1071 nasıl oluyor da savunuluyor?
Biraz mantık...
Ya Tabe Volim
Saygılarımla.........
Sayın Ya tabe mlogo volim,
Her ne kadar Anadolu'da Türk tarihi 1071 Malazgirt Zaferi ile başlatılsa da, bundan130 yıl kadar önce 940 civarında Kayı Boyu Söğüt'e yerleşmişti. Bu bilgiyi tazelemekte yarar var.
Asıl Eleştireceğim konu Türkiye vatandaşlığı konusudur. Yukarıda BOP'u anlattıktan sonra Türkiye vatandaşı olduğunuzu söylemenizi biraz yadırgadım. Zira Türkiye vatandaşlığı konusu BOP projesinin bir parçasıdır.
Değerli çalışmalarınızın devamını dilerim.
Saygılarımla.
Not: Şiirim için söylediğiniz güzel sözler beni onurlandırdı. Teşekkür ederim
Sayın Ya Tabe Volim,
Yazınızı beğenerek okudum.
Bugüzel yazınıza bende bazı düşüncelerimi ifade ederek katılmak istedim.
Dünyada bugüne kadar yaşanmış olan savaşların ana sebebi zenginliğin ele geçirilmesi düşüncesidir. Bir başka deyişle savaşların esas sebebi ekonomiktir.
Yaşadığı dönemin güçlü devletleri bulundukları coğrafyadaki zenginlikleri yeterli görmemişler ve daha fazla zenginliğe sahip olabilmek için kendilerinde kıt olan fakat başka devletlerin egemenliği altında bulunan topraklardaki zenginliklere ulaşma gayretinde olmuşlardır.
Son iki büyük savaş, bu arzunun tezahürleridir. Ve sizinde ifade ettiğiniz gibi sanayi devrimini yapmış olan ülkelerin bu sanayilerini ayakta tutabilmek için gerekli olan enerji kaynaklarına (petrole) ulaşma ve ele geçirme istekleridir.
Birinci dünya savaşı sonrası kurulan Dünya Düzeni'nden yeterli payı alamadığını düşünen devletler , kaynakların yeniden paylaşımını sağlamak için ikinci defa savaşmışlardır. Bu savaştan sonra yeni galipler dünya zenginliklerini aralarında pay etmişler ve menfaatlerini sürekli kılabilmek için yeni sistemler kurmuşlardır. Bunların başında; Birleşmiş Milletler Teşkilatı, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) vardır. Dünya egemenleri bugün bu sistemler vasıtasıyla dünyayı yönetmekte ve adına Kapitalizm denilen tek taraflı(güçlüden yana) zenginleşmeyi sağlayan sistemin kesintisiz işlemesini sağlamaktadırlar.
İşte bu paylaşım sırasında (1946) Türkiye batının payına düşmüştür.
O tarihe kadar (1923-1946) bağımsızlıktan ödün vermeyen Türkiye 1946 yılında bu sisteme sokularak (O günkü şartları burada saymak bu değerlendirmenin boyutunu aşacaktır sanıyorum) Bağımsızlık düşüncesinden siyasi bir kararla vazgeçmiştir. Zamanın Başvekili Recep Peker bu sistem değişikliğini ifade etmiştir.
Türkiyenin asıl kırılma noktası burasıdır ve sizinde yazınızda ifade ettiğiniz, basiretsiz yöneticilerin de gayretleriyle ülke bu günkü hale gelmiştir.
Ülkenin içinde bulunduğu durumdan kurtulabilmesinin tek çaresi bana göre; Tam Bağımsızlık düşüncesinin tüm ulusta ana düşünce haline gelmesi, Devletin tüm kurum ve kuruluşlarında bu düşüncenin hakim kılınması ve Ülkede bu düşünceye sahip olanların iktidara gelmesidir.
O takdirde son paragrafdaki temennileriniz gerçekleşecektir.
Saygılarımı sunarım.
selçuklu osmanlı devamında cumhuriyet bağlamında bir yazı daha yazmanız gerekir.
benim nazarımda selçuklu osmanlıya, osmanlı cumhuriyete tebdil etti. hanedan, yönetim şekilleri değişse de...
olaylara avrupai bir bakış açısıyla...yani pergelin bir ucunu avrupaya koyarak bir yazı kalem almışsınız.
bir de üstadım inönü'nün osmanlı içindeki yeri neredeydi.
bilgim yok. hangi okulda okudu, nerelerde savaştı (1915 ten öncesi) kimdir.
bu konularda beni mesajla veya buradan cevaplarsanız sevinirim.
selam ve saygılarımla.
Ya Tabe Volim
MUZUBAHİS VATAN İSE GERİSİ TEFERRUAT
GAZİ MUSTAFA KEMAL
MEVZUBAHİS ÇIKARLARIMSA VATAN TEFERRUAT
mALESEF TÜRK HALKI
Ya Tabe Volim
Tarih en büyük hakimdir. Onu derinlemesine sindirerek okuyup özümseyen toplumlar ayakta kalır. Tarihe yön verdiğini sanan pek çok şahsiyetlerden doğru yapanlara elbetki saygı duyacağız. Yanlış yapanlara hain damgasını vururken de haykırarak vurmalıyız ki, gelecekte bu tür hainliğe girecek kişiler bundan bir pay çıkarabilsin. Dost kalemi kutlar saygılar sunarım.
Ya Tabe Volim
Çözümü düşünmeliyiz,tüm ülke halkı olarak. Amerikan oyunlarını bozmalıyız, birlik ve beraberliğimizle.
Çok geç olsa da insanımız kimi seçtiğini anlamalı. Dini istismar edenlere gereken cevabı vermeli. Yapılanların bilincine varmalı.Derin ve uzun uykusundan artık uyanmalı. güzel, yararlı bir yazıydı.
Tebrikler, selâmlar..
Ya Tabe Volim
Kısa ve öz bir yorum yazayım: ''Sahipsiz kalan vatanın batması haktır. Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır''
Selam ve saygılarımla.
Ya Tabe Volim
Saygılarımla.....
tarihi gerçekler ustaca öz olarak ele alınmış.sonkısımdai dileklere gönülden katılıyorum.tebrikler.
Ya Tabe Volim
Saygılarımla.....