- 803 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Mavi Sakal / III
Jack, ağaçların arasından gelen yaprak hışırtısından, birilerinin oraya doğru gelmekte olduğunu anladı. Parmakları cesedin ağzından bir türlü çıkmayınca yaprakların arasında gözüne çarpan bir dal parçasını dişlerini kırarak ağzına yerleştirip sopayı manivela gibi kullandı ve narin parmaklarını kızın ağzından çıkartıp gölgelerden yararlanarak hızlıca oradan uzaklaştı.
Chloe eve girip üstünü başını çıkarmadan kendini yatağa attı. Kulağına bir ses geldiğini farketti.
Chloe yatağından doğruluyor. Sesin geldiği yönü anlamaya çalışıyor. Ses dışardan geliyor. Pencereye yaklaşıyor. Pencerenin kilitlerini açtığında içeri dolan hava saçlarını ve üzerindeki tülsü elbiseyi havalandırıyor. Chloe kendi kıyafetine bir anlam veremiyor. Ay süs havuzundan yansıyor. Ses halâ kulaklarında. Bir kadın kendisine seleniyor. Eğilip yan dairelerin camlarına bakıyor. Süs havuzunun orada beliren suretin saçları, yer çekiminden bağımsız... Her tel Medusa’nın yılanı... Melanie de aynı tülsü elbiseye sahip. Chloe yüzü kireç beyazı olan kızı gözlerinden tanıyor.
“Melanie...” diye fısıldıyor.
“Bul beni Chloe, burası çok karanlık...”
“Bulacağım Melanie...” diyecek gibi oluyor sesi boğazında düğümleniyor.
Melanie parmaklarının ucunu süs havuzundaki suda gezdirirken ayın şavkı kızıla dönüyor. Havuz tutuşmaya başlıyor, alevler Melanie’yi sarıyordu.
“Kurtar beni, anne...” diye çığlık attı Melanie
Chloe elindeki bebeği pencereden atıyor.
Chloe korkmuş gözlerini açıp pencereye koştu. Saç dipleri ıslanmış, soluk alış verişindeki düzen bozulmuştu. Kendisini banyoya attı ama oraya neden geldiğini bilmiyordu. Üstündeki bluzu çıkarttı. Sütyeninin kopçasını açmaya çalışırken baş ve işaret parmakları sırtındaki zayıf, şekilsiz ve bordo lekeye dokundu.
Sırtını yine de aynaya dönüp başını arkaya çevirdi. Yangın, Chole’nin aklında ve sırtında tüm yıkıcılığıyla devam ediyordu. Duşun altında aklını toparlamak için kendine fırsat tanıdı. Ilık su göğüslerinin üzerinden akarken meme uçları çıktı. Elini bacaklarının arasına götürdü ve hemen geri çekti.
“Yangın sönmeden olmaz...” dedi kendi kendine.
Otuzlu yaşlarındaydı bakireydi, vücudunun tümünü görebilen yok denecek kadar azdı. Bazı doktorlar... onların da sırtını gördükten sonraki acıyan, tiksinti dolu yüz ifadeleri hafızasına kazınmıştı. Kendisine hiçbir erkeğin yaklaşmasına izin vermemişti. Tom dışında. Onu farklı sanmıştı.
Duştan çıkar çıkmaz, kurulanmadan eline telefonu aldı. Ekranı ıslak parmağıyla hareket ettirerek numarayı buldu.
“Jefferson...”
“Chloe...”
“Numaram kayıtlı mıydı sende?”
“Hayır ama bana senden başka kimse Jefferson demiyor.”
“Pekalâ Jeff... affedersin.”
“Konu nedir Chloe?”
“Melanie Rosalinda...”
Jeff, Melanie Rosalinda adını nereden tanıdığını hatırlamaya çalıştı. Jeff kayıp bürodaydı ve Chloe’nin sınıf arkadaşıydı.
“Şu panodaki kayıp kız. 2007’nin başında kaybolan...”
“Hıı... Hatırladım. Chloe, konuyu yarın konuşsak, geç oldu. Hem aklımı toparlamam için bana zaman tanımış olursun.”
“Peki Jeff, yarın öğlen evime gelebilir misin?”
Jeff’in arkasından gelen karısının ve çocuklarının bağrışmaları Chloe’ye kadar ulaştı. Sabırla soluğunu burnundan bırakan Jeff, sabah arayıp adresi alacağını ve uğrayacağını söyleyerek telefonu kapadı.
“Arayan kim?” diye sordu karısı Maria.
“Chloe... cinayet bürodan. Tanımazsın.”
“Sürtük Chloe değil mi? Ofiste yatmadığı adam kalmadı onun şimdi de seni mi ayartmaya çalışıyor.”
Jeff gömleğinin üst düğmesini açıp kravatını gevşetti. Gömleğinin manşetini dirseğine doğru katlarken en büyüğü sekiz yaşında olan üç erkek çocuktan biri ağlayarak diğerleri bağırarak koşuyor, karısı Maria İtalyanlar’a özgü seri konuşma yeteneğini zirveye taşıyordu.
