- 800 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Mavi Sakal / II
Chloe bir an bakışlarını adamın yüzüne çevirdi. Uzun uzun süzerek yeniden yemeğe devam etti.
“Demek ruhunuzu gömdünüz.” dedi jambonu çiğnerken.
Aradaki sessiz gerginlik elle tutulur hale geldi.
Jack konuyu dağıtmak için havanın sıcak oluğunu ve bunun için şapkasıyla ceketini arabaya bırakmak istediğini söyledi.
Chloe sandalyesine ceketini asabileceğini söylemiş olmasına rağmen, Jack mutlaka bir eşyasını bir yerde unutma alışkanlığı olduğunu söyleyerek öneriyi reddetti.
Şapkasını çıkardı. Ceketini ve onun altındaki yeleği de...
Hepsini kolunun üzerine alarak lokantadan çıktı. Kapının önünde duran 1940 model kırmızı Chrysler New Yorker’ın bagajını açtı.
Lokantanın geniş penceresinden Jack’i izleyen Chloe Jack’in bagajdan bir gitar keysini çıkartıp yeniden yerine yerleştirdiğini gördü. Her şeyi büyük bir titizlikle yapıyordu.
“Bu adamın takvimle sorunu olmalı. Her şeyi eski model...” dedi kendi kendine yadırgayarak. Yalnız gitar keysi yeni görünüyordu. Chloe buna bir anlam veremedi.
Jack lokantaya geri döndüğünde Chloe’nin gözlerini kendisine diktiğini gördü.
Chloe daldığını farkedince gözlerini kaçırdı.
“Hadi ama... bakışlarını kaçırma benden Rapunzel” dedi “O kadar da kötü görünmüyorum, hadi bana hakkımda düşündüğünü söyle ama dürüst ol.” dedi Jack gülümseyerek.
“Hakkınızda bir fikrim olmadığı gibi olmasını da istediğimi sanmıyorum bayım. Yalnız...” dedi duraksayarak, “Gitar...”
“Güzel gitar çalarım, ya da öyle söylerler. Çalarken hem izlenmeyi hem de izlemeyi seviyorum. En çok da gözbebeklerini. Hoşlanıp hoşlanmadıklarını gözlerinden anlayabiliyorsunuz.”
Chloe’nin merak etmediği ne varsa anlatıyordu. Jack melon şapkasını, bin dokuz yüzlü yılların başına ait modele sahip ceketi ve yeleği çıkardığında çekici bir adam olabiliyor, bu da anlattığı saçmalıkları dinlenebilir kılıyordu.
“Arada akort bozulmaya başladı mı aniden tepem atar. Akort uyumu ellerimdeki ahenge yansımalı, her ikisi uyumlu olmadığı zaman parmaklarım kanayabilir.”
“Kanama” sözcüğüyle bir an irkilen Chloe aralarındaki kısa sessizlikten sonra gülmeye başladı.
Jack bir anlık umut ve şaşkınlıkla Chloe’ye gülerken eşlik etmeye çalıştı ama bunu pek başaramadı. Chloe’nin konuşmaya başlamasıyla birlikte yüzündeki son tebessüm ifadesi de kalkıp gitti.
“Bu kadar detaylı anlatmanıza hayran kaldım. Merak etmediğim ne varsa anlattınız.”
Jack aptal durumuna düştüğünü hissetti.
“Bu bir teklif mi? Bana gitar çalmak mı istiyorsunuz?”
Boğazını temizleyen Jack, kendini yeniden toparlamaya çalışarak “Zeki kadınları çok seviyorum tanrım anında anlıyorlar, bayılıyorum onlara, beni cezbediyorlar. Evet, bu bir teklif ama bana ait bir teklif değil. Size ait bir teklif, bir istek...”
“Nasıl?” diye sordu Chloe...
