- 1460 Okunma
- 12 Yorum
- 1 Beğeni
SEVGİ...
Zeynep Öğretmen son öğrencisini de çarşı iznine gönderdikten sonra rahatlamıştı.
Çarşı Kayıt defterini kapattı,arkasına yaslandı.Artık bir fincan çay içebilirdi.
Zühre hanımdan çayını istedikten sonra Öğretmenler odasının balkonuna çıktı.
Bahar bütün güzelliği ile karşısındaydı.
Ağaçların çiçeklerin mis gibi kokusunu içine çekti.
Hele erguvan ağacı,pembe çiçekleriyle ona gülümsüyordu.
Bahçıvan Mehmet Efendi mevsimlik çiçekler ekiyordu.
Eliyle selam verdi Zeynep Öğretmene gülümsedi.
Çarşıya çıkmamış birkaç öğrencisi kameriyenin altında kitap okuyorlardı.
Kuşların sesini dinledi.
Zühre Hanımın getirdiği çayını keyifle içmeye başladı.
Yatılı okulda öğretmenlik yapmak hem keyifli hem de zordu.
Çünkü Bayan Öğretmenler ayda bir hafta sonu,iki kez de hafta içi nöbet tutmak zorundaydı.
Zorluk sorumluluğunun büyük olmasıydı.
Öğrencilerin beslenme,etüt,sağlık,eğitim ve güvenliği nöbet boyunca öğretmene aitti.
Hafta sonu nöbetlerinde saat 10.00-16.00 arası öğrencilerin çarşı izni vardı.
Her öğrencinin resimli çarşı karnesi ilgili Md.Yrd.tarafından onaylanmıştı.
Resimli karne çarşıya giderken nöbetçi öğretmen tarafından imzalanıyordu.
Çarşı defterine giriş-çıkış saatleri kaydediliyordu.
Öğrenciler giriş-çıkış yaparken mutlaka karne kontrolü görevli tarafından yapılıyordu.
Zeynep Öğretmen Okulunu Öğrencilerini çok seviyordu.
Üniversite son sınıftayken Öğretmenlik stajını bu okulda yapmıştı.
O zamanki Müdire Hanım çalışmalarını çok beğenmiş istekli olarak tayin çıkarmıştı.
On yıldır bu okulda çalışıyordu.
Öğretmenliğinin dördüncü yılında Ankara’daki “Rehberlik Kursunu” başarıyla bitirmişti. Rehber Öğretmen olarak çalışmalarına özveriyle devam ediyordu.
Öğrencileri Türkiye’nin her bölgesinden,pırıl pırıl zeki sınav kazanarak gelmiş genç kızlardı.
Onlarla gurur duyuyor,iyi yetişmeleri için çaba harcıyordu arkadaşlarıyla birlikte.
Okulları Rehberlik Servisi en iyi çalışan Okulların başında geliyordu.
Zeynep Öğretmen bütün bunları düşünürken nöbetçi öğrencilerin çığlıklarıyla kendine geldi.
-Öğretmenim yılan var,yılan var…! İmdaaatt!!!
Dondu kaldı! Gerçi Okul çam ağaçları içinde kırk dönüm arazinin tam ortasındaydı.
Ama yıllardır ne bahçıvanlardan ne öğrencilerden bir yılan hikayesi duymamışlardı.
Çınar ağacının kovuğunda sincapları yaşıyordu.
Kaplumbağaları besleyen öğrencileri çok mutluydu her zaman.
Bülbül sesleri,serçeler,kargalar hatta renkli papağanları bile vardı.
Kedilerle köpekler aşılı ve karneliydiler.
Ama yılan hikayeleri yoktu bu güne kadar.
Zeynep Öğretmen şaşkındı.Birden üst kattaki yatakhaneyi düşündü.
Yılanı bir kaybederlerse felaket olurdu.Koca Okulda bulamazlardı.
Bu düşüncelerle balkondan nasıl içeri girdi,Öğretmenler odasını geçip koridora nasıl çıktı bilmiyordu.
Nöbetçi Öğrencilerin çığlığı devam ediyordu.
-Tuvaletlere gidiyor Öğretmenim…!
Tuvaletlere doğru hızla yürüdü.
Birden onu gördü.Duvar dibinde hızla ilerliyordu.
Bir metre boyunda orta kalınlıktaydı.
Nasıl yılanın yanına gitti,onu eliyle tutup koridorun camlı kapısından bahçeye hızla fırlattı kendisi de hatırlamıyordu.
Tek hatırladığı şey yılanı kaybetme korkusu ve öğrencilere vereceği zarardı.
Onu bu denli cesur yapan tek şey sevgiydi…
Sakinliğine kendisi de hayret ederek öğrencilerin sevinç çığlıkları arasında Öğretmenler Odasına döndü.
Biraz sonra bahçıvan Mehmet Efendi balkondan yılanı öldürdüğünü haber verdi.
Rahatlamıştı Zeynep Öğretmen… Zühre Hanıma seslendi…
-Çayım soğudu tazeler misin?
YORUMLAR
Bu yazılar bölümüne daha önce bakmalıymışım dedim bu gece kendi kendime,kutlarım sürükleyiciydi, anlatmak istediğinizi anlatmış koymuşsunuz noktayı.Söz sanatlarının karmaşasında boğulmadan okumak keyifti.
GÜLÜMSE İZMİR
Ben emekli öğretmenim ve yatılı okulda öğretmenlik yaptım.
13-17 yaş arası kız öğrenciler bize emanetti.