Jeff, Maria’yı zerre kadar anlamıyor sadece duyuyordu. Bir sineği avlarcasına çevik bir tokat çıkartan Jeff, Maria’nın arkasındaki koltuğa hızla oturmasını sağlarken Maria’nın yanağından gelen sesle evdeki huzur dolu dakikalar başlamıştı bile.
Jack, parmağındaki diş yaralarına pansuman yaptı. Kızın dişleri kemiğe kadar saplanmıştı. Yeni ipuçları bırakmıştı arkasında fakat her cinayetinin ardında onlarca ipucu bırakıyordu. Povidon iyot içeren antiseptiği parmaklarının üzerine döktü. Canı yandı. Parmaklarını sarıp yatağına uzandı.
Jeff’in gece yatıştırdığı ev, sabah yeniden tempo kazanmıştı. Kahvesini plastik bardağa boca edip üzerine bolca da şeker koyan Jeff, koltuğunun altına sıkıştırdığı tostuyla evden kaçtı. Arabaya bindiğinde tostunu yan koltuğa attı. Yolda adresi alıp doğruca Chloe’nin oturduğu siteye sürdü.
Chloe kapıyı açtı. Her ikisi de yorgun görünüyordu. Jeff ağzında tuttuğu tostu işaretle paylaşmayı önerdi.
“Nasılsın?”
Chloe’nin bu sorularla uğraşacak hali olmadığı yüzünden okunuyordu.
“Neyse... ben hemen konuya gireyim” dedi ve iç cebinden dikine ikiye katlanmış karton kapaklı bir dosya çıkartıp sehpanın üzerine bıraktı.
Bu arada Chloe iki kupa kahve getirdi.
“Kısaca şöyle özetleyebiliriz. Melanie Rosalinda, Carlos Rosalinda ile Klara Lilith’in tek çocukları. Carlos Meksika’dan gelen marihuananın dağıtımını sağlıyor, Klara Lilith’de striptiz yapıyordu. Doksanlı yıllarda kadın tüm camianın gözdesiymiş.” dedi ve elleriyle göğüsleri yüzünden meşhur olduğunu anlatmaya çalıştı fakat Chloe ilgilenmedi. “Carlos, kadını elde etmeyi başarmış ve evlenmişler. Carlos bir süre sonra rahat durmayıp kokain dağıtımı ile de ilgilenmeye başlayınca Antikacı Suarez ailesi bu durumdan hoşlanmamış ve 1997 yılında Rosalinda malikanesi basılmış. Hizmetçilere kadar herkes öldürülmüş. Klara’nın meşhurlarını kesip yanyana duvara asmışlar, üstüne de Carlos’un başını...”
“Melanie neredeymiş bu olay sırasında?”
“Zavallı kız delik deşik olmuş bir dolabın içinde bulunmuş. Annesinin göğüsleri ile babasının başını duvarda görünce ve tabii bir çok başsız hizmetçi bedenini... epey bir tedavi gördükten sonra babaannesinin yanına yerleşmiş.”
“Suarez’lere ne olmuş?”
“Hiç...” dedi Jeff omuzlarını silkerek.
“Nasıl hiç?”
“Melanie’yi bulsalar da, Suarezler onu öldürmeyi göze alamadılar ama Melanie hep tehdit olarak kaldı. Kızın tanıklık yapmaması için en büyük baskı babaannesinden geldi. Onu da kaybetmek istemiyordu.”
“Peki ona nasıl ulaşabilirim?”
“1997’de trafik kazası. Kadının yanmış kemiklerini köpekler bile yalamak istemedi.”
“Suarezler...”
“Delilimiz yok.”
“Peki son soru?” dedi Chloe... İçinde bir kurt vardı.
“Neden Antikacı deniyor Suarezler’e”
“40’lı yıllarda sınırdan kokain taşıdıkları arabaları müzayedede antika diye satıp gelir kaynaklarını bu iş olarak gösteriyorlar da ondan... Antika işleriyle Jack Suarez ilgileniyor, genç yakışıklı bir mimar olduğu söyleniyor” dedi ve pis pis gülümseyerek Chloe’ye göz kırptı. “Dinle, dosyayı sana bırakayım incele... ben çıkmak zorundayım.”
Jeff’i uğurlayan Chloe’nin başından aşağı kaynar sular dökülmüş gibiydi. Dairesinin kapısına yaslandı.
“Jack Suarez...” diye fısıldadı.
lacivertiğnedenlik / chaotica
YORUMLAR
Sadece bizden değildi diyorum. Kendimizi anlatsak daha güzel olmaz mı? Yani gerçek. Yabancı bir
film seyrediyormuş izlenimine kapıldım. Oldukça yabancı. Gereğince yazılmış mı derseniz, evet derim.