“Merak ediyorsunuz ve size çalmamı istiyorsunuz. Affedin romantik biri sayılmam ama iyi çaldığımı anlamış olmalısınız. Çok dikkatli takip eden gözleriniz var, söyler misiniz polis misiniz yazar mı?”
Bayan Chloe endişelenmişti, saatini işaret ederek “Za-za-man bayım.” dedi kekeleyerek, Çok fazla zamanımı çaldınız.” derken hem hesabı istemiş hem de toparlanmıştı bile. Küçük not defterini alelacele çantasına tıktı.
Chloe’yi kolundan hafifçe yakalayan Jack, kadının sert bakışlarıyla karşılaşınca “Affedersiniz, biraz daha kalsanız...”
“Size iyi günler Bay Jack; oldukça geç kaldım.”
“Ah bu kadınlar” dedi kendi kendine “Yarım hikâyeler gibisiniz. Sonunuzu mutlaka bir erkeğin yazması gerekiyor”
Bayan Chloe departmana geri döndüğünde dedektif Cape kendisini bekliyordu.
Cape gözlerini her zamanki gibi kısmış, neredeyse yüzünden silmişti. Chloe’nin konuşmaya başlamasını bekliyordu.
“Bakın Bay Cape teknolojiyi daha kullanmasını bilmeyenler var aramızda, benimle çalışmayı siz istediniz, bu yüzden özel ofisimi bırakıp buraya geldim. İstediğim bilgiler zamanında konmuyor masama, haftalardır koca kıçlarını kaldırmıyorlar. Sanırım istifa etmeyi düşünsem iyi olacak.”
Cape tek kaşını kaldırınca gözü görünür gibi oldu. Geriye yatırılmış saçlarını eliyle kontrol edip düzeltti.
“Kimse cesetleri sevmez Chloe...” bunu söylerken sesi karnından çıkan kuklasız bir vantrolog gibiydi.
“Sorun cesetler değil Cape, bunu sen de biliyorsun.”
“Benim bildiğim senin cesetlere karşı kendini sorumlu hissetmen. Biz cesetlere değil hayattakilere karşı sorumluyuz.” dedi “Sakin ol... kendin için. Birkaç gün dinlen...” dedi ve birden dudaklarını kıpırdatarak “Hadi” diye bağırdı.
“Peki Şef...” diyerek odadan çıktı.
Kahve makinesinin yanındaki panodaki resimlerden birine gözü takıldı. Uzun gür saçlı genç kadın.
“Melanie Rosalinda... Kayıp... 15.01.2007...”
Ne zaman kahve almaya gelse resimdeki kadının iri siyah gözlerine takılıyordu. Kayıptı, halâ bulunamamıştı. Binlercesinden sadece biriydi ama neden Chloe’ye sadece bu resim bir şey anlatmaya çalışıyordu?
“Delirmeye başlıyorum...” dedi.
Kahvesini aldı panodaki sararmış resme biraz daha sokuldu.
“Bana ne anlatmaya çalışıyorsın Melanie?” diye fısıldadı. Resmin yanıt vermesini makul bir süre bekledi.
Masasına döndüğünde Cape ve dedektif Samuel, Chloe’nin masasının başında son cinayet dosyasına bakıyorlardı.
“Samuel’i tanıyorsun.” dedi Cape.
İstemeden el sıkıştılar.
Samuel işi konusunda hassas biri olmasına rağmen tam bir serseriydi. Kimseyle anlaşamıyor kendini çok beğeniyordu.
“İzinden döndüğünde bu dosyada birlikte çalışmanızı istiyorum.” dedi Cape.
“Adam karnıyla konuşup kıçıyla düşünüyor...” diye aklından geçiren Chloe “Peki şef...” dedi.
“İşe Sam’i bilgilendirmekle başlayabilir misin?”
Dosyanın kapağını çeviren Chloe cesedin resimlerini alt alta dizerek anlatmaya başladı.