Hala şaşarım nasıl yaptım o davranışı diye.
Sevgi ve sorumluluk herhalde.
Sevgiler İzmir'den..
sevginin gücü, bu olsa gerek.
Güzel bir anı, iyi ki paylaşmışsınız.
Tebrikler, sevgiler.
GÜLÜMSE İZMİR
Sevgiler dostluklar İzmir'den.
Vallahi ben hikayeyi önce başkasına ait diye okudum isminizi bilmediğimden vede anlatım tarzınızdan sonra yorumlara göz attım siz yaşamışsınız bu olayı
gerçekten nasıl bir gözü karalık ve cesaret yaratılan herşey Rabbim tarafından yaratıldığından
yaratandan ötürü seveceğizde fakat daha ismini duyduğumuz an insanın içi donuyor çok soğuk
geliyor bu arada bana çocukluğumu hatırlattınız ben aslında şakayı hiç sevmemde
çocukluk işte yıllar önce elime nerden geçtiyse yılan oyuncak elimde arkamda sakladım
Annemi yan bahçedeki komşuya çağırdım buralarının teferruatı anımsamıyorum neden eve gidipte değilde kimbilir belki dayak yememe önlemidir çocukça:)Annem geldi elimdekini gösterdim düştü bayıldı sonrasınıda bilmiyorum mutlak patlatmıştır birkaç şamar:) birde hikayenizin sonunda bakınız neye takıldım yılanı tuttunuz bahçeye fırlattınız peki bahçede talebeler yok muydu birde ben olsam zaten tutamamda sonrasında ellerimi yıkaya yıkaya sabunlaya sabunlaya aşındırırdım hikayenin kahramanı yeni çay isteğinde bulunuyor tebrikler vallahi bu hikaye insanları düşündürüyor yani bir tehlike halinde panik yapmamak sakin olmak vede hızla karar vermek tehlikeyi önlemek sizdede bu cesaret varmış zaten
GÜLÜMSE İZMİR
Nasıl bu kadar soğukkanlı oldum diye,ama oldu işte.
Ben emekli öğretmenim.Yatılı okulda öğretmenlik yaptım.
13-17 yaş arası kız öğrenciler bize emanetti.
Hem eğitim hem de sosyal yaşam yönünden.
O gün nöbetçiydim yazdığım gibi.
Ben koridor kapısından fırlatınca bahçevanımız bahçede çalışıyormuş.
Önüne düşmüş yılan.Öğrenciler çarşı izninde olduğu için yoklardı.
Sadece hasta olanlar revirde,bir de nöbetçi öğrenciler vardı.
Bahçevanımız sersemleyen yılanı çapasıyla öldürmüş.
Daha sonra gelip anlattı.Daha da rahatladım.
Evet büyük bir sevgi diye düşünürüm hep.
Çalıştığım tüm yıllarda da bunu hep hissettim uyguladım.
Beğeniniz ve ziyaretiniz için çok teşekkür ederim.
Selamlar İzmir'den.
Ne güzel, ne asil bir görevdir Ögretmenlik ... Bir kez daha bu yazinizi okurken kendi kendime ic gecirdim , "Keske ben de Ögretmen olsaydim "
Ayrica bir yilani ögrencilerinize zarar verecek diye nasil da elinizle atmissiniz . Sizi cesaretinizden dolayi kutluyorum ..
Cok zevk alarak okudum yazinizi
Selamlar Izmir'e ... Saygilar sevgili Ögretmenim.... Sevgimle....
GÜLÜMSE İZMİR
Yıllar sonra bile heyecan duyuyorum.
Anılarımda büyük bir yeri vardır.
Selamlar dostluklar İzmir'den.
GÜLÜMSE İZMİR
Üzgünüm cevabımı geciktirdim.
Sanırım yanlışlıkla silinmiş biraz önce farkettim.
Güzel yorumun ve beğenin için teşekkür ederim.
Selamlar sevgiler İzmir'den.
yılanı attım düşüp bayıldım yazacaksınız diye beledim çok cesurca tebrkler evet sevginin gücü
GÜLÜMSE İZMİR
Nasıl atlamışım bilemiyorum.
Evet benim bir anımdı paylaştığım.
Hala düşünürüm nasıl yaptım diye.
Sevgi omasaydı öğrencilerime.
Sevgiler İzmir'den.
Sevginin dahil olduğu her içerik sıcacık oluyor. Ne kadar güzeldi. Kutlarım. Sevgilerimle.
GÜLÜMSE İZMİR
Hayatımın en heyecanlı nöbetiydi.
Sevgilerimle.
Merhaba...sevgi en büyük güç ve silah...hele de çocuk sevgisi...akıcı ve anlamlı bir yazı paylaştım...Çok tebrik ediyorum değerli kalem....
GÜLÜMSE İZMİR
Saygılarımla.
GÜLÜMSE İZMİR
Hayatımın en heyecanlı nöbetiydi.
Sevgilerimle.
Bazı durumlarda insan çok sakin olup yaptığı işi daha sonra düşündüğünde bunu ben mi yapmışım diyesi geliyor.Tebrik ederim saygılarımla.
GÜLÜMSE İZMİR
Saygılarımla.
GÜLÜMSE İZMİR
Saygılarımla.
GÜLÜMSE İZMİR
Teşekkür ederim beğenin için.
Hayatımın en heyecan dolu nöbetiydi.
Sevgiler İzmir'den.
AYSE 09
düşünmek bile zor canım ya rabbim her hayvanı ayrı yaratmış nedense yıllanı soğuk
sevgimlesin