- 930 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
SANDIK RADYO
Hastanmıştı.Hani yaz gününde üşütür insan,her tarafı ağrır.Birkaç gün yatağa mahkum kalır.Küçük kıza da öyle olmuştu.Küçük bedeni kimbilir hangi sebeple hastalığa yenik düşmüştü.
Tam da iş zamanı hastalanmasına üzülüyordu.Annesi babası ,abisi çalışırken yatmaktan çok utanıyordu.Daha beşinci sınıfa geçmişti ama kendinden iki yaş büyük abisiyle domates kovası taşırken yedi yaşındaydı.Güçleri tek başlarına taşımaya yetmezdi de kova sapından geçirdikleri bir sopayla taşırlardı domatesleri.Bu yüzden kendinden dört yaş küçük kız kardeşine kızardı “iş kaçağı”koymuştu adını.Kendisinin çalışmaya başladığı yaşa gelmiş hala oyun oynuyordu yedi yaşındaki koca kız!
Gözlerini açtığında odada kimsecikler yoktu.Beyni yerinden fırlayacakmış gibi zonkluyordu hala.Susamıştı.Su içmek için doğruldu başını tutarak.Hadi annesi babası,abisi çalışıyordu.Babaannesi yine nereye kaybolmuştu.Yine kızının yanına gitmiştir,diye kızdı ona.Şimdi bir bardak su veriverseyseydi …Ya iş kaçağı…oyuna kaçmıştır o da...
Yavaş yavaş mutfağa kadar gidebildi.Suyunu da yavaşça içti.Yatağına bir an önce dönebilmek için son bir gayretle hızlandı.Tam o sıra sandık radyosu aklına düştü.Yata yata canı sıkılmıştı.Belki biraz dinlerim dedi,radyoyu aramaya başladı.
O haliyle çok uğraştı bulmak için.Sonunda salonda buldu radyoyu.Almaki çin eğildi.Kaldırdı,yatağına yöneldi.Hastalık güçsüz bırakmıştı küçük bedenini.Ayağı bir şeye takıldı,radyoyu düşürdü elinden.Yalpa yapa yapa yürüyordu zaten güçsüzlükten,beyninin sarsıntısından.Düşünce radyonun bir yerleri kırılmıştı.Çalışıp çalışmadığını kontrol etti hemen,çalışmıyordu.O kadar çok üzüldü ki hastalığını bile unutmuştu.
Çaresiz sandık radyoyu bir kenara bıraktı,yatağına büzüldü.
O sırada abisi girdi içeri.Radyoyu bahçeye götürmek için gelmişti.Pilliydi radyo,çalışırken müzik dinlemek istemişti babası.Abisi de durumu fark ettiğinde korkmuştu.Babasına vereceği cevabın derdine düştü,kızdı kardeşine.Küçük kız niye düşürdüğünü anlatmaya çalıştı,dinlemedi abisi .
Çok geçmeden babası geldi.Çok öfkeliydi
-Siz bu evde sağlam bir şey durdurmayacak mısınız,daha yeni tamir ettirmiştim ben bunu.Gene ne yaptınız da kırdınız ?
Soru sorulmuştu ama cevabı beklemeye gerek görülmemişti.Her şey ortadaydı işte,iki çocuk hor kullanıp kırmışlardı sandık radyoyu.
Bir tokat sesi kazındı küçük kızın beynine.Acısını hissetmemişti ki.Hastaydı,masum bir isteği uğruna evin eşyasına zarar vermişti.Suçu buydu işte.Cezasını çekmeliydi.
Babasına günlerce anlattı durdu derdini.Duyamazdı kimse,duyamadı da zaten.
Eğer küçük kız o gün okuldan öğrendiği kadar özgür yaşayabilseydi,evden kaçacaktı.Alıp başını gidecekti.Allahtan halasıgile kadar gidebildi.Sonra kırgın,üzgün dargın döndü evine.Başı hastalıktan değil üzüntüden ağrıyordu artık.
Birkaç gün sonra babası tamir ettirdiği radyoyu uzattı kızına;
-Bir daha kırmayın,bir sürü para aldılar yine…diye uyarıyordu.
Sandık radyo faciası yılarca unutulmadı.Belki de ömrünün sonuna kadar anlattı babası bu olayı.Hep iki kardeşin didişirken düşürüp kırdığı sandık radyo anlatılıyordu.”Bir tokat atıverdiydim o zaman.”itirafı gösteriyordu ki o da çok üzülmüştü kızı gibi.