“Bakın bu dosya çok önemli, çünkü diğer cinayetlerle arasında ortak bir bağlantı olduğunu düşünüyorum. Öldürülen kadınların hepsinin saçı uzun ve saçları kesilerek ağızlarına doldurulmuş, hepsinin boynunda küçük delinmiş yaralar var. Bana sorarsanız bir seri katille karşı karşıyayız.”
“Siz duvarla konuşurken biz o sonuca varmıştık Bayan Chloe...” dedi Samuel Alaycı bir tonla. “Dinlenmek size iyi gelecektir.”
“Siktir git serseri bu günlük bu kadar yeter.” diye içinden geçiren Chloe dudaklarını gülüyormuşçasına gerdi ve Cape’le Sam’in masasından ayrılmasını bekleyip ofisten ayrıldı.
Bu arada Jack, gitar keysine sığdırdığı küçük kız çocuğunun cesedini göl kenarına götürüp saçını kesti. Kızın açık mavi gözlerinin akına kan oturmuş, beyaz boğazındaki, kollarındaki ve bacaklarındaki kesik ve morluklar nefesi kesilmeden önce direndiğini gösteriyordu.
Jack kızın kızıl saçlarından bir tutam kesip kızın yarım açık ağzından içeri tıkıştırırken küçük kızın çenesi kilitlendi ve Jack’in parmakları, on iki yaşındaki kızın keskin dişleri arasında kaldı. İşaret ve orta parmağının kırılacağından korkan Jack, gelen olup olmadığını kontrol ettikten sonra kesik küçük bir çığlık attı.
lacivertiğnedenlik / chaotica
YORUMLAR
Davidoff
çok sağlam bir öykü arkadaşlar..
sizi canı gönülden tebrik ediyorum..
harıkasınız tek kelimeyle..
günümün öyküsü oldu haberiniz olsun..
sevgiler..
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik
teşekkür ederiz sahra .
Serhat Hocam yine hakkını vermiş yazının. Bir de ben yor/um yapmak istemim dedim, gerçeği zaten yorgun bir ruhla. Rüyalarını da yormak istemeyeyim dedim. Tutu/yorum kendimi şimdilik o yüzden. Durduru/yorum ama kırmızılarını hayra yor/u/yor/u/m yine de :) kırmızı/nda duru/yorum yazı :) önce mavilerinden öperek ama...
Notun dibi: Kendimden hiçbir şey anlamadım iyi mi :)
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik
tek kelimeyle muhteşemdi. sanki usta bir yazarın destansı bir romanının kopan iki üç sayfasını buldum gibi geldi... bu birliktelik emeğine şapka çıkardım. özellikle anlatımın akıcılığı ve detayların bile duru halde ikramı enfesti..
Bu arada Jack, gitar keysine sığdırdığı küçük kız çocuğunun cesedini göl kenarına götürüp saçını kesti. Kızın açık mavi gözlerinin akına kan oturmuş, beyaz boğazındaki, kollarındaki ve bacaklarındaki kesik ve morluklar nefesi kesilmeden önce direndiğini gösteriyordu.
bu bölüm mesela ... usta izleri taşıyor kesinlikle...
ve gizemli final! sanırım yine aramalı bu kitabın diğer parçaları acaba yakında mıdır? çünkü şimdiden bir heyecan sardı aacaba sonuç nedir diye. bir de ufacık irdeleme.
finaldedeki ruh halinde olan biri, öldürdüğü kızın ağzına saçlarını sokarken dişler kapanınca küçük çığlık atmaz bence:) altına filan etmiştir herhalde. ve istemsiz kocaman bir nara patlatır gibi geldi bana...
ama neticede gerçekten çok etkleyici ve oldukça sağlam bir yazı okudum... devamını bekler halde
teşekkür ettim emeğinize...
tebrik ettim bilcümle
lacivertiğnedenlik
Serhat AKDENİZ
her neyse gerçekten hoştu ...