Gerçek bir eleştiri yazmak istedim, hep güzel, güzel diye geçiştirecek değiliz ya..
sevgilerimle..
chaotica
Lacivert de ben de kendi gerçeğimizi yalanla bezeyip anlatmayı seviyoruz. Bol soslu yani... tekrar okuyacak olursanız sürüye dair şeyler de yazdık bu hikayede ama kendi tarzımızla. Gözünüze didaktik bir tavırla sokmak yerine gözünüzde bir şeyleri canlandırmaya çalıştık. Evet... film izlemiş gibi olunuyor bunları böyle yazdığımızda ve aslında bu da beni kahrediyor. Çünkü biliyorum ki sürüye ait olanların büyük çoğunluğu hayatlarındaki pek çok faciayı izledikten sonra film izlemiş gibi kaldığı yerden devam ediyor hayatına.
İnce eleştiriniz için teşekkürler, bunu yazarken dikkate almaya çalışacağım.
glenay
çoğunluk olandan bahsettim tabii ama asla bir ayrım yaparak değil.Zaten
öyküye bir sözüm yoktu. Bu güzel yazının çoğunluğa da yönelmesini istedim.
Eh, bende köylüyüm n'apayım. Merak etmeyin okuyan az olsa da içinde bulun
duğum çevreyi de ben yazıyorum. Gerçek olarak ve hiç bir şeyi yok saymadan. Sizin yazdığınız türdeki romanları çok okudum, hem de kendimi
kaptırarak. Bizi küçümsedim. Bizim hayatımızda yazılacak ne varki dedim.
Bizi de yazan birileri olmalıydı. O yazanları da okudum.Film gibi olmadan
tüm gerçeği olanca açıklığıyla yazmayı deniyorum.Klevyeyle aram bozuk olsa da.
Eleştirime cevap yazmanıza sevindim,size yazın yolunuzda başarılar diliyorum.
Saygılar..
glenay
Mavi sakal üçüncü bölümüymüş. Ben ilk kez okudum. Lâcverdiğnedenlik
sevdiğim bir kişi. Yazısını görünce okudum. Azınlığı savunurken lütfen çoğunluğu görmezden gelmeyelim. Herkese aynı oranda yakın duralım derim.
Bizi sürü yapmaya çalışanlar var; ne olur gücünüz varsa sürülüğü o çobanlara
sorun..
saygılar..
chaotica
Buna dahil olup halâ derisi kalınlaşmamış olanlar, yaralananlar var ama gözlemlediğim kadarıyla da azlar.
Aynur Engindeniz
lacivertiğnedenlik
chaotica
Düzenlemeyi Chaotica yapıyor. Bu çok belli. Kurgudan da belli yazı dizaynından da :)
Ama çılgın bir rüzgarı var. O da Aysu'nun işidir.
Güzel ilerliyor. Film tadında.
Sevgiler toprak kokulum. İkinize de başarılar diliyorum.
Örneksiniz.
lacivertiğnedenlik
teşekkür ederiz ,önemli olan örnek olmak
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz
Sevgiler iki sevdiğim yazara.
Aynur Engindeniz
Betimlemeler Chao'lu, ara konuşma yerleri Laci'li...
Betimlemelerde özellikle Chaotica'nın eski öykülerindeki betimlemeler ilgi çekici. -Chloe üzerinde..-
Karındeşen Jack ile bu Jack benzer. İlham bu konuda güzel alınmış gibi. (Şahsi fikrim Jackları benzetme konusu)
Yani Jack’in öldürme şekli, ünlü Jack ile benzer. Özellikle boğaz deşme konusunda.
Sonunu muğlâk olduğu bir öykü ama gerçekten merak ettiriyor kendisini. Yalnız bir isteğim var ki; sonunda Chloe’nin yanına gelip, onla didinip; Jack öldükten sonra bitmesin öykü. Daha farklı olsun..
Ayrıntılar biraz daha uzun tutulursa, daha temelli olacak öykü.
İkinizi de kutlarım. Çok güzel!
Güzel çalışmayı tebrikle...
HakkınSesi tarafından 1/26/2012 5:31:56 PM zamanında düzenlenmiştir.
lacivertiğnedenlik
Jack isminin nereden geldiği aslında birinci bölümde var,vale,''vıjttttt' onun dışında dünyadaki bütün seri cinayetler birer' karındeşen' olurlar
teşekkür ederiz sevgili arkadaşım.
lacivertiğnedenlik
ya gerçekten esaslı bir roman bu gerçekten tam bir profesyonel işi hem de. kesinlikle kullanın derim bu mahareti. iki bölümünden edindiğim izlenim okuduğum bir çok romandan bile çok daha iyi gidiyor. yürekten tebrikler takipteyim...
lacivertiğnedenlik
Serhat AKDENİZ
fakat bir de şu tehlike var. belki de en zor olanı özgünlük ve bir poetika tutturmak. o da zamanla olur bu hale gelmiş bir kalemde.
bir kere daha tebrik ettim her ikinizi